Müziğin ve konserlerin birleştirici bir özelliği olduğunu düşünürüm hep ve bu yüzden de kendimi bildim bileli konserleri çok sevmişimdir. Farklı yaşlardan, farklı çevre ve statülerden yüzlerce insanın bir araya gelmesini sağlayan müziğin yarattığı ambiyansı hep çok büyüleyici bulurum. Bu yüzden bu yazımda son zamanlarda beni en çok büyüleyen konserlerden birini konu almak istedim:

28 Ekim Ankara Postmodern Jukebox konseri.

Konser gecesini anlatmaya başlamadan grup hakkında özet bir ön bilgi vermek istiyorum. Scott Bradlee’s Postmodern Jukebox, ya da çoğunluğun bildiği ismiyle Postmodern Jukebox, 2011 yılında aranjör ve piyanist Scott Bradlee tarafından kurulmuş olan dönen bir müzikal kolektiftir. Scott Bradlee, caz eğitimini tamamladıktan sonra New York’a taşınıp caz ve swing aranjmanlarıyla günümüzün popüler şarkılarını coverlayarak alışılmışın dışında deneyimler peşinde koşma hayalini birbirinden yetenekli birçok sanatçıyla paylaşmış ve bu sürecin sonunda da Postmodern Jukebox ortaya çıkmıştır.

Solo olarak çıkardığı 6 albümünün ardından Scott Bradlee, PMJ ile birlikte son albümleri “The New Classics”i yayınlamış ve bu albüm de dahil olmak üzere toplam 20 albüm piyasaya sürmüştür. Kurulduğu günden bugüne YouTube üzerinden hayranlarıyla buluşan PMJ’in şu anda 800 milyonu aşkın izlenme sayısı ve 3 milyonun üzerinde abonesi bulunuyor. Günümüz şarkılarının sözlerini hiç değiştirmeden müzik tarzını caz ve swing tarzına dönüştürerek yeniden üreten grubun sahne tarzı ise ürettikleri müzik türünün hakim olduğu dönem olan 1920’lerin tarzını yansıtması açısından alışılagelmişin çok ötesinde.

PMJ ile ilgili en ilginç şeylerden biri kesinlikle bu müzik grubunun aslında tek bir gruptan oluşmaması. Orkestra üyeleri, dansçılar ve vokallerle beraber grubun toplam üye sayısı kırk beş ve dönem dönem aralarına misafir sanatçılar da katılmakta. Grup genel olarak ikiye ayrılmış bir biçimde turne ve konserlerini sürdürmekte ve bu iki grup zaman zaman harmanlanmakta. Grubu tanımlarken bir orkestra ya da koro terimini kullanmaktan ziyade ”dönen müzikal kolektif” teriminin kullanılmasının sebebi tam olarak da bu. Bu terimi ilk kez duyuyor olabilirsiniz, açıkçası ilk duyduğum zaman benim de aklımda spesifik bir şey canlanmamıştı. Gruba ilgimin artmasından sonra grubun esin kaynaklarını ve tarihteki benzer oluşumlarını araştırmaya başladım ve bu terimin aslında pek çok caz orkestrası için geçerli olduğunu keşfettim.

Bugüne dek 4 kıtada konserler vererek seyirciyle buluşan PMJ, geçtiğimiz Ekim ayı başladıkları “PMJ Tour” isimli turne kapsamında grup, Asya ve Avrupa’nın pek çok şehrinde konserler vermeye devam ediyor. Bu turne kapsamında ülkemizde sırasıyla İzmir, Ankara ve İstanbul’da konserler veren grubun Ankara konserini canlı izleme şansını elde ettim. Konserin bu zamana kadar izlediğim konserlerden oldukça farklı bir konsepti olduğunu söyleyebilirim. Temsil ettikleri dönemin tarzına uygun olacak şekilde tasarlanan sahneleri, ışıkları, kostümleri ve danslarıyla seyirciyi adeta müzikal bir zaman yolculuğuna çıkarttı grup o gece. Scott Bradlee’ye göre tam anlamıyla bir Great Gatsby yansıması” olan bu turne, Bradlee’nin tanımına göre 1920’ler konseptli gelmiş geçmiş en büyük parti.  Ayrıca Bradlee’ye göre bu bir konserin ötesinde, tüm dertlerinizden soyutlanıp gerçek müzisyenliği ve zamansız stili kutlayacağınız, 1920’leri adeta yaşayacağınız bir deneyim.

Konserin konseptinden kısaca bahsedecek olursam, benim için en ilginç ve eğlenceli şeylerden biri her şarkıdan önce ekibin hepsinin sahneden inip sahne arkasına geçmesi ve sunucu olarak vokalistlerden birinin sahneye çıkarak yeni parçayı seslendirecek müzisyenleri ve çalacakları şarkıların tanıtımını yapmasıydı. Yani her şarkıda sahnedeki ekip yenileniyor, çıkacak sanatçılar tek tek dinleyiciye tanıtılıyor ve ardından büyük bir alkışla beraber sanatçılar sahneye çıkıyordu. Ayrıca her şarkıda kostümlerin ve aksesuarların yenilenmesi de bence şova en renk katan unsurlardandı. Ekipteki müzisyenler haricinde dansçılar, özellikle de tab dansçılar, bulunuyor ancak ekibin her bir üyesinin gerçekten dans konusunda oldukça yetenekli olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Ayrıca sahnede sanatçıların birbirleriyle olan dinamiği ve seyirciyle olan iletişimleri ise kesinlikle bu konseri en özel yapan unsurlardan biriydi. Zaman zaman sahnede vokallerin acapella yapması, zaman zaman üflemeli çalgıların birbirlerine atıfta bulunması aranjör Bradlee’nin dediği gibi bu konseri sıradan bir konserden ziyade gerçek bir ”parti” yapan özelliklerdendi. Seyirci yalnızca şovu izlemekle kalmıyor, ona dahil oluyor ve şovun bir parçası haline geliyordu.

Konserin sonlarına doğru vokalistlerden Sara Niemietz mikrofonu eline alarak grupça Türkiye’de geçirdiği günlerden bahsetti. İzmir ve Ankara’da gezmek için 3 günleri olduğundan ve buranın havasını çok sevdiğinden bahsetti. Ayrıca, bu projeye başlarken grup olarak en büyük hayallerinin müzik yaparak dünyayı gezmek olduğunu ve şu anda bizler sayesinde bu hayalini gerçekleştirdiği için gerçekten çok mutlu olduğunu anlattı. Grup seyirciyle tüm konser boyunca iletişim halindeydi ve bu da kesinlikle grubun samimiyetini gösteren unsurlardan biriydi. Gerek seyirciye zaman zaman sorular sormaları, gerek melodileri seyircilerden duymak için zaman zaman topu seyirciye atmaları şovu renklendirdi ve kesinlikle güzelleştirdi.

Eğer konser hakkında küçük bir eleştiride bulunmaya hakkım varsa, konserin temasına çok aykırı olarak bu denli küçük, eğimsiz ve karanlık bir salon seçilmesi uygun olmamış diyebilirim. Konser başladığı andan itibaren yaklaşık 3-4 şarkı boyunca ancak heyecanlı kalabalığın sesinin duyabildik, müziği duymak neredeyse imkansızdı. Sahne seyirciye kıyasla alçakta olduğu içinse sahnedeki şovu görmekte pek çok seyirci zorlandı. Daha geniş ve oturma düzeni olan bir sahne seçimi şovun kalitesini katbekat artırabilirdi. Umarız ki ileride böyle güzel organizasyonlar düzenlenirken mekan seçiminde bu tip unsurlar da göz önünde bulundurulur.

Sizler için severek dinlediğim birkaç PMJ cover’ını derledim, umarım keyifle dinlersiniz!

Kaynak:

https://www.zorlupsm.com/tr/etkinlik/zorlu-psm-caz-festivali-scott-bradlees-postmodern-jukebox

 

Leave a Reply