Film psikanaliz denince akla gelen iki ismin, Freud ve Jung’ın arasındaki ilişkiyi anlatıyor. Bu karmaşık durumun ortasında, ikisinin arasında kalan bir kadın filmin üç başrolünden biri. Viggo Mortensen -çoğumuzun “Aragorn” olarak tanıdığı oyuncu- Freud’u, Michael Fassbender Jung’ı, Keira Knightley ise Sabrina’yı canlandırıyor. Oyuncuların kalitesi açısından gerçekten dört gözle beklenen bir film “A Dangerous Method”. Christopher Hampton’ın yazdığı “The Talking Cure” isimli tiyatrodan uyarlanan film, 23 Kasım’da Amerika’da sinemalara geliyor. Birkaç film festivalinde gösterilen filmin eleştirileri ikiye ayrılmış durumda. Bazıları filmin birçok ödül alacağını söylerken, bazıları ise bu iyi kadronun beklentilerin çok altında kaldığını düşünüyor.
Türkiye’de vizyona girmesi konusunda ise kesin bir bilgi yok henüz. Sanırım bu Amerika’daki gişe başarısına bağlı olarak değişebilir ama bazı internet siteleri filmin 2012 başlarında Türkiye’de vizyona girmesini bekliyor.
Oyuncular ve konusu bakımında zaten çok ilgi çeken bu filmin benim için en ilgi çekici yanına değinmek istiyorum; David Cronenberg bu filmin yönetmeni. Son iki filminde Viggo Mortensen’le çalışan yönetmen bu filminde de bunu devam ettiriyor. Yaşayan en iyi yönetmenlerden biri olarak görülen Cronenberg, son çektiği filmlerde eski havasından biraz uzaklaşmıştı. Bu film belki de onun eski hallerini özleyenler için tam bir merak konusu oldu duyurulduğundan beri. Birçok filminde derin konuları işlemiş olan Cronenberg’in psikanalizi, doğuşunu anlatırken bize sunacağı bakış açısı, bu filmi özel yapan en büyük unsurlardan biri. Filmin yönetmeninin Cronenberg olduğunu duyunca “new flesh” kavramı aklıma gelen ilk şey. Bundan önceki filmlerinde teknolojiyle biyolojik bir evrimi birleştiren Cronenberg insanların iğrenç dediği sahneleri kullanmaktan hiç çekinmemiştir, bir anlamda teknolojinin zaman ilerledikçe insan hayatında ne gibi sonuçları olacağı üzerinde durmuştur ilk filmlerinde. “New Flesh” derken kastettiği şu andaki bedenimizin yeni bir evrim sürecinde olduğu ve teknolojinin bu evrimde çok önemli bir rol oynayarak yeni bedenin önemli bir parçasının bu teknoloji olacağıdır. Fakat bahsettiği teknoloji birçok animede ve filmde geçen robotların farkındalığı ya da bilincin geçişi olarak anlatılmaz. Onun yerine “New Flesh”’in kelime anlamı gibi yeni bir et yani biyolojik bir yapıyı kasteder. İlk filmlerinde üzerinde durduğu kendi düşüncelerini, şimdi başka konular üzerine yansıtarak filmlerini oluşturuyor. Son çektiği film belli konular üzerindeki kendi felsefi düşüncelerinin yansımaları olarak göze çarpıyor. Bu filmin, onun açısından yorumu belki de en heyecanla beklenen şey.
Konusu , oyuncuları ve yönetmeni bakımından izlenmeye değer bir film, “A Dangerous Method”; eğer Amerika’da bir hayal kırıklığına uğramaz ve Türkiye’de de vizyona girerse (Amerika’da düşük hasılat yapıp vizyona girmeyen filmlere örnek: Scott Pilgrim vs. The World) herkesin izlemesini tavsiye ederim.Cronenberg’in karakterlerin psikolojisini yaratmak için kullandığı karanlık sahneler , ustaca kullanılmış detaylar böyle bir filmde daha bir önem kazanıp, herkesin gitmek için bir sebebi daha olmasını sağlıyor.