Christoph Doswald’ın Annette ve Peter Nobel Koleksiyonu’ndan seçkilerle küratörlüğünü üstlendiği Pera Müzesi’ndeki “Ve Şimdi İyi Haberler” sergisi totaliter sistemlerin kitle iletişim araçlarını kullanma yollarını, medyanın tüketim endüstrisine hizmet etme biçimini ve küreselleşmeyle beraber sanatta öne çıkan eleştirel medya söylemini tercih edilen medya araçları üzerinden kronolojik yansımalarla ele alıyor. Toplumsal cinsiyet, din, etnik köken gibi kavramların sanat ve medyadaki dönüşümü, sosyal medya kültürünün oluşumu ve sosyal medya toplumunun dönüşümü; sanat eserleri ve deneyimleyen arasında kurulan köprüde düşünceyi daimi canlı kılan, zamandan ve mekandan bağımsız unsurlar halinde sanat eserlerinin ortak dilini oluşturuyorlar.

Fare, FOMO’ya sahip olma trendini kaçırmanın korkusunda, gözünü köreltmiş bir şekilde önüne sürülen tüm haberleri eşeledi ve hafifliğe kavuştu.

Eşelediklerinden ya da, iyimser bir ihtimalle yaklaşacak olursak, okuduklarından aklında geriye kalanlar silik imgeler de olsa kendisini akışının kaynağını hız kavramının ta kendisinden alan, çağına ayak uydurmasını bilen bir insan olarak görmesi ve bunun sonucunda tatmin olması için yeterliydi. Bir ayaklı masa sohbetinde bile tüketilebilecek ölçüde veriye sahipti artık!

Çağımız, en azından benim belki de diğer çağlardan daha derinlemesine gözlemleyebildiğime ilişkin algımdan ötürü bu zamana indirgediğim şekilde, bilginin çeşitli medya alanlarında kompakt ve nüfusun çok büyük bir çoğunluğu için ulaşılabilir hale gelmesi; insanlığın belirsizliğe tahammülsüzlüğü ve tüketimin teşvik edilen bir erdeme dönüşmesiyle bilgi de tüketim çarkının şaşaalı ÇOK SATANLAR raflarında yerini aldı. Çeşitli kaynaklardan yapılan araştırmalar sonucunda derlenen bilgiler, özetlenerek KISITLI ZAMANSIZLIKLAR ZAMANI içinde her an her yerde yenmeye hazır halde bizleri bekliyorlar. Potansiyel “sabra” sahip insanlar için konunun sunuluş şekline bağlı olmakla beraber daha çok araştırmaya teşvik edebileceğini düşündüğüm bu erişilebilirlik; aksi doğrultuda, her an, herhangi bir yerde tekrarlayabilmesinin de etkisiyle bilginin her yönüyle sınırsız olduğu bu çağda az ve şanslıysak özle yetinmeyi, o an için yeterli ölçüde tatmin sağlayacak bir ölçüye getirebilir. Her şeyi ve dolayısıyla hiçbir şeyi  bilmediğimiz bir halde halihazırda sabırsızlığımızın büyük katkılarıyla bulunuyorken, sabırsızlığımızın ilacı hızlı tüketim bilgi kaynaklarının bize sunabileceği herhangi bir haber, bilgi ve görsel; kişisel evrenlerimizin bilişsel yapılandırmasına büyük ölçüde etki edebilecek güce sahip olabilir. Gerçeklik, algısal açıdan halihazırda kişisel perspektiflerimizin süzgecinden geçerken kişiden kişiye çeşitlilik gösteriyorken bir de üzerine bizden son derece bağımsız medya üreticilerinin çeşitli sebeplerden ötürü (ekonomik, siyasi, sosyal vb.) arzu duyabilecekleri bir takım gerçeklik çeşitlerinin etkisiyle şekillenen perspektifleri eklendiğinde ortaya hem belli kitleler tarafından belli kitleler için ortaklaştırılmış bir gerçeklik hem de farklı kitleler arasında birbirlerinden tamamen kopuk olabilecek gerçeklikler ortaya çıkar. Çeşitli filtrelerin kullanımı ve yapılan seçimler sonucu belirli bir çizgideki düşüncelerin sürekli tekrarlanması  ile yalıtılmış ve görüşünün sınırları keskinleştirilmiş bir bilgi aktarımı deneyimi sunar.

Fox Haber 1997’de “Biz haber verelim. Siz karar verin.” sloganını kanalın reklamı olarak yayımladı. Sanatçı Gutherie; bu sloganın karşısında durduğu tutumu, çeşitli tarafların neşeli ve kararlı destekçiliği olan amigoluk olarak yorumladı. Fox Haber; bu reklamıyla habere müdahale etmeksizin, gerçekliği yaşandığı iddia edilen şekliyle aktardığı ve haberin geçirileceği filtrelerin kişilere ait olacağı mesajını verdi. Serginin, küreselleşmenin medya araçlarındaki etkisini ele alan kısmında pek çok eserin bu sloganla ilişkilendirebileceğimiz kavramlar ve durumlar hakkında eleştirel ve yer yer alaycı unsurlar barındırdığını söylemek mümkün.

Eserler dilin sınırlarını esnetiyor ve bizler, izlenimlerimin ve izlerimin özgünlüğünde olağanın olanaksızlaştığı yolculuğumuza devam ediyoruz:

Yazarken dokunuyorsun, dokunmanın korkulduğu yerlere
ve yazarken dokunuluyorsun belki de dokunulmasını korkuyla beklediğin yerlerine
yazılanın iradesi kendi vuruşlarını ilan ettiğinde         
korkunun gölgesindeki bekleyiş değiştirmiyor korkulanın sertliğini ve sivriliğini.
Duygu Uraş

Leave a Reply