“Çarşamba’nın Çocuğu Keder Dolu”: Addams Ailesinin Dirilen Popülaritesi ve Camp Akımı

Geçtiğimiz Kasım ayında Netflix raflarında yerini bulan ve haftalardır hem yerel hem de global olarak “İlk 10″daki listelerde yerini koruyan “Wednesday”, birçok adaptasyonu yapılan, özellikle de 90’lı yıllarda oldukça popüler olan Addams Ailesi’nin biricik kederli kızının günümüz dünyasında geçen hikayesini ele alıyor. Tim Burton’ın yapımcılığını üstlendiği dizi, fantastiği ve komediyi harmanlayarak o özlediğimiz Addams felsefesini, yaşamını ve tarzını bir kez daha yeni ve genç bir kitleyle tanıştırıyor.

Wednesday, Burton’ın gotik hayal gücünü ve Wednesday Addams’ın depresif, şiddete meyilli karakterini estetik olarak başarıyla resmetse de diziyi tipik bir Netflix gençlik içeriği olarak görmekten kendimi alamıyorum. Konusundan kısaca bahsedecek olursam; dizi, Wednesday Addams’ın normal bir lisede fevri davranışlarının sonucunda kendisi gibi “farklı” öğrencilere ev sahipliği yapan Evermore Lisesi’ndeki gizemli maceralarını, ailesininkiler başta olmak üzere kasabadakilerin çeşitli sırların peşinde koştuğu, arkadaşlığın ve aşkın da tabii ki olay örgüsünden eksik olmadığı, Wednesday’in uyumsuzlar içindeki uyumunu ve kasabadaki cinayetleri çözmeye çalışan dedektiflik hikayesini ele alıyor. Üzerine çok derin düşünülmeden bakıldığında eğlenceli, zaman geçirmek için keyifli bir çerez dizi diyebilirim, ki Wednesday‘e bakış açısının kesinlikle bununla sınırlı olması gerektiğine inanıyorum. Wednesday Addams gibi orijinal bir karakter çok yaratıcı bir olay örgüsüyle zenginleştirilebilecekken bir yeni dönem Harry Potter evreni uyarlamasına benzeyen kurgu, karakter ve ambiyansı, çok kafa yorulmamış bir içeriği gözler önüne seriyor. Ancak benim vurgulamak istediğim şey diziyle ilgili görüşlerim değil. Asıl amacım çoğumuzun yeni tanıştığı Addams Ailesi’yle buz gibi soğuk, ölüm gibi tüyler ürpertici bir akşam yemeği tadında bir karşılama yapmak!

Görsel 1: “Addams Ailesi 2” (1993). Barry Sonnenfeld tarafından yönetildi. Anjelica Huston, Raul Julia ve Christopher Lloyd tarafından oynandı. Paramount Pictures, 1993.

Başlangıcı Amerikalı karikatürist Charles Addams’ın The New Yorker dergisi için yarattığı karikatür serisine dayanan Addams Ailesi’yle ilk olarak 1938 yılında tanışıyoruz. Bu karikatürün ve orijinal karakterlerin ilhamının nereden geldiğini de Charles Addams’ın absürt ve biraz da ürkütücü mobilya zevkleri, ev dekorasyonu gibi ayrıntılardan kendisinin hep kötüye ve karanlık şeylere özel bir ilgisi olduğuyla bağlantı kurarak açıklayabiliriz belki. Yukarıda da bahsettiğim gibi, serinin topladığı inanılmaz ilginin ardından çıkan çeşitli animasyonlar, diziler, filmler, müzikaller ve bilgisayar oyunlarıyla da Addams Ailesi’ne olan ilgi 1990’ların sonuna kadar capcanlı bir şekilde de devam etmiş. Hâlâ niş kitleler tarafından özel bir ilgi günümüze kadar gelmiş olsa da Wednesday‘in çıkışına kadar özellikle yeni neslin pek bilmediği bir franchise olduğunu da belirtmek gerek. Addams’lar, anne Morticia, baba Gomez, Wednesday, Pugsley ve aileye sonradan dahil olan yeni kardeş Pubert’la birlikte üç çocuk, Fester Amca, Büyükanne, evin uşağı Lurch, kuzen Itt ve son olarak da bağımsız ve iradeli bir el olan “Şey” ile Latin ve İspanyol kökenleri olan koskocaman bir aile aslında. Günümüz adaptasyonunda bu karakterlerin çoğunu daha görmemiş olsak da ilerleyen sezonlarda (Wednesday’le daha çok vaktimiz olduğuna eminim) bu aile üyeleriyle de tanışacağımızı düşünüyorum.

Addams Ailesi, bakıldığında tüm komşularının içini ürperten, absürt ve çoğunlukla korkunç ritüellere sahip olan ancak birbirine koşulsuzca sımsıkı bağlı olan bir aile. Morticia’nın çocuklarına olan sevgisi, uzun ve ince figürünün soğukluğuna kıyasla sımsıcak bir kalbi olması, Wednesday’in kardeşine ölümcül şakalar yapsa da başka çocuklara karşı onu koruması, Gomez’in çocuklarını vahşi hobilere teşvik etse de seçimlerini ve ilgi alanlarını hep desteklemesi, Morticia ve Gomez’in mide bulandıracak seviyedeki tutkulu aşklarıyla dış görünüşlerinin ve davranışlarının kötülüğü ve caniliğinin aksine, ironik bir şekilde medyada yansıtılan “normal” aile yapısından çok daha sağlıklı bir ilişkiye ve iletişime sahip olması aslında bunu kanıtlar nitelikte. Addams Ailesi’ni bizler için ilgi çekici ve sempatik kılan da bu uyumsuzluklarının onları marjinal kılması ve bu marjinalliğin bir “kara mizah” başyapıtı olarak keyifli birçok adaptasyonda seyirciyle buluşabilmesi.

Addams’ların “güzel” ve “iyi” olarak betimlenen her şeyden tiksinip “çirkin”, “iğrenç” veya “korkunç” her şeyden de bir o kadar hoşlanıp zevk almaları, hayata bakış açıları ve çeşitli günlük rutinleri biraz da ucundan ele almak istediğim bir konuya ışık tutuyor. Camp akımı, terim olarak pek yaygın olmayan ancak günlük hayatımızda çoğu sanat eserinde, dizi veya filmde, edebi eserde veya bir kişilikte bile görebileceğimiz bir perspektif. Belki 2019 Met Gala’nın temasının da Camp olduğunu hatırlatırsam bazılarımız için de bir kulak aşinalığı olur. Camp, en basit şekliyle abartılı, ironik ve dramatik yollar aracılığıyla kendini ifade etmek için isimleştirilmiş bir sanat terimidir. İlk olarak Susan Sontag’ın Notes on Camp” (“Camp Üzerine Notlar“) denemesinde detaylıca açıklanmış ve incelenmiş olan Camp hakkında daha oturaklı bir bilgi sahibi olmak istiyorsanız kesinlikle okumanızı önerdiğim bir kaynak. Camp, Sontag tarafından “kötü olduğu için iyi olan”, başarıya çok yaklaşmış olup nihayetinde başarısız olan, görselliğin ve teatral elementlerin fazlasıyla ön planda olduğu bir sanat akımı olarak tanımlanıyor. Abartının, fantastikliğin ve naifliğin temsil edildiği, çoğunlukla da demode olana sevgi ve saygı duyulan bir akım. Bunun nedeni ise zaman geçtikçe, yıllar bir fikri, eşyayı veya kişiyi eskittikçe bizlerin birey olarak o öğeyle olan bağımızın tarafsızlığa dönüşmesi ve ilişiğimizin kesilmesi. Bu şekilde de “başarısız teşebbüsten zevk alınan” bu Camp ürününe daha tarafsızca, benliğimizden izole olmuş bir bağlamda bakabiliyoruz, sonucunda da beğenmek çok daha kolay oluyor.

Görsel 2: Addams, Charles. “The Addams Family.” The New Yorker, 1938.

Peki, Addams Ailesi’nin bir Camp ürünü olmasının sebebi nedir? Bu konuyu derinlemesine inceleyen ve bu argümanı direkt savunan bir kaynağa ulaşamasam da, Mina Le’nin Wednesday‘i eleştirdiği ve biraz daha konuyu derinleştirdiği “Netflix’s Wednesday: a meh adaptation of The Addams Family (dont kill me)” videosunda çok güzel yerlere değindiğini söyleyerek özellikle Addams Ailesi’nin ve karikatürist Charles Addams’ın geçmişi hakkında daha detaylı bilgi almak amacıyla kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Addams’ları Camp yapan en önemli şey kötüye olan ilgileri. Bunun yanı sıra Camp bir edebi eser, bir müzikal veya bir görsel yapım bağlamında incelendiğinde bir karakterin yüceltilmesini, yani o karakterin veya kişinin gücünün ve bir bütünlük içinde olmasını savunuyor. Morticia ve Wednesday Addams, ailede bu yüceltilmiş karakter argümanını iki dominant birey olarak en iyi temsil eden iki örnek. Aynı zamanda Camp karakter gelişimine şiddetle karşı! Karakterin gelişmediği, hatta ve hatta karakterin daha kötüye gittiği eserler Camp‘in yapı taşlarını oluşturuyor. Addams Ailesi de kesinlikle toplumun belirlediği “kusurların” fazlasıyla mevcut olduğu bir aile olmasıyla beraber, çocukların birbirlerine ve ebeveynlerine işkence yöntemleriyle şakalar yapması, birini öldürmenin aile içinde kınanmaktansa saygı duyulan bir durum olması gibi durumlar Camp‘in varlığına en belirgin örnekler. Ancak günümüz yapımı Wednesday‘de bu kusurlu karakterler yeterince iyi yansıtılmamakla beraber Wednesday Addams, bir gençlik dizisi olduğunu da göz önünde bulundurduğumuzda birtakım konularda karakter gelişimi gösteriyor, bu da bildiğimiz Addams ruhuna biraz ters kalıyor. Sonuç olarak, Camp normal ve sıradan olana kafa tutar, uyumsuz olan şeyleri abartılı, eğlenceli ve ekstrem şekillerde bir ahenke tabi tutar. Wednesday’in giyotinden yatağı, ismini hüzünlü bir ninniden alması, kuzen Itt’in bir saç yığınından oluşması, Şey’in bir bedene bağlı olmayan bir el olması, Morticia’nın allık ve far yerine kullandığı ebeveynlerinin külleri gibi.

Addams Ailesi, izlemesi oldukça keyifli, bildiklerimizi unutturup baştan yazan bir aile. Wednesday‘le başlayan ilginiz bu yazının sonunda gittikçe büyüdüyse, favorim olan 1991 yapımı Addams Ailesi‘ni izlemenizi kesinlikle öneririm. Bunun dışında yeni dönem uyarlamalarından daha çok hoşlanıyorsanız 2019 yapımı bir animasyon olan The Addams Family’i de tavsiye ederim.

Şimdiden iyi okumalar ve seyirler!

Kaynakça:

“Explaining The Addams Family’s Hispanic and Latino History, From the Comic Strip to Wednesday.” Cinemablend, Cinemablend.com, 20 Oct. 2019, www.cinemablend.com/streaming-news/explaining-the-addams-familys-hispanic-and-latino-history-from-the-comic-strip-to-wednesday.

Sontag, Susan. “Notes on Camp.” Partisan Review, vol. 31, no. 4, 1964, pp. 515-530.

“The Cultural History of The Addams Family.” Smithsonian Magazine, Smithsonian Institution, 15 Oct. 2019, www.smithsonianmag.com/arts-culture/cultural-history-addams-family-180973315/.

Leave a Reply