İçimizden Biri, Lig TV’ den Sesleniyor : Volkan Günak

Her spor yazarı için hayaldir Lig TV ‘de çalışabilmek. Tamamen sporda gelişen olaylara dayalı bir yerde  işinizin öne çıkan spor haberleri, maçlar ve bunların nasıl yayına yetiştirebileceği telaşı olduğunu düşünün. Hepimizin hayalini gerçekleştiren bir ‘abi’miz Volkan Günak ile tanışmak kesinlikle benim de hayatımın dönüm noktalarından biri oldu. Samimiyeti, içtenliği ve her konuda bana yardım etmekten kaçınmayan kişiliğiyle karşınızda benim rol- modelim Lig TV Basketbol Yayınları Koordinatör Yardımcısı Volkan Günak !

Röportajımıza önce okuldaki kişiliğiyle ve Bilkent’in Volkan abimize kattıklarıyla başladık sonra tabi gündem spora ve basketbola kaydı. Geride bıraktığımız 2013 yılını Euroleague ve Türkiye açısından detaylı değerlendirme imkanı bulduk. Şimdi sizi daha fazla oyalamadan bu güzel sohbetle başbaşa bırakıyorum :

Hangi bölümden mezun oldunuz?

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi (2001)

Neden bu bölümü seçmiştiniz ve neden Bilkent’i seçmiştiniz?

Gazeteci olmak istiyordum ve bölümün konuları özellikle de yakın dönem Türk Siyaset tarihi beni çok cezbetmişti. Ülkenin en önemli okullarından birinde ve yurt dışında da bilinir bir okulda okumak istiyordum. Bilkent’i ondan seçtim.

Şu an ne iş yapıyorsunuz?

Gazeteciyim.

Üniversiteye adım attığınız ilk günden bu yana, sizde ne gibi değişiklikler oldu? Neler kazandınız?

Öncelikle Bilkent benim düşünce sistemimi tamamen değiştirdi. Dogmalarımı, sabit fikirlerimi tamamen bertaraf etti. Yerine ise düşünmeyi, sorgulamayı ve kendimi aşmayı öğretti.

Üniversite hayatınız boyunca yaşadığınız ilginç bir olayı bizimle paylaşabilir misiniz?

Öğretim ve eğitim alanında Bilkent başlı başına bir tecrübe zaten.

Bilkent’i 3 kelimeyle tanımlayın desek, hangi kelimelerle tanımlardınız?

Çağdaş, Öncü ve ilham verici.

GazeteBilkent: Bilkent mezunu olmak size ne gibi bir fayda sağladı?

Toplumda inanılmaz bir prestij sebebi. Dolayısıyla ilk iş başvurumda bana çok faydası oldu. Sadece iş hayatında değil genel hayatta da önemli bir özellik.

Son olarak Bilkent öğrencilerine mezun olarak tavsiyeleriniz nelerdir?

Öncelikle Bilkent’in kendilerine sundukları imkanların farkında olmak. Mutlaka okul yıllarından bir tanesini değişim öğrencisi olarak farklı bir ülkede geçirmek. Bilkent ülkenin genel standardının çok üstünde bir yer ve bunun farkında olarak kendini hazırlamak. Bilkent’teki zamanın kıymetini bilmek ve keyif almak.

2013 yılı ile birlikte güzel bir Euroleague basketbol yılını geride bırakıyoruz  :

-Euroleague ‘te 2013 yılının maçı sizce hangi maç olabilir ?

Bence Euroleague finalinde Real Madrid’in daha ilk yarıda 17 farka ulaştığı ve Olimpiakos’un tekrar geriden geldiği maç olabilir. Olacak iş değildi. Hele ki üst üste ikinci şampiyonluğu.

Londra'da gelen üstüste 2.Efsanevi şampiyonluk

Londra’da gelen üstüste 2.Efsanevi şampiyonluk

Senenin flaş takımı hangisiydi ?

Bence yine Olimpiakos denebilir. Çünkü daha önce Mourossi’nin yaptığı gibi Partizan’ın yaptığı gibi peri masalı şeklinde bir başarı çıkmadı. Fakat Olimpiakos’un ki Yunanistan’daki maddi kriz nedeniyle zayıfladığı bir dönemde çıkıp üst üste iki kez Avrupa Şampiyonu olması başlı başına flaş bir gelişme bence.

Senenin ilk 5’i ve en değerli oyuncusu kimdi ?

Bana göre yukarıda bahsettiğim peri masalının en önemli aktörü Vasilis Spaunolis. Çünkü bu oyuncu adeta takımını sırtladı ve Euroleague’in zirvesine çıkardı. Orada da barınmasını sağladı.

Benim beşim: Spaunolis, Diamantidis, Papanikalou, Tomiç, Krstiç (Rudy Fernandes’i ben pek sevmem de :) ) Ama Eğer Euroleague’in bu sezonu da düşünülürse burada mutlaka Sergio Rodriguez’in de olması gerekir.

Diamantidis ve Spanoulis tüm yıl çok formdaydılar.

Diamantidis ve Spanoulis tüm yıl çok formdaydılar.

Son olarak Senenin hayal kırıklığı yaratan takımı hangisi olabilir ?

Bence 2012-2013 sezonun hayalkırıklığı Fenerbahçe Ülker oldu. Çok önemli bir bütçeye rağmen inanılmaz başarısız bir sezon geçirdi.

Yüksek Paralar - Düşük Karşılıklar

Yüksek Paralar – Düşük Karşılıklar

Yıllardır hemen hemen her Euroleague maçını takip eden birisi olarak izleyebildiğiniz en iyi takım ve en yetenekli oyuncu kimdi?

Bence en yetenekli ve en müthiş takım Ettore Messina’nın Virtus Bologna’sıdır. Manu Ginobili, Marko Jariç, David Andersen, Matjas Smodis izlediğim en müthiş takımdı. 2 kez euroleague şampiyonu oldular. Bence Sarunas Jasikevicius bu oyunun zeka oyunu olduğunun kanıtıdır. Dolayısıyla yeteneği bence bir basketbolcu mutlaka zeka ile birleştirmeli.

Efsane takım - Virtus Bologna

Efsane takım – Virtus Bologna

– Bir Türk takımının Euroleague’te zirveye çıkabilmesi için yapması gereken atılımlar neler olabilir, sizin önerileriniz nelerdir?

Bence organizasyonun iyi kurmalı. Yani bu şu demek. Çok önemli bir coach’a yatırım yapıp tüm organizasyonu ona göre şekillendirmeli. Onun isteği doğrultuusunda adımlar atılmalı. En önemlisi onun arkadasında durulmalı. Zira Coach Ettore Messina bana güçlü coach yoktur güçlü yönetim vardır. Coach bunu ne kadar hissederse o kadar güçlü hisseder demişti. CSKA Moskova ve biraz da Yunan takımları buna örnek olabilir. Real ve Barca’nın futboldan gelen spor knowhow’ı basketbola yansımış durumda.  En önemli önerim oyuncu menajerlerini takımdan uzak tutmalılar ve Antrenörü onlara karşı korumalılar.

-Size Euroleague standartlarında sınırsız bir bütçe vaadetsek takıma ilk önce yazacağınız ilk 3 isim kimdir, hangi sebeplerden dolayı bunları yazardınız?

Maurizio Gherardini: Genel Menajer. Bir basketbol takımını yönetmenin ne demek olduğunu çok yakından bilen bir isim. Benetton mucizesini yaratan adam. Hem tüm yetenekleri kendi icadı olan özel testlerden geçirerek takıma kazandıran, hem 80bin kişilik küçük bir şehri basketbol şehri haline getiren hem de coach’a rahat çalışma imkanı sunan bir isim.  Eğer uzun vadeli yatırım yapmak zirveye çıkıp orada kalmak isterseniz o şart.

Zeljko Obradoviç:  Gherardini’nin sağladığı ortamda böylesine başarılı bir coach’un neler yapabileceğini düşünebiliriz. Bu iki isim Benetton’da bir araya geldi. Önemli işlere imza attılar. Obradoviç’in nasıl bir antrenör olduğunu sanırım anlatmaya gerek yok. Geçen sene dibe vuran bir takımdan Avrupa Zirvesine aday bir takım yaratmak bunu da 5 ayda gerçekleştirmek sadece onun yapabileceği bir şey..

3. isim bu iki ismin işine karışmak olur :)

ObraKadabra

ObraKadabra

2013 yılı yazında Türkiye için unutmak isteyeceği bir Slovenya macerası yaşandı, bunun sebepleri sizce nelerdi? Türkiye’nin ulusal turnuvalarda başarılı olabilmesi için gereken formül sizce nedir ?

Bence sebepleri muhtelif.

Yanlış coach seçimi etkili oldu. Coach Tanjeviç şüphesiz ki çok önemli bir isim. Fakat onun seçimi gerek oyuncularda gerekse kamuoyunda daha hiçbir şey başlamadan olumsuz görüşe sebep oldu.

Demode antrenman ve hazırlık sistemi. Bana göre NBA’den gelen oyunculardan verim alabilmek için sadece o oyunculara özel hazırlık süreçleri belirlenmeli. Bunu yapamadığımız için Mehmet Okur ve Hidayet’ten gerekli verimi alamadık. Adamlar zaten 80 maç oynayarak yıpranıp da geliyorlar. Yeni ve çetin bir sezon onları bekliyor. Ona hazırlanmak durumundalar. Orada kalıcı olmak ve rekabet için buna mecburlar. Yine de milli takımda oynamak istiyorlar. Fakat verecekleri katkı sırf o çağdışı Bormio kampları yüzünden sınırlı kalıyor. NBA oyuncularımızdan katkı alamıyoruz.

Bir de milli takımda uzun vadeli çalışmalarda ısrar etmenin anlamı yok. Senede bir kere bir araya gelen bir takımla sistem oturtamayız. O seneyi iyi geçiren takkımlarında iyi performans veren oyuncularla yine bu standartlarda omurga oyuncularla başarıya ulaşabiliriz. Formda olmayan oyuncu genç diye vs takıma alınmamalı.  Aslında sayfalarca yazı saatlerce konuşma yapılabilir ama işin özü bana göre bunlar.

Bizim çocuklar : Hido ve Memo

Bizim çocuklar : Hido ve Memo

-Yayın hakları için ilerleyen günler bizlere neler gösterecek? Basketbol maçlarının ulusal kanallardan yayınlanabilmesi mümkün olabilir mi ? 

Bana göre Euroleague’in ve Beko Basketbol Liginin yayın hakları sözleşmesinin bu sezon sonu sona erecek olması bu konuda önemli gelişmelere sahne olacak. Basketbol da futbol gibi artık insanların tükettiği izlemek için para ödemeye razı olduğu bir spor haline geldi. Bu nedenle ki lisans hakları da bu paralelde oldukça kıymetli oldu. Yayıncı kuruluşlar basketbol için bundan sadece on sene önce hayal bile edilemeyecek meblağları ödüyorlar. Bunun geri dönüşü de ancak şifreli kanallarla mümkün oluyor. Belki fiyat biraz daha ucuzlayabilir ama bana göre şifreden çıkması çok zor…

Röportajımızı burada bitiyoruz. Bana bu mükemmel imkanı verdiği için Volkan Günak abimize buradan tekrar teşekkür ediyorum, ilerleyen yaşam bize ne gibi imkanlar sunar bilinmez ama bu son karşılaşmamız olmayacaktır buna eminim. 

Teşekkürler Volkan Abi !

Leave a Reply