NBA’de Play-Off’lar başladı ve Orlando’da şu ana kadar yaşanan tablo ile beraber ilk tur serileri üzerinden konferans değerlendirmesi yapacağız.

Eşleşmeler: Milwaukee(1) – Orlando(8), Toronto(2) – Brooklyn(7), Boston(3) – Philadelphia(6), Indiana(4) – Miami(5)

Milwaukee – Orlando

Milwaukee, normal sezonun derece açısından en başarılı takımıydı ve geçen seneki dramatik Toronto serisi mağlubiyetinden sonra bazı eksikliklerini kapatmış durumdaydı. Buna ek olarak, geçen sene lig lideri olan hallerinden daha iyi bir şekilde geliyorlardı. Fakat, Milwaukee gibi kolektiflik ve takım oyunundan beslenen takımlar için pandemi arası ciddi bir ritim kaybı söz konusuydu. Hazırlık maçlarını ve kalan 8 normal sezon maçına pek önem vermemekle beraber oldukça ritimsiz gözüken Milwaukee’den play-off’ların başlamasıyla beraber tekrar eski ritimlerine dönmelerini bekliyorum. Orlando, NBA’de takım mühendisliği açısından sınıfta kalan takımların başında geliyor çünkü kadrolarında çok fazla aynı prototipte uzun oyuncu bulunduruyorlar ve bu da bazı oyuncuların gelişimini engelliyor. Modern basketbolun spesifikasyonlarına baktığımızda, iyi bir guard kombinasyonu artık olmazsa olmazların başında geliyor. Orlando’da en iyi oyun kurucunun D.J. Augustin olması aslında tavanları hakkında da fikir vermekte. Milwaukee’nin bu seriyi 4-0 geçmesini bekliyorum.

Toronto – Brooklyn

Toronto bu sene NBA’de en çok takdir gören ve aynı zamanda bunu hak eden takım olabilir. Kawhi Leonard gibi bir mega süper-starın şampiyonluk sonrası ayrılığında kimse onların bu şekilde olmasını beklemiyordu. Pascal Siakam’ın gelişiminin lineer bir şekilde devam etmesi, OG Anunoby’nin tekrardan rosterın önemli bir parçası haline gelmesi ve Nick Nurse’un sihirbazlıklarıyla normal sezonu Doğu’da ikinci sırada tamamladılar. Play-off’da işler sıkıştığında Kawhi Leonard gibi bir oyuncunuz varsa çok fazla probleminiz olmuyor fakat Toronto büyük anlarda maçın dengesini tamamen değiştirebilecek bir oyuncu eksikliği yaşayabilir. VanVleet ve Lowry bu konuda çok gelişme kaydetse de tavanları yeterli olmayabilir. Brooklyn, bubble’ın Suns ile beraber en takdir gören takımı olabilir. Takımın en önemli oyuncularının olmadığı ortamda, G-League seviyesindeki oyuncularıyla sadece 3 mağlubiyet aldılar. Jacque Vaughn ve öğrencileri NBA’de kalıcı fırsatlar edinmek için ortaya çok önemli bir çaba ve oyun koydular. Fakat, işler play-off atmosferine geldiğinde çaba ve istek sizi belirli bir yere kadar götürse de yetenek tavanınızın bu denli kısıtlı olması, Toronto gibi rakibe karşı çok iyi hazırlanmayı bilen bir takım için yeterli olmayacaktır. Tahmin : 4-0 Toronto

Boston – Philadelphia

Boston Celtics, Kyrie Irving ve Al Horford’un ayrılığı sonrasına geriye adım atması beklenen takımların başında geliyordu. Fakat, Kemba Walker’ın takıma gelişi ve son derece iyi bir uyum sağlamasıyla geçen seneki yıldız dolu kadrolarına rağmen daha iyi gözükmeyi başardılar. Tabii ki, bu durumun Jayson Tatum’ın All-Star arasından sonra ligin en iyi 10 oyuncusundan biri gibi oynamış olması ve oraya aday olduğunu göstermesi, Jaylen Brown’ın da geçen seneye göre ciddi seviye atlaması da majör nedenlerden. Play-off gibi ortamlarda, rakibin eksiklerini iyi tespit edip onların üzerine yüklenmeye çalışmak çok önemli taktik savaşlarının başında geliyor. Brad Stevens gibi bir koçunuz olduğu zaman bunu iyi seviyede yapmanız oldukça olası. Philadelphia, pandemi ile beraber tekrardan şampiyonluk için aktör olması beklenen bir takımdı çünkü Ben Simmons’ın ciddi bir sakatlığı vardı, ve oynadıkları basketbol oldukça dağınıktı. Orlando’da kolektiflikten uzak bir basketbolun beklenip, yetenek tavanı yüksek takımların başarılı olacağı ön görüldüğü için Philadelphia tekrardan aktör olabilirdi. Fakat, pandemi öncesi gözüktükleri gibi oldukça dağınıktılar ve birçok oyuncu kondisyon açısından problemli gözüküyordu. Simmons’ın tekrar sakatlanıp sezonu kapatması da Philadelphia için bu sezonun kapılarının kapanmak üzere olduğuna dair bir işaretti. Tahmin : 4-1 Boston

Indiana – Miami

Indiana, bubble’da zayıf ve güçsüz olması beklenen takımlardan biriydi çünkü Sabonis’in sakatlığı ve Oladipo’nun sakatlıktan sonra hiç iyi gözükmemesi, Indiana’nın olası bir Doğu Şampiyonluğu ihtimalini oldukça azaltmıştı. Fakat, tartışmasız bubble’ın en iyi performans veren 2-3 oyuncusundan biri olan TJ Warren, Indiana adına tüm denklemleri değiştirdi. Kobe Bryant seviyesi skorerliğe çıkan TJ Warren, Indiana’nın maç kazanma alışkanlığını devam ettirmesine yardımcı oldu ve takım halinde oldukça iyi gözüktüler. Fakat, TJ Warren’ın bu performansı, sürdürülebilir olmayabilir çünkü rakipler tüm önlemlerini buna göre alacaktır ve bu noktada, Indiana için ciddi hücum problemleri başlayabilir. Miami, Jimmy Butler’ın takıma gelişi, Bam Adebayo’nun gösterdiği inanılmaz gelişim Kendrick Nunn ve Duncan Robinson gibi iki sürpriz çıkış yapan oyuncunun varlığıyla beraber bu sezonun en iyi basketbol oynayan takımları arasına girdi. Tabii ki, Miami-Indiana serisinden bahsederken Butler-Warren arasındaki rekabetin de bu seride önemli bir parametre olacağına inanıyorum. Savunmaya çok konsantre bir Jimmy Butler ciddi seviyede Warren’ı yavaşlatacaktır. Kadrosunun genişliği, Erik Spoelstra’nın play-off tecrübesini de göz önünde bulundurduğumuzda bu seriyi 4-2 Miami Heat’in geçeceğini düşünüyorum.

Leave a Reply