Işid’in Doğuşu III: Irak’ta Amerikan İşgali

sivillerin kaçışı

Bombalanan Basra kentinden kaçan siviller

Serinin önceki yazıları:

Işid’in Doğuşu I: Zerkavi’nin Afganistan Yolculuğu

Işid’in Doğuşu II: Zerkavi Irak’ta

Mart 2003’te başlayan Irak işgali sürerken Bush’un bahsettiği kitle imha silahlarının hala bulunamaması, Saddam Hüseyin ile terörist gruplarının- El- Kaide başta olmak üzere- iddia edilen ilişkilerinin kanıtlanamaması Beyaz Saray’ı zora sokuyordu. Amerikan yönetimi işgali haklı gösteren sebepler bulması için Bağdat’ta çalışan CIA memurlarına baskılarını sürdürüyordu. Yüzlerce general ve istihbaratçı sorgu için sırada bekliyordu, bunlardan Hasan el- İzbah El- Kaide kilidini açacak isim olacaktı. Bu itiraf sorgu memurlarının başarısı ancak Bush yönetiminin hayal kırıklıklarının başlangıcıydı. Irak aşırı İslamcıları yargılayıp idam etmiş ve bu da El- Kaide liderlerinin Saddam’dan nefret etmelerine yol açmıştı. Iraklı eski istihbaratçıya göre taraflar arasındaki ilişki birbirlerini ölçtükleri gizli toplantılardan öteye gitmiyordu.

Ağustos ayının başlarına gelindiğinde Bağdat’taki Ürdün Büyükelçiliği’ne 17 Iraklının öldüğü bomba yüklü bir minibüsle saldırı düzenlendi. Olayın arkasında kimin olduğu bilinmiyor, kimilerine göre Amerikan yönetiminin kimilerine göreyse Ürdün karşıtı Iraklı bir örgütün saldırıyı gerçekleştirdiği düşünülüyordu. Bu, Irak’ta daha önce görülmemiş bir teknikti ve tahminler saldırıların daha da artacağına yönelikti. Aynı ay içinde Bağdat’ta iki bombalı saldırı daha gerçekleşecekti. İlki Irak’ta görev yapan BM görevlisi Sergio Vieria’ya, BM güçlerine, mezhep ayrılıklarıyönelikti. Sergio adeta diplomatların diplomatıydı ve gıda, ilaç yardımı konusunda Iraklılara büyük yardımları dokunmuştu. Üstelik bürosu sıkı korunaklı yüksel duvarlı işgal güçleri karargahlarından birinde değildi, görüşecekleri kişiler huzursuzluk duymasın diye sıradan bir otelde gerçekleştiriyordu çalışmalarını. 19 Ağustos’ta yapılan saldırıda içlerinde Sergio’nun da olduğu yirmi iki kişi hayatını kaybetmişti. İkinci saldırı ise bundan on gün sonra Şiilerin kutsal mekanı Necef’te gerçekleştirildi. ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra İran’daki sürgününden dönen Şii din adamı Ayetullah Muhammed Bakir el-Hakim ve onun vaazını dinlemeye gelen yüzlerce insan hedefteydi. Bu sefer patlayan araç sayısı ikiydi ve saldırı sonucunda en az seksen beş kişi ölmüş, beş yüze yakın kişi de yaralanmıştı. Hakim, Amerika için ılımlı bir ortak olabilirdi ve Irak’ı yönetecek geçici konsülde çalışabilirdi; ne var ki patlamadan geriye sadece birkaç uzvu kalmıştı. Bir ay içinde gerçekleştirilen bu üç patlamada da kullanılan mühimmat aynıydı ve yakalanan bazı aşırılıkçıların da itiraflarıyla saldırıların arkasında kimin olduğu gün yüzüne çıkmıştı: Ebu Musab el-Zerkavi.

Zerkavi, Irak’ta şiddeti sadece arttırmıyor aynı zamanda yönlendiriyordu da. İlk olarak büyükelçilik saldırısıyla Irak’ın yeniden yapılanmasına yardım etme konusunda diğer Arap ülkelerinin şevki kırmıştı. Daha sonra BM saldırısıyla sivil toplum örgütlerini saf dışı bıraktı ve ardından Şii kalabalığa saldırmakla Şii- Sünni çatlağını büyüttü. Zerkavi’nin stratejik dehası gözler önündeydi, bu eylemlerle ülkenin işgalinin uzun ve ıstıraplı olmasını sağlıyordu.

Saddam heykelinin Amerikan askerlerince indirilmesi

Saddam heykelinin Amerikan askerlerince indirilmesi

Mart 2003’te başlayan işgalden sonra güvenlik bir türlü sağlanamamış, şiddet her geçen gün tırmanıyordu. Baas Partisi’nin dağıtılmasının ardından sivil otoritenin çökeceğini ihmal eden Amerikalı yetkililer bundan sorumlu gözüküyorlardı. Savaş öncesinde Irak’ta bürokrasi tamamen bu partiye bağımlıydı, ordudaki generalden sıradan bir okul müdürüne kadar tüm yönetici pozisyonlarında partinin elemanları yerleştirilmişti. İşgalden sonra bir gece de on binlerce bürokratın, memurun işsiz kalması otoriteyi çökerten nedendi. Bundan daha kötüsü ise atılan subayların Zerkavi’nin ordusuna katılarak Amerika’ya karşı savaşmalarıydı.

Aralık 2003’te eski diktatör Saddam’ın yakalanması da gerilimi azaltmamıştı ve artık Zerkavi, Amerikalılara karşı direnişin fiili lideri olarak güven kazanıyordu. Ayrıca Irak’ta ABD ile mücadele eden tek kuvvet olarak kalması da dünya çapında sempati kazanmasını sağlıyordu. Ürdünlü Zerkavi tam anlamıyla yeşereceği topraklara düşmüştü, tıpkı Amerikalı bir yetkilinin dediği gibi verimli toprak, Baas’tan sonraki Irak’tı. Bunların da üstüne Amerika, Irak’ta uzun süredir etkin olan Sünni aşiretlerin elindeki gücü alıp Şiilere teslim ediyordu. Sünnilerin yaşama alanı daraltılıyordu ve onlara Amerikalılarla savaşmaktan başka çare bırakılmıyordu. Zerkavi ise Baas Partisi’nin artıklarıyla bu savaş için en iyi zemini hazırlıyordu.

 

 

  • Devam edecek

 

 

 

Kaynakça

Warrick, Joby. Siyah Bayraklar: Işid’in Doğuşu ve Yükselişi. A7 Kitap Yayınları. İstanbul: 2016.

Zarqawi’s reign of terror

Profile of a Killer

Resim Kaynakçası

http://www.haksozhaber.net/fotograflarla-irak-isgali-16362h.htm

 

 

 

Leave a Reply