Yarmuk(Yermük) savaşı Araplar ve Bizanslılar arasında vuku bulan gerçek bir savaştı. Serinin bir önceki yazısında Yarmuk(Yermük) savaşının gelişimini ve bazı sonuçlarını anlatmıştık. Yarmuk savaşı Suriye’nin, Mezopotamya’nın, Mısır’ın ve Ermenistan’ın kaderini baştan başa değiştirmişti. 637 yılında Şam ve Humus(Hıms) Müslüman Araplar tarafından tekrar ele geçirildi. Kudüs(Jaruselam) ve Gazze ise 637-638 yılında düşmüştü. Bu gelişmelerden bir önceki yazıda bahsetmiştik. Ancak Yarmuk savaşının sonuçları sadece bu bölgeleri etkilememişti. Gerçekten Yarmuk yenilgisinin Bizans için çok ağır bir bedeli oldu.
Yarmuk savaşını anlatan en eski batı eseri olan Fredegarius’un kitabı(658) savaşın bir gecesinde vuku bulan ilginç bir olayı nakleder. Buna göre “… gece yarısı Heraclius’un ordusu Tanrı’nın kılıcıyla cezalandırıldı. 52.000 asker gece yarısı uykularındayken öldürüldüler…” demektedir. Bakıldığında modern bilim için çok anlam ifade etmeyen cümlelerdi bunlar. Ancak İbn Asakir’in Şam Tarihi kitabında bu olayın iç yüzü aydınlatılmıştır. Geceleri savaşmaktan korkan Araplar, o gece yarısı adetlerinin tersi olarak Bizans kamplarını ele geçirdiği ve gün doğduğunda Bizanslıların düzenlerini kaybedip kaçışmaya başladığını anlatmaktadır(Kaegi, 192). Bizans ordusu çok farklı yönlere doğru kaçmaya başladı. Müslüman Arapların komutanı Ebu Ubeyde, İyaz bin Ganem’i kaçan Bizans ordusunu takip etmekle görevlendirmişti. İyaz onları Malatya’ya(Melitene) kadar takip etmişti. Bu takibin doğal sonucu olarak Güney Filistin’den Malatya’ya kadar olan Bizans şehirleri askeri açıdan çok zor duruma düşmüştü. Komutan İyaz Malatya’yı(Melitene) vergiye bağladıktan sonra geri döndü.
Bizans şehir savunmasının en önemli unsurunu surlar oluşturmaktaydı. Bunun en güzel örneği Konstantinapolis surlarıydı. Ancak bu surlar Konstantinapolis ile sınırlı değildi. Hemen hemen her büyük şehirde bu surlardan vardı. Yarmuk savaşını kazanan Müslüman Araplarla şehirlerin fethi arasına sadece bu surlar giriyordu. Bu surları da kolay bir şekilde atlatan Müslüman Araplar 638 yılına kadar Suriye bölgesini fethetmişlerdi. İyaz bin Ganem’in takibinin doğal sonucu olarak Bizans Mezopotamya’sının içine de girmişlerdi. Ancak bu bölgenin Bizans valisi bulunan (Osrhoene eyaletinin curator’u) John Kates acilen tedbir alınması gerektiğini düşünüyordu. 637 yılında İyaz bin Ganem ile Chalkis’te(Qinnasrin) bir barış antlaşması imzaladılar. Antlaşmaya göre Bizans her yıl 100.000 altın “nomismata” vermek karşılığında Müslümanlar Fırat Nehrinin ötesine geçmeyecekleri. Ayrıca Suriye bölgesindeki Yunanlılara(Rum) sürüleriyle beraber bölgeyi terk etme izni verilmişti. Bölgeyi terk etmek isteyen hiçbir insana(Araplar hariç) karışılmayacaktı.
Chalkis antlaşması Suriye bölgesinin demografik yapısı için çok önemli bir antlaşmaydı. 637 yılından sonra bölgeden Yunanlılar göç ettiler. Aynı zamanda Fırat Nehrinin güneyinde ve batısında yer alan Antioch(Antakya), Cyrrhus, Hierapolis(Manbij) ve Berrhoia(Halep) 638 yılında Müslüman Arapların eline geçmiş oldu. Ancak bu antlaşmadan haberdar olan Heraklius memnun olmadı. Hem kendinden habersiz bir antlaşma yapılmıştı hem de imparatorluğun paraya en çok ihtiyacı olduğu bir zamanda ağır maddi mükellefiyet yükleyen bir antlaşmaydı bu. John Kates’i görevinden aldı ve yerine komutan olan Ptolemaios’u atadı ve antlaşmayı feshetti.
İyaz bin Ganem 639 yılında Mezopotamya’yı kesin olarak fethetmek için yola çıktı. Ancak sefere çıkmasındaki tek neden Heraklius’un Chalkis antlaşmasını feshetmesi değildi. Aynı zamanda Yarmuk savaşından sonra Halife Ömer tarafından tutsak edilen son Gassani kralı Cebele bin Eyhem Ömer’in elinden kaçmış ve 30.000 kişilik Hristiyan Araplardan oluşan bir kuvvetle Bizans’a sığınmıştı. Bu olay da Müslümanları harekete geçirmişti. 639 yılında yukarı Mezopotamya’nın önemli şehirlerinden olan Harran, Urfa, Resulayn ve Dara komutan İyaz tarafından ele geçirildi. Aşağı Mezopotamya ise 642 yılında Sasanilere karşı savaşan Müslüman Arap komutan Abdullah bin el-Mutamm tarafından çok güçlükle karşılaşılmadan ele geçirildi.
Suriye, Filistin ve Mezopotamya’nın düşüşü Bizans’ın Mısır ile karadan bağlantısını koparmıştı. Amr bin el-As’ın Halife Ömer’e tavsiyesi üzerine Müslüman Araplar 639 yılında Mısır seferine çıktılar. Sahil şeridi boyunca yürüyen komutan Amr, Arish şehrine geldiğinde Bizans orduları ile karşılaştılar. Bir ay süren savaştan Araplar galip çıkmıştı. Bu galibiyet üzerine Babylon’a yürüyen Müslümanlar Babylon kalesini kuşattılar. 7 ay kale büyük mancınıklarla taş yağmuruna tutuldu ancak düşmemişti. Bir gün birkaç Müslüman kalenin kapısını açmaya muvaffak olunca ordu içeri girdi. Müslümanlara yenileceğini düşünen Cyrus, Müslüman Araplarla tüm Mısır’ın teslim olduğuna dair bir antlaşma yaptı. Kıptilerin menfaatini düşenen Cyrus’un bu antlaşması Heraklius’un kulağına gidince John Kates’e yaptığı gibi Cyrus’u görevinden alarak yerine bir asker olan Manule’yi atadı.
641 yılında Mısır’ın düşmesi üzerine Müslümanlar İskenderiye’ye(Alexandria) yöneldiler. İskenderiye ile Babylon arasındaki Karbun’a vardıklarında binlerce kişilik Kıpti ordusu ile karşılaştılar. Cyrus(Mukavkıs) Bizans’ın menfaatinden önce Kıptilerin menfaatini düşünüyordu. Amr ile tekrar anlaşan Kıptiler Bizans ordusundan ayrıldılar. Bizans ordusu Konstantinapolis’ten yardım istedi ancak Heraklius’un ölümü ardından Bizans karışıklıklarla sallanıyordu ve İskenderiye’ye yardım gönderemediler. Kalelere çekilen İskenderiyeliler çok çetin şekilde şehirlerini savundular. Uzun süren kuşatma sonunda, 642 yılında İskenderiye de Müslümanların eline geçmiş oldu.
Ermenistan’ın kaderi ise daha karmaşıktı. İyad bin Ganem önderliğindeki ordu Mezopotamya’daki fetihlerini tamamladıktan sonra Ermenistan’ın Ararat(Ağrı Dağı) bölgesine kadar ilerledi. Ancak 641 yılında Humus valisi olan İyad geri döndü ancak aynı yıl öldü. Ermenistan’da ise büyük aileler otorite boşluğunda bağımsız olma yolları aradılar ama 642 ve 643 yıllarında Ermenistan’a iki Arap saldırı oldu. Bölge kontrolünü Araplar ele geçmişti. Bundan sonraki 10 yıl Bizans Ermenistan ile ilgilenemedi. İmparatorluğun muhtelif yerlerindeki savaşlar II. Konstans’ı çok meşgul etti. 652 yılına gelindiğinde II. Konstans Ermenistan üzerine yürüdü ve geçici bir süre Bizans otoritesini yeniden tesis etti. Ancak 654 yılında İmparator Konstans’ın bıraktığı orduları yenen komutan Habib bin Mesleme Ermenistan üzerindeki Müslüman hâkimiyetini kesinleştirdi.
655 yılına kadar Müslüman Araplar inanılması güç işler başarmışlardı ve batıda İskenderiye doğuda Horasan kuzeyde ise Ermenistan ve Kafkaslara kadar uzanan büyük bir coğrafyayı kısa bir sürede ele geçirmişlerdi. Ancak bu tarihe kadar Bizans karşısındaki galibiyetlerini bu tarihten sonra gösteremeyeceklerdi. Suriye, Mezopotamya, Mısır ve Ermenistan’daki başarıları Anadolu ve Konstantinapolis’e ulaşamayacaktı. Tarih Arap-Bizans mücadelesinde yeni bir sayfa açıyordu.
- Devam edecek…
Bir sonraki yazı: Arap-Bizans Savaşları-VII: Konstantinopolis Önlerinde
Kaynakça:
1.Roberts, J. M. Avrupa Tarihi. İstanbul: İnkılap Yayınları.2016
2.Gregory, Timothy. Bizans Tarihi. Yapı Kredi Yayınları. 2016.
3.Hitti, Philip Khuri, History of the Arabs, Palgrave, 2002
4.Prof. Dr. Dursun, Hakkı Yıldız ve diğerleri, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi cilt:2 Hülefa-ı Raşidin ve Emevi Dönemi ,Çağ Yayınları, 1989
5.Gibbon, Edward. Decline Fall of the Roman Empire cilt:3 Chapter.51 page:529-560. London. London W. Warren. 1872 thanks for Toronto University Library
6.Dikici, Radi. İmparator Heraklius. Remzi Kitapevi. 2015. İstanbul
7.Prof. Dr. Avcı, Casim. İslam-Bizans İlişkileri. Klasik Yayınları. 2003. İstanbul
8.Prof. Dr. Kaegi, Walter E.. Bizans ve İlk İslam Fetihleri. Kaknüs Yayınları. 2000. İstanbul