Milattan önce Roma şehri kökeni bilinmeyen bir millet, “Etrüskler”in egemenliği altında yaşıyordu. Latinler ile Etrüsklü yöneticilerin arası çok iyi değildi. MÖ 600’lü yıllarda Latinler efendilerine karşı ayaklanmış ve ebediyen onları Roma’dan kovmuşlardı. Etrüskler arkalarından ilginç bir destan bırakmıştı. Bu destana göre Etrüsklerin ataları bir kurt tarafından büyütülmüştü ve bu yüzden kurt onlar için kutsaldı.
Etrüsklerin etkilerinden sonra Avrupa’nın 18. yüzyıldan sonra kıtanın kaderini değiştirecek olan aristokrat sınıf o gün hakimiyeti eline almıştı. Latin halkı aristokratlara karşı sürekli isyan halindeydi. Bu olaylardan sonra halk aristoklardan çok yetki elde etmişlerdi ve Roma bir cumhuriyete dönüşmüştü. Roma artık Avrupa’da parlayan bir yıldızdı. 600 yıl içinde Roma; Avrupa, Anadolu ve Kuzey Afrikayı baştan başa fethedecek; büyük bir cihan hakimiyetine sahip olacaktı. Ama bir sıkıntı vardı. Cumhuriyet rejimi uzun süren bu fetih hareketlerinden sonra işlemez hale gelmiş şeçimler çok şaibeli olmaya başlamıştı. Bu durum tarihteki ilk askeri darbeye neden olmuş, Julius Sezar askerleri ile Romaya girmiş ve oğulları ile Roma Cumhuriyetini yıkarak Roma İmparatorluğunu kurmuştu. Başka Julius Sezar olmak üzere başa gelen Roma kralları ilahlaştırılıyor ve onların heykelleri yapılıyordu. Yunan tanrıları inancı zayıflamış, yerini imparatorlara tapma inancı almıştı. Ama tam bugünlerde doğuda Nasıra’da büyük bir hadise gerçekleşiyordu. Avrupa’yı baştan başa etkisi altına alacak,bugünün Avrupa’sının temel taşlarından biri olan Hristiyanlık dini peygamberi İsa Peygamber dünyaya gelmişti.
Hristiyanlık inancını anlamak için biraz geriye gitmemiz lazım. Tüm kutsal kitaplarda adı geçen, ancak arkeolojik kazılarda hiç izine rastlamadığımız İbrahim Peygamberden başlamalıyız. Prof. Dr. James Tabora’ya göre İncil’de anlatılan hikayeler Hz. İbrahim(Abraham) ve onun ailesinin tek tanrı inancını yayma hikayeleridir. Kuran açısından da durum böyledir. Yahudilik inancı ise MÖ 13-12. yüzyıllarda Hz. Musa’nın Mısır’da bu inancı İsrailoğullarına anlatması ile başlar. Yahudi inancında da birçok yazılı eser bulunmaktaydı. Burda anlatılan hikayelerin geneli bin yıllık bir gezinme, eziyet çekme ve sürgün hikayeleriydi. Yahudiler için bu eziyet dönemi Helenistik döneme kadar sürdü. Helenistik devletler ardından Roma yönetimi tarfından seyahat ve ticaret özgürlüğü sağlanması, Yahudileri bütün Akdeniz etrafına yayılmasını sağladı. Bizzat Roma’da 50.000 Yahudi yaşıyordu.
Tüm bunlar yaşanırken İsa Peygamber Kudüs’de yeni bir öğreti ile gelmişti. Kendisi de İsrailoğullarından olan Hz. İsa İncil’i insanlara anlatıyor, onları tek tanrı inancına davet ediyor ve bu işte kendine yardımcılar arıyordu. Bu çağrısı ilk olarak 12 kişide cevap bulmuştu. MS 33 yılında Yahudi tebaanın şikayeti üzerine yöneticiler Hz. İsayı çarmaha germek istedi. Bu tarihten itibaren bu 12 havari, yeni inancı insanlara anlatmak için var güçleri ile çalışacaktı.
İlk olarak havariler Roma topraklarındaki Efes, Antakya gibi büyük şehirlere gidiyor ve bu dini insanlara anlatıyorlardı. İlk mabetleri evlerdi. Tipik Roma evleri ibadethane olarak kullanılıyordu. İlk kiliseler ancak MS 313 yılında yayınlanan Milano Fermanı‘ndan sonra kurulacaktı.
Bu havariler Anadolu’dan Yunanistan’a, İran’dan Hindistan’a, Kuzey Afrika’dan Roma’ya kadar şehir şehir dolaşıp insanlara Hz. İsa’nın öğretilerini tebliğ yapıyorlardı. Özellikle halk tarafından çok tepki alıyorlar hatta tazyik görüyorlardı. Genellikle yerel halk tarafından dinsizlik ile şuçlanıyordu çünkü tanrıları görülmüyordu. O günlerde Roma’da insanlar krallar için kurban kesiyorlardı çünkü onların tanrı olduğuna inanıyorlardı. İlk Hristiyanlar ise bu kurban kesme işlemini yapmıyorlardı. Roma devleti bu faaliyetlerini bir başkaldırma olarak algılıyor ve Hristiyanlar üzerindeki baskısını artırıyordu. Bu dine inanlar sürgüne gönderiliyor hatta öldürülüyorlardı. Bu havarilerden yedisi halk veya Roma Devleti tarafından öldürülmüştü. Hatta havari Bartalmay’ın Ermenistan yolculuğunda canlı canlı derisi yüzülerek öldürüldüğüne inanılır. Bu ızdıraplı günlerde sürgünde olan havari Yuhanna Vahiy Kitabındaki mektubuna şöyle başlamıştı:
“Sıkıntıda, tanrısal egemenlikte ve sabırda ortağınız ve kardeşiniz” Vahiy 1:9.
Havari Yuhanna’nın öğrencisi olan Polikarp Sezar’ı Rab tanıması için zorlanmış ve 10 gün hapisten sonra yakılarak öldürülmüştür. Yakılmadan önce cellada söylediği son sözler ise onun inancının boyutlarını bize gösteriyor:
“Sen beni ancak bir saat yanıp sönecek olan ateşle tehdit ediyorsun, fakat kötüler üzerine gelecek olan yargı ateşinden ve sonsuz cezadan habersizsin. Ne duruyorsun? Ne yapacaksan yap!”
demişti. Zulüm MS 64 yılındaki meşhur Roma yangını ile zirveye çıkmıştı. Zira Yahudiler ve Nero yangından sorumlu olanların Hristiyanlar olduğunu iddia etmişti. Bunun üzerine azizler idam edilmiş,Romalı Hristiyanlar arenalarda korkunç şekilde katledilmişti.
Bu olayın ardından sular biraz durulmuştu ama daha büyük Hristiyan zaferi 200 yıl sonra gerçekleşecekti. Bu süre boyunca Hristiyanlık yavaş ama kararlı şekilde Roma’da kabul görmeye başladı. MS 306 yılında Konstantin imparator olmuştu. Konstantin Hristiyanlara karşı hoşgörülüydü. 312 yılında Hristiyanların tanrısını denemek için, kritik bir savaş öncesi Hıristiyanlık işareti olan haçı askerlerin kalkanlarına boyatılmasını emredecekti. Savaştan büyük bir galibiyet ile dönmüştü. Bu olay onda Hristiyanlığa olan sempatisini artırmıştı. 313 yılında tüm Roma’da Milano fermanı ile Hristiyanlığı serbest hale getirmişti. Konstantin de kısa süre sonra Hristiyan olmuştu. Krallığını, pagan inancı ile kirlenmemiş bir yer olan Konstantinapolis’e taşıdı. Artık başkent Roma değil tarihe damgasını vurmuş Konstantinapolis’ti. 300 yıl sonra Hristiyanlık tüm Roma’nın dini olmuştu.
Çekilen zulümler, dökülen kan ve gözyaşı bugünleri inşaa etmişti adeta. Hristiyanlık büyük zaferini kazanmıştı. Bu tarihten sonra Avrupa’da Hristiyanlık Reform Hareketlerine kadar hakim güç olacaktı.
Kaynakça
Aydın, P. D. (2002). Hıristiyanlık dünü, bugünü ve yarını. Ankara: Dinler Tarihi Derneği Yayınları.
Karlığa, P. D. (n.d.). Retrieved 11 06, 2016, from http://www.trthaber.com/:
http://www.trthaber.com/programlar/batiya-dogru-akan-nehir/
Madrigal, M. (2014). Birinci Yüzyıl anadolu kiliseleri . Kutsal kitap ve arkeolaoji Yayınları.
Meriç, C. (2008). Işık Doğudan Gelir. İstanbul: İletişim Yayınları.
Moffet, S. H. (1998). A history of Chistianity in Asia. New York: Orbis Books.
Roberts, J. Ç. (2016). Avrupa Tarihi. İstanbul: İnkılap Yayınları.
Türkçe Kutsal Kitap. (n.d.). Kiatabı mukaddes.
Asuman
Harika bir yazı olmus, ellerinize sağlık.
Yağız
Yardımı dokunan bir yazı ellerine sağlık :).