Veba Avrupa’ya geldiğinde farklı insanlar farklı tepkiler verdiler. “Dünyanın sonu geliyor” mantığı ile son günlerini olabildiğince keyifli geçirmeye çalışanlardan, hastalığı ilahi bir işaret ya da cezalandırma olarak algılayıp derin bir takva hissi ile kiliselere kapananlara kadar çeşitli başa çıkma yöntemleri tercih edildi. Salgının ciddiyetini erken fark edip kalabalık şehirlerden kırsal bölgelere kaçmayı başaranlar da vardı. Her ne kadar tıbbi açıdan önlemlere sık rastlanmasa da beslenme ve yaşam tarzında yapılan değişikliklerden bazıları günümüzde de geçerli olan ve kullanılan yöntemler. Özellikle insanlarla teması kısıtlayan ve hijyeni artırmayı hedefleyen Şarap Pencereleri ve Dört Hırsız Sirkesi bunun önemli örneklerinden.
Floransa’nın Şarap Pencereleri
İlk olarak İtalya’da, özel olarak Floransa şehrinde, 1630’lu yıllarda inşa edilen ve hala ayakta olan binalarda bulunan “şarap pencereleri (wine windows)” bazı işletme sahipleri tarafından yeniden kullanıma açıldı. Avrupa’da veba tarihin önemli bir parçası olan bu küçük pencerelerin tarihi, 1559 yılında Floransa ve Toskana dükü I. Cosimo’nun verdiği izne dayanmakta. Veba salgınına karşı temassız şarap alışverişi için bulunan bir çözüm aslında bu pencereler. İlk alındığı zamanlarda bu kararın amacı temel olarak şarapçılıkla geçim sağlayan aileleri gözetmek olsa da, günümüze şarabın yanı sıra çeşitli kokteyller ve İtalyan dondurması satışı da giderek yaygınlaşıyor. Şarap pencerelerinin insanlar tarafından yoğun ilgi görmesinde işlevselliğin dışında kültürel bir miras olmasının da büyük payı var.
Fransa’nın Dört Hırsız Sirkesi
Avrupa’daki veba salgının bir diğer mirası da Fransa’da yaygın olarak kullanılan “Dört Hırsız Sirkesi”. Bu sirke özellikle salatalarda ve çeşitli sosların yapımında kullanılsa da temel işlevi, ya da ünü demek daha doğru olur, bir temizlik malzemesi olması. İlk kullanıldığı zamanın 1300’lü yılların ilk yarısı, yani Kara Vebanın ilk zamanları olduğu düşülmekte. İçeriğinde sarımsak, biberiye, lavanta ve daha bir çok bitki bulunuyor. Fakat, bu sirkenin içeriğinden çok sirkeye adını veren hikâye ilgi çekici: Fransa’daki veba salgını sırasında insanlar vebadan çok korktuklarından hastalıktan ölenlerin gömülmemesi yaygındır. Fakat bu durum dört hırsızın ölülerin ceplerini karıştırıp değerli eşyaları çalmasını engellemiyordu. Hırsızlar yakalandıklarında hâkim idam cezasında karar kılar. Ancak hâkim bile bu dört hırsızın vebaya yakalanan insanlarla temas edip hala sağlıklı olmalarına anlam veremez. Bu sepele hırsızlara bir teklifte bulunur. Yakılarak olmasına karar verilen idam cezasının çok daha acısız olan asılarak idam edilmeye çevrilmesi karşılığında vebaya karşı nasıl korunduklarını paylaşmalarını ister. Hırsızlar bu teklifi kabul edip sirkenin hangi bitkilerle ve nasıl demlendiğini anlatırlar. Soygundan önce tüm vücutlarını sirkeyle kapladıklarını ve vebaya yakalanmaktan bu sayede korunduklarını söylerler. İşte bu hikâyenin günümüzde hala Fransız marketlerinde raflarda bulunan Dört Hırsız Sirkesi’nin doğuş hikayesi olduğuna inanılıyor.
Merak edenler için sirkenin içeriğinde bulunan bitkilerin listesi burada:
- Elma Sirkesi
- Sarımsak
- Biberiye
- Karabiber tanesi
- Kekik
- Ardıç meyvesi
- Lavanta
- Adaçayı
- Defne Yaprağı
Kaynakça:
Stephane Henaut ve Jeni Mitchell, Lezzetli Fransa Tarihi (İstanbul: SAY Yayınları, 2020). 118-125.
https://edition.cnn.com/style/article/little-wine-holes-buchette-florence-coronavirus/index.html