Türkiye Süper Ligi’nin ilk devresinin sonuna gelirken, Fenerbahçe’de belirsizlikler devam ediyor. Bu belirsizliklerin en büyüğü şüphesiz teknik direktör Vitor Pereira’dan boşalan teknik direktör koltuğuna kimin getirileceği. Muhtelif kaynaklarda Löw gibi isimler geçerken, Fenerbahçe’nin sezonun ilk yarısının son maçı olarak Yeni Malatyaspor ile oynayacağı maça yine Zeki Murat Göle ile çıkacağı görünüyor. Bu yazıda esasen Ali Koç’un yönetim tarzını ve başarısızlığının sebebini gözler önüne sermek için Fenerbahçe’nin son 3.5 yılını, bu 3.5 yıl özelinde de Ali Koç’un performansını geçmişten günümüze gelerek değerlendireceğiz. Şimdi, çok da eski olmayan bir zamana gidiyoruz: Ali Koç’lu Fenerbahçe’nin ilk sezonuna…

Yeni Umutlar

2018 yılında 20 yıldır başkan bulunan Aziz Yıldırım’dan başkanlığı devralan Koç, aslında o zamana kadar Türk futbolunda çok görmediğimiz bir model ile gelmişti. Futbol şubesinin başına Sportif Direktör sıfatıyla Damien Comolli’yi getirdikten bir ay sonra Philip Cocu’yu takımın başına geçiren Koç, mazbatasını aldığı tarihten sadece bir ay geçmesine rağmen “hayal ettiği” Fenerbahçe’yi inşa etmeye başlamış gibiydi. Futbolun başında tam yetkili Fransız bir profesyonel, takım PSV’de kazanılmadık kupa bırakmayan Cocu’ya emanet… Nitekim transferlerde de Comolli’nin etkisiyle ilk bakışta fena olmayan işler yapan Fenerbahçe, Islam Slimani(güleceksiniz fakat o zamanlar iyi transferdi), Andre Ayew gibi isimleri renklerine kattı. Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda Benfica’ya elense de Ali Koç’un yarattığı pozitif atmosferle Aziz Yıldırım zamanında bomboş olan tribünlerin dolmasıyla ligin ilk maçına çıkan Fenerbahçe, Bursaspor’u mağlup etmeyi başardı. Fakat Ali Koç’un getirdiği bu rüzgarın pozitif etkisi bitmek üzereydi.

Peki ne olmuştu?

Sukut-ı Hayal

Cocu, Ankaragücü yenilgisinden sonra takım otobüsüne alınmamıştı.

Lige büyük umutlarla başlayan Koç ve ekibi, fikstür ilerledikçe hiç hesapta olmayan bir tabloyla karşılaştı. Cocu liderliğindeki Fenerbahçe ligde ve Avrupa’da üst üste mağlubiyetlerle sarsılırken, Guliano ve Josef gibi takımın önemli oyuncularının da takımdan ayrılması ile Fenerbahçe, Philip Cocu’yla çıktığı lig ve Avrupa dahil 15 maçta 7 mağlubiyet alıp 14 puan toplayarak tarihinin en kötü performanslarından birini gösterdi. Nihayet Ankaragücü’ne de kendi evinde 3-1 mağlup olan Fenerbahçe’de Philip Cocu görevinden alındı. Maç çıkışında Ali Koç yönetimi, Koç’un “eskide kalmış” diyerek hakir gördüğü Aziz Yıldırım’ın yönetim stiline çok yakın bir hareket sergileyerek Philip Cocu’yu takım otobüsüne almadı ve Koç’un peri masalı belki de ilk “falsosunu” vermiş oldu.

Sene Sanki 2014

Philip Cocu’nun sezonun ortasında şok bir şekilde takımdan ayrılmasından sonra Koç yönetimi yeni teknik direktör arayışlarına başladılar. Cocu’nun yokluğunda “caretaker” olarak görevlendirilen Erwin Koeman’ın 9 maçlık periyodundan sonra yönetim, taraftarın da etkisiyle takımın eski teknik direktörü Ersun Yanal’ı göreve getirdi. Yarım kalan hikayeyi tamamlamaya gelen Yanal, ilk senesinde nispeten fena olmayan bir performans göstererek alt sıralardan kurtulamayan takımı 6. sıraya kadar taşıdı. Sezonu Fenerbahçe seviyesine hiç yakışmayan bir sırada bitirmesine rağmen bu sebeple bir sonraki sezonda da görevine devam eden Yanal, kadrodaki büyük eksiklere rağmen(sol bek mevkisinde sağ açık olarak alınan Nabil Dirar oynuyordu) 19/20 sezonuna özlenen hücum futboluyla iyi bir giriş yaptı. Gaziantep FK’yi ve Başakşehir’i mağlup etmeyi başaran Fenerbahçe, 3. haftada oynanan Trabzonspor maçında rakibine oyun olarak üstün gelmesine rağmen Uğurcan Çakır’ın da inanılmaz performansı dolayısıyla bir puana razı olmuştu. Sezonun ilk yarısı biterken eksiklere rağmen Beşiktaş’ı mağlup eden ve zirve iddiasını 4. sırada sürdüren Fenerbahçe’de ise ipler ikinci yarı kopacaktı.

Serinin Sonu ve İkinci Çöküş

İkinci yarıya iyi bir başlangıç yapan Sarı Lacivertliler, sezonun ikinci yarısının ikinci maçında liderlik yarışındaki en büyük rakiplerinden olan Başakşehir’i Max Kruse’nin harika oyununun da tesiriyle 2-0 mağlup ederek şampiyonluk için büyük avantaj sağladı. Fakat takımdaki bu pozitif hava bir sonraki maçta bozuldu. Yakın rakiplerinden Trabzonspor’a maçta öne geçmesine rağmen mağlup olan Fenerbahçe’de bu mağlubiyet, düşüş trendinin başlangıcı demekti. Nitekim Galatasaray’a karşı yıllardır yenilmediği Kadıköy’de 3-1’lik bir skorla mağlup olan Fenerbahçe yakın tarihinin en büyük travmalarından birini yaşadı. Bu maçtan sonra Ali Koç yönetimi mağlubiyetin faturasını Ersun Yanal’a kesti. Böylece Ersun Yanal, Ali Koç’un 1.5 yıllık başkanlık macerasında sezon ortasında görevine son verilen 3. teknik direktör oldu. Fakat son olmadı…

Ali Koç’un 3. Senesi ve Erol Bulut

İlk iki senesinde seçim öncesi vaatlerinin çok uzağında bir performans sergileyen Ali Koç ve yönetimi, 20-21 sezonu için farklı bir yapı arayışına girdi. Koronavirüs pandemisinden ötürü yaz aylarına sarkan önceki sezonun bitmesiyle Sportif Direktörlüğe takımda halihazırda kaptan olarak görev yapan Emre Belözoğlu’nu, teknik direktörlüğe ise ligin gelecek vadeden hocalarından Erol Bulut’u getiren yönetim, bu yapıyı bir de kadroya 17 transfer yaparak güçlendirdi. Sezonun ikinci yarısına -Erol Bulut’un futbolu eleştiri yağmuruna tutulmasına rağmen- lider giren Fenerbahçe sonrasında vitesi biraz düşürüp 3. sıralara kadar gerilese de 30. haftaya gelindiğinde halen liderlik yarışında iddiasını sürdürmekteydi. Fakat bu fena olmayan gidişata rağmen Ali Koç, artık gelenek haline getirdiği yönetim tarzını yeniden uygulayarak hem medyanın hem de bazı kaynakların aktardığına göre Emre Belözoğlu’nun baskısıyla Erol Bulut’u 31. Haftada oynanan Beşiktaş derbisinden sonra, yine sezon ortasında görevden aldı.

Erol Bulut’tan boşalan teknik direktörlük koltuğuna getirilen Sportif Direktör Emre Belözoğlu, Ali Koç döneminde teknik direktör olarak maça çıkan 7. isim oldu. Fena bir grafik çizmeyen Belözoğlu, şampiyonluk iddiasını son maça kadar taşıdı. Son maçtan önceki Sivasspor maçında, galibiyet durumunda iki rakibi Beşiktaş ve Galatasaray’ın önüne geçme ihtimali bulunan Fenerbahçe, Sivasspor’a mağlup oldu ve Emre Belözoğlu’nun Fenerbahçe başında aldığı tek yenilgisi şampiyonluğa mâl oldu. Bu sonuçlarla Fenerbahçe sezonu 3. olarak bitirdi. Emre Belözoğlu’nun 10 maçlık periyotta gösterdiği iyi performans ve takımı şampiyonluk maçına kadar getirme başarısı, şampiyonluğu kaçırması sebebiyle Ali Koç tarafından yetersiz bulunarak Emre Belözoğlu’nun da görevine son verildi.

II. Vitor Pereira Dönemi

Savaşmaya devam edeceğiz" - Son Dakika Haberleri

Ali Koç, 4. sezonuna girerken boş bulunan teknik direktör koltuğuna “Alman-Portekiz ekolü” birini getireceğini açıklamıştı. Medya ve taraftarlar Marco Silva, Löw gibi isimleri tartışırken Fenerbahçe, resmi sosyal medya hesabından Vitor Pereira’yı açıkladı. Pereira, görev başına gelir gelmez aslında önceki döneminin son maçlarında da uyguladığı 3’lü savunma dizilişine takımı uyarlamaya çalıştı ve ne olduysa bu karardan sonra oldu. Medyada özellikle Rıdvan Dilmen gibi “Fenerbahçeli” yorumcular tarafından sürekli eleştirilen Vitor Pereira, sonuçlar nispeten kötüye gitmeye başlayınca bu sefer Ali Koç’un direkt taktiksel müdahalesine maruz kaldı. Böylece Pereira’nın futbol anlayışından Galatasaray derbisi itibariyle uzaklaşan Fenerbahçe’de taktiksel yapı Mesut Özil-Ali Koç-Rıdvan Dilmen fikriyatının ekseninde bir kimliğe büründü. Bu skandal yönetim anlayışı ile daha fazla sürdürülmesi mümkün olmayan birliktelik Beşiktaş maçından sonra tamamen bitti ve Fenerbahçe ile Pereira’nın yolları ayrılmış oldu. Halihazırda Fenerbahçe’nin bir teknik direktörü bulunmuyor…

Peki, Fenerbahçe hakikaten nereye?

Yıllardır şampiyon olamayan, son senelerde(geçen sene hariç) ilk 3’ün bile çok uzağında kalan Fenerbahçe, Ali Koç döneminde bir kez daha yönetilememe krizi ile karşı karşıya. Yukarıda bahsedilenlerden de çıkarılabileceği gibi, Ali Koç bu belirsizlikleri nice sefer kulübe yaşatmış ve artık bunu alışkanlık haline getirmiş gibi görünüyor. Defalarca sezon ortasında hoca değiştiren, gerekli nokta transferleri yapmayı bir türlü beceremeyen, hocaları Sportif Direktör vasıtasıyla ve hatta bizatihi kendisi taktiksel olarak zorlayan, en nihayetinde futbolcular ve medya ile bir olup teknik direktörünü daha sezonun ilk yarısı sona ermeden gönderen bir yönetim anlayışı ile Fenerbahçe’nin aydınlık günlere erişmesi ne yazık ki mümkün değil. Ali Koç’un bu kimliğinden tamamen arınıp seçim öncesi vaatlerine uyarak ciddi bir yapılanmaya gitmesi ve yönetim anlayışını tamamen değiştirmesi ile bir umut doğması ihtimaldir fakat bu yönetim anlayışının değişmeyeceği son 3 seneden açıkça görüldüğünden, Fenerbahçe için son 3 senenin rezalet tablosunu yeniden yaşamamak için tek şansın yönetim değişikliği olduğu açıkça bellidir. Aksi halde muhakkak tarih tekerrür edecektir. Mevcut yönetimin üstüne düşen, istifa etmek ve aydınlık, büyük Fenerbahçe için gerekli olan yapıyı kuracak yeni isimlerin önünü açmaktır.

Bir Fenerbahçe Taraftarı

Leave a Reply