Onun sesini ilk duyduğum anı hatırlıyorum da… Eşsiz, tok, güçlü ve dingin duyulan o sesten şu kelimeler tınlıyordu: “I am human/ nothing more than human.”. O zamanlar çok da sık duymadığım bir tarzda müzik yapıyordu Sevdaliza. Duygusal ve yenilikçi ama gelenekçi olan ezgileri önüme sermişti o. Çok etkilendiğimi hatırlıyorum; ezgilerden, görselliğinden ve sanat anlayışından. Peki kim bu R&B müziğe yeni bir soluk getiren kadın, daha doğrusu kendi R&B müziğini yaratan kadın? Hikayesinin ve müziğinin dinlenmeye değer olduğunu düşündüğüm bu kadını, size elimden geldiğince tanıtacağım bu yazıda. Müziğinin yaratım gücünün postmodernizm kanalında hem görsel hem de işitsel olarak nasıl can bulduğunu örnekler üzerinden sizlere açıklayacağım. Ama öncelikle onun hayat hikayesini bilmemiz gerektiğini düşünüyorum.
1987 yılında İran’ın başkenti Tahran’da doğan Sevda Alizade ailesiyle beraber daha beş yaşındayken Hollanda’ya taşınır. Basketbolla ilgilenirken aynı zamanda kendini müzik alanında geliştiren sanatçı, İran’ın ve kendi ailesinin kültürel mirasını devam ettirmek üzere ilk teklisini 2014 yılında çıkarır. Daha sonrasında “Bebin” adlı Farsça teklisini piyasaya süren sanatçı, eserlerini kimi zaman ana dilinde çoğu zamansa İngilizce olarak seslendirir.
Yarattığı müzik tarzında geleneksel kalıplardan uzak durmasıyla dikkat çeken sanatçı, farklı disiplinleri bir araya getirerek kültürel mirasını korurken aynı anda ana akım medyanın getirdiklerinden uzak bir tarz benimsemiştir. Bu açılardan postmodernist olarak görülebilecek Sevdaliza, müzik videoları ve kısa filminden tutun da sahne performanslarına kadar alışılagelmişten uzak ama çeşitli tarzları sentezleyici bir güce sahip bir sanatçı bence. Özellikle müzikal stillinde klasikleşmiş R&B, Rock, Pop ve benzeri tarzları sade bir şekilde benimsemek yerine bu tarzları sentezleyerek elektronikleştirme üzerine çalışarak kendi mirasının ezgilerini de bu tarzlara entegre etmiştir ve bu yolla özgünlüğünü ortaya koymuştur. Melodilerin ötesinde yazdığı şarkı sözlerinde de geleneksellikten uzak durmuş; birçok sanatçının ele aldığı ilişkiler, aldatılma ve benzeri konuların ötesinde kişiyi baz alarak kişinin toplumla, kendisiyle ve en önemlisi bedeniyle olan ilişkisini metaforik, ironik ve sembolik bir yolla anlatmıştır. Ayrıca beden imajı, cinsiyet kavramları ve bu konularda toplumun dayattığı kalıplardan kendi isyanlarıyla sıyrılmaya çalışan sanatçının eserleri görsel açıdan da kayda değer ölçüde dikkat çekicidir. Bedenin, mitolojik ve dini ögelerin kullanılmasıyla beraber bunların başkalaştırılmasının konu alındığı klipleri kimi zamansa siyaset ve dünya gündeminden olaylara göndermeler de taşıyor. Örneğin 8 Ekim 2022’de piyasaya sürdüğü “Woman Life Freedom” teklisiyle İran’da yaşanan olaylara karşı tepkisini koymuş ve sanatını konuşturmuştur.
Kendine yarattığı dünyayı, bedenle ilgili yaşadığı çekişmeleri, yakarışlarını ve bunu sanatına yansıtışını o kadar çok beğeniyorum ki sizlere şarkılarını şiddetle dinlemenizi ve müzik videolarını izlemenizi öneriyorum. Tüketmenin çok da kolay olmadığı eserlerden bahsediyoruz ama bir göz atmaya kesinlikle değer. Onun hayatla ilgili düşüncelerini en iyi “Human” şarkısı anlatıyor olsa bile ben size “Shabrang” albümünü tavsiye ediyorum. Benim en sevdiğim albümü olmakla beraber adını Pers mitolojisindeki önemli bir at figüründen alıyor.
Kaynakça
https://www.dergy.com/sevdaliza-hakkinda-bilmeniz-gereken-7-sey/