Avrupalı Devrimcilerin Türkiye’ye Karşı Çatışmaları: 1897-1913 Garibaldinolar ve Türkiye Mücadelesi

Avrupa devrimlerinin çocukları olan Garibaldinolar, 19. yüzyılın sonunda “özgürlük” ideali uğruna sınır tanımayan bir savaşçı kimliği benimsediler. Ancak bu idealler, Balkan ulusçuluklarıyla kesiştiğinde bambaşka bir anlam kazandı: 1897’den 1912’ye uzanan dönemde Kızıl Gömlekliler, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaşan yabancı gönüllüler hâline geldi.

Ricciotti Garibaldi ( Giuseppe Garibaldi’nin oğlu) Atina’da, Wikisource

Arkaplan

Kırmızı gömleklerin kökeni Giuseppe Garibaldi’ye dayanır. Sürgün yıllarında Garibaldi, Uruguay’da askerî bir harekâta katılmıştır. 1843 yılında, Buenos Aires’teki mezbaha işçileri için hazırlanmış olan kırmızı gömlekleri kullanmaya başlamıştır. Daha sonra bir süre New York’ta özel yaşamına çekilmiş, hem Montevideo hem de New York bu kırmızı gömleğin “doğum yeri” olarak anılmıştır.

Dömeke Meydan Muharebesi, Reddit

Garibaldi’nin Uruguay’da gönüllü bir kuvvet oluşturması, gerilla savaşı tekniklerindeki ustalığı, Brezilya İmparatoru’na ve Arjantin yayılmacılığına karşı tutumu (liberaller tarafından “emperyalist” olarak görülüyordu) ve 1846’daki Cerro ve Sant’Antonio muharebelerindeki zaferleri, Uruguay’ın bağımsızlığını garanti altına almış ve Garibaldi ile yandaşlarını İtalya ve Avrupa’da kahraman yapmıştır.

1843’te Montevideo’daki İtalyanlara çağrıda bulunarak İtalyan Lejyonu’nu kurdu. Daha sonraki yıllarda, bu lejyonun kırmızı gömlekleri ilk kez Uruguay’da giydiği söylenir; bu gömleklerin Arjantin mezbahalarına gönderilmek üzere Montevideo’daki bir fabrikadan temin edildiği iddia edilmiştir. Ancak 1840’larda Arjantinli kasapların gerçekten kırmızı gömlek giydiğine dair başka belge bulunmamaktadır ve meşhur camicie rosse’ler Garibaldi’nin 1849–1850’deki Roma seferlerinde henüz görülmemiştir. Roma seferinin başarısızlığından sonra Garibaldi, 1850–1853 yılları arasında İtalyan vatansever ve mucit Antonio Meucci ile birlikte New York’ta Staten Island’da yaşamıştır. Bugün bu ev Garibaldi–Meucci Müzesi olarak koruma altındadır.

İtalyan Devrimci Garibaldi, Wikisource

New York’ta, Amerikan İç Savaşı öncesinde, gönüllü itfaiyeciler halkın büyük kahramanlarıydı. Cesaretleri, yurttaşlık bilinçleri ve dostlukları onları New York’un en sevilen figürleri hâline getiriyordu. Bu gönüllü itfaiye birliklerinin üniformaları farklılık gösterse de hepsi kırmızı yünlü gömlek giyerdi. Garibaldi İtalya’ya döndükten sonra, bu kırmızı gömlekler ilk kez onun takipçileri arasında görünmeye başladı.

Kırmızı Gömlekliler, Wikimedia

Garibaldi, New York’a dönen Avrupalı göçmenler arasında yerel bir kahraman olarak kaldı. Garibaldi Muhafızları (39. New York Gönüllüleri) 1861–1865 arasında Amerikan İç Savaşı’nda savaştı. Tüm erler kırmızı yünlü “Garibaldi gömlekleri” giyiyordu. New York Tribune gazetesi onları şöyle tanımladı:

“Bu birliğin subayları, Macar, İtalyan ve Alman devrimci ordularında önemli komutalar üstlenmiş kişilerdir. Birçoğu Sardinya ve Fransız ordularında Kırım ve Cezayir’de savaşmıştır.”

Kadın modasında “Garibaldi gömleği” 1860 yılında Fransa’da İmparatoriçe Eugénie tarafından başlatıldı. Bu bol kesimli stil birkaç yıl boyunca popülerliğini korudu ve sonunda Victoria dönemi kadın gömleğine ve modern kadın bluzuna dönüştü

Türkiye’ye Karşı Hareket

1897 Osmanlı–Yunan Harbi, hem askeri hem de politik düzlemde 19. yüzyıl sonu Avrupa’sının karmaşık güç dengelerini yansıtan kısa ama etkili bir çatışmaydı. Yunanistan, henüz yeni kurulmuş bir ulus-devlet olarak, “Megali İdea” — yani “Büyük Fikir” — ideali doğrultusunda, Osmanlı idaresindeki Makedonya ve Girit gibi bölgeleri kendi sınırlarına dahil etmeyi hedefliyordu. 19. yüzyıl boyunca yükselen Balkan milliyetçilikleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun çok etnili yapısını sarsarken, Yunanistan da bu ulusal uyanışın sembolik öncüsü konumundaydı. 1896’da Girit’teki isyanların yeniden alevlenmesi, Yunan kamuoyunda büyük bir coşku yaratmış, hükümet üzerindeki baskı artmıştı. Nihayetinde, Yunan birlikleri Osmanlı topraklarına girdiğinde, imparatorluk sert bir yanıt vermiş ve kısa sürede Tesalya cephesinde üstünlüğü ele geçirmişti.

Savaşın süresi yalnızca otuz gün civarında olsa da, etkileri Avrupa çapında geniş yankı buldu. Özellikle liberal ve romantik çevreler, Yunanistan’ı “Avrupa’nın antik özgürlük mirasının varisi” olarak görüyordu. Bu çerçevede, Yunan ordusunun yanında yer alan çeşitli yabancı gönüllü gruplar ortaya çıktı. İşte bu gönüllüler arasında en dikkat çekici olanlar, İtalyan devrimci geleneğinin mirasçıları olan Garibaldinolar idi.

Türkiye’ye Karşı Savaşmak İçin Yunanistan’a Gelen İtalyan Devrimciler

Garibaldinolar, adlarını 19. yüzyıl ortasında İtalya’nın birleşmesi uğruna savaşan devrimci lider Giuseppe Garibaldi’den almışlardı. “Kızıl Gömlekliler” olarak anılan bu gönüllüler, İtalyan Risorgimento hareketinin en simgesel figürleri arasındaydı. Ulusal özgürlük, halk egemenliği ve anti-monarşizm idealleriyle yoğrulmuş bu hareket, yalnızca İtalya sınırlarında kalmamış, Avrupa’nın farklı köşelerinde yankı bulmuştu. Garibaldi’nin oğulları Menotti ve Ricciotti Garibaldi, babalarının bıraktığı devrimci mirası uluslararası bir boyuta taşıdılar. İşte 1897 Osmanlı–Yunan Harbi, bu mirasın yeniden sahneye çıktığı bir dönemdi.

Ricciotti Garibaldi’nin önderliğinde kurulan gönüllü birlik, çoğu İtalya’nın çeşitli şehirlerinden gelen yüzlerce savaşçıyı içeriyordu. Bu kişiler arasında İtalyan cumhuriyetçileri, sosyalistler, gazeteciler ve öğrenciler bulunmaktaydı. Onlar için bu savaş, yalnızca Yunanistan’ın bağımsızlığı için değil, aynı zamanda “Doğu’daki halkların özgürleşmesi” için verilmesi gereken evrensel bir mücadeleydi. Kızıl gömleklerini yeniden giyen bu gönüllüler, Tesalya cephesinde Osmanlı ordusuna karşı Yunan kuvvetleriyle birlikte savaştılar.

Türk Karşıtı bir Balkan Harbi Propagandası, Wikimedia

Garibaldinoların motivasyonu, dönemin Avrupa’sındaki liberal hümanizm ve romantik devrimcilik anlayışından besleniyordu. Osmanlı İmparatorluğu, o yıllarda Batı kamuoyu nezdinde “Doğu’nun despotizmini” temsil eden bir güç olarak algılanıyordu. Bu nedenle Garibaldinolar, Osmanlı’ya karşı savaşmayı bir tür “medeniyet mücadelesi” olarak görüyordu. Fakat bu algı, aynı zamanda derin bir çelişkiyi de barındırıyordu: Garibaldinolar bir yandan özgürlük ve halk egemenliği ideallerini savunuyor, öte yandan çok uluslu bir imparatorluğun parçalanmasına fiilen katkıda bulunuyorlardı.

Savaşın sonucunda Yunanistan askeri olarak yenilgiye uğradı, ancak ideolojik olarak kazançlı çıktı. Avrupa kamuoyu Yunan davasına sempatiyle yaklaşmış, Osmanlı’nın “baskıcı imajı” daha da pekişmişti.

Bu gönüllü hareket, Garibaldi ailesinin devrimci mirasının yalnızca ulusal bir hikâye olmadığını, Avrupa’nın politik ve ahlaki vicdanında kök salmış bir idealin sürekliliğini temsil ediyordu. 1897 Harbi’nde başlayan bu gelenek, 1912–1913 Birinci Balkan Savaşı’nda yeniden canlandı. Aynı Ricciotti Garibaldi ve oğlu Peppino Garibaldi, bu kez Sırp, Bulgar ve Yunan ordularının yanında Osmanlı’ya karşı savaşmak üzere Balkan cephesinde yer aldılar.

Kaynakça

Sapere.it. “Unità d’Italia: Giuseppe Garibaldi, l’eroe dei due mondi.” Sapere.it (in Italian), March 7, 2011.

Friedell, Egon, and Allan Janik. A Cultural History of the Modern Age: The Crisis of the European Soul. New Brunswick, NJ: Transaction Publishers, 2010.

Pécout, Gilles. Il lungo Risorgimento: la nascita dell’Italia contemporanea (1770–1922). Milano: Paravia Bruno Mondadori, 1999.

Young, Julia Ditto. “The Rise of the Shirt Waist.” Good Housekeeping, May 1902, 354–357.

Ekinci, Mehmet Uğur. The Origins of the 1897 Ottoman-Greek War: A Diplomatic History. M.A. thesis, Bilkent University, 2006.

———. The Unwanted War: The Diplomatic Background of the Ottoman-Greek War of 1897. Saarbrücken: VDM Verlag Dr. Müller, 2009.

Leave a Reply