Geçen ay Sir Alex Ferguson’ın teknik direktörlüğü bırakmasının ardından, belki aktif olanların içinde dünyanın en iyi iki teknik direktörü olarak José Mourinho ve Pep Guardiola görülüyor. Bazıları Mou’yu bazıları ise Pep’i birinci sıraya koyar. İkisinin de o kadar farklı karakteristik özellikleri var ki aslında. Neye göre karşılaştıracağımızı bilemeyiz çoğu zaman. Nereden tutsak yarış halindeler. Peki aralarında fark yaratan neler var bir göz atalım;
José Mourinho kısa ve hemen hemen hiç adı duyulmamış bir futbol kariyeri geçirdi. Portekiz liginin alt seviye takımlarında, 6-7 yıl top koşturdu. Teknik direktörlük kariyeri de futbol kariyeri gibi başladı aslında. Tercüman olarak başlayan bu kariyerinde her noktada emek, her noktada tırnaklarıyla kazıma izleri var. Kendi kaderini kendisi çizdi ve şuan bulunduğu noktaya gelmek için hep çalıştı. 8 yıllık bir asistan menajer ve tercümanlık döneminin ardından kısa bir dönem Benfica’nın başına geçerek ilk deneyimini yaşadı fakat istediği ortamı da desteği de göremedi. Ardından Leiria’nın başına geçen Mourinho, takımına Intertoto kupasına gitme hakkı kazandırarak, Porto’nun dikkatini çekmeyi başardı. Ertesi sezon, Porto’nun başına geçen Mourinho çalıştığı kısacık 3 yıl da Porto’yu Avrupa’nın zirvesine taşıdı ve arka arkaya, önce UEFA kupasını sonra Şampiyonlar Ligi’ni kazandı. Chelsea, Inter ve Real Madrid kariyerlerinde de hep tırnaklarıyla kazıyarak şuana kadar 4 farklı ligden takımlarla 20 adet üst düzey kupa kazandı.
Guardiola Mou’ya göre çok daha şanslıydı. Hem milli takım hem de kulüp düzeyinde hep en yukarılarda oynadı. Dünyanın saygı duyduğu bir futbolcu oldu. Tabi futbolu bıraktıktan sonra da bu büyük ismiyle ceketini nereye atsa çalışabilirdi. O Barcelona B’de teknik direktör olarak başladı. Barcelona B diyince tabi yabana atmamak lazım. İspanya’da B takımlarda A takımının bulunduğu lig ve üstü hariç diğer bütün liglerde normal takım gibi mücadele edebiliyorlar. Guardiola’da bir önceki sezon 3.lige düşmüş Barcelona B takımını 1 sezon boyunca çalıştırdı ve 3.ligde şampiyon yaparak tekrar 2.lige çıkardı. Tabi elindeki kadroda La Masia ürünü gelişmeye aç yıldız adayları vardı. 1 sezon çalıştırıp 3.ligde şampiyon yaptığı kadroda Busquets, Pedro, Thiago, Botia gibi şuanda üst düzey futbol oynayan oyuncular vardı. 3.ligde yaşadığı bu şampiyonluğun, eğer adı Guardiola olmasaydı Barcelona A takımının başına geçmeye yetmeyeceği su götürmez bir gerçekti fakat 2008 yılında isminin marka gücünü ve futbol oynadığı dönemdeki kredisinin de yardımıyla büyük bir destek görerek Barcelona’nın başına geçti. 4 yıl çalıştırdığı Barcelona ile toplamda 14 kupa kazanarak büyük bir başarıya imza atmıştı fakat Mou ile karşılaştırdığımızda Guardiola’nın, tarafımdan aldığı en büyük eleştiri hazır ve üst düzey bir kulübün başına emek vermeden gelmesidir. Yine Pep ile ilgili en çok merak ettiğim nokta da acaba Mou gibi bir kariyerle ilerlemiş olsaydı Porto gibi bir takımı Avrupa’nın zirvesine taşıyabilir miydi? Bu tarz bir sorunun cevabını yine bu sezonda alamayacağız çünkü Guardiola yine hazır, makine düzeninde ve üst düzey bir kulübün başına geçti.
Pep ile Mou’yu karşılaştıracağım bir diğer nokta ise taktikler. Guardiola, Barcelona’da çok fazla taktiğe ihtiyaç duymadı. Çünkü sistem zaten belliydi. Oyuncularına gerekli motivasyonu ve güveni verdikten sonra zaten uzun yıllardır birlikte oynayan bir jenerasyon olduğu için sahada çok zorluk çekmediler. Rijkaard’ın bozduğu takım içi huzur ve güven ortamı, Pep ile geri gelmişti. Messi’nin bu seviyeye gelmesinde de en büyük katkının sahibi olan Pep, makine dişlilerini temizleyip gerekli yerlere yenilerini alarak makineyi tekrar çalıştırdı ve ortaya “uzay takımı” çıktı. Mou’nun taktiklerine gelince; tam bir taktik ustası. Rakip analizinde ve rakibin taktiğini bozma da dünyanın en iyilerinde birisi. Takımlarında oturttuğu taktikler hep takımların bulunduğu kültüre ve lige göre değişti. Özellikle içerideki maçlarda öyle taktikler uyguladı ki inanılmaz bir de rekora imza attı; 8 yıl boyunca, çalıştırdığı takımlarla iç sahada çıktığı 150 maçı üst üste kaybetmedi. Şöyle bir rekora bir daha hiçbir hoca eminim sahip olamayacaktır.
Pep’in motivasyon yeteneğinin üst düzeyde olduğunu ve verim konusunda da baya ileri seviyede olduğunu söyledik. Peki ya Mou? Belki de dünyada bir oyuncudan en iyi verimi alabilecek hocaların başında Mourinho gelir. Çalıştırdığı takımlardaki oyuncularının açıklamaları bunu doğrular nitelikte oldu hep. İnter’den ayrılırken Materazzi ile sarılıp ağlamaları, Maicon’un “Mou, benim için birini gidip silahla vur dese gider vururum” sözü ve Sneijder’in “Mou, Babam gibi” sözleri oyuncularıyla nasıl kuvvetli bağlar kurduğunu gösterir nitelikte.
Aralarında daha karşılaştırabileceğimiz çok fazla özellik var ama bunlara sayfalar yetmez. Artık heyecanla gelecek yıl Mou’nun Chelsea’si ile Pep’in Bayern’i ne zaman karşılaşacak diye bekleyeceğiz. Tabi hepsinden önce Ağustos ayındaki süper kupa finalinde Bayern-Chelsea maçı bunların öncüsü görevinde olacak.
Yazıyı ana fikri veren şu sözle kapatıyorum;
“Allah herkese Guardiola şansı versin”