Sürpriz 11’ler
Şampiyonlar Ligi Son 16 ayağında dün gece Galatasaray, Chelsea ile Türk Telekom Arena’da karşılaştı. Maça iki takım da beklenen 11’lerinin dışında başladı. Chelsea oyun stilinden taviz vermeden sadece formsuz oyuncularını kulübeye çekerek bir kadro oluşturdu. Oscar’ın yerine Schürrle’yi ve Eto’o’nun yerine de Torres’i sahaya sürdü Mourinho. Galatasaray ise hem oyuncu seçimi, hem sistem değişikliğiyle büyük kumar oynadı. Mancini Süper Lig’de vazgeçilmezlerinden olan Ceyhun’u kulübeye aldı ve hücumda topu taşıyabilecek, defansın arkasına top atıp ve bizzat savunma arkasına sarkabilecek, uzaktan toplarla kaleyi dövecek oyuncusu olan Hajrovic ile oyuna başladı.
Mancini Oyuna 30 Dakika Dayanabildi
3-5-2 sisteminin yerine maça 4-4-2 sistemi ile başlayıp oyunu kanatlara yıkmak isteyen Mancini, orta sahada Lampard ve Ramires ikilisini Melo ve Selçuk ile karşılayabileceğini düşündü. Ancak Willian ve Hazard’ın kanat oyunundan ziyade içeri kateden oyunu bütün hesapları bozdu. Chelsea’nin sistemi bir anda 4-2-3-1’e dönmüş oluyor ki Willian, Schürrle, Hazard 3’lüsü hem ofansif orta saha hem de gizli forvet gibi oynadılar. Eboue ve Telles’in sürekli ileri çıkması ve özellikle Eboue’nin hücuma çıkarken kaybettiği toplar Chelsea’nin kontra ataklara çıkmasına neden oldu ve savunmayı az adamla yakalayıp, boş alanlar bulmasına neden oldu.
Galatasaray ilk 30 dakikada orta sahada oyuna hâkim olamadı ve Chelsea’nin kontra ataklarına maruz kaldı. Topu ayağına aldığında da topu orta saha ile defans arasında gevelemekten başka bir şey yapamadı ki bu istatistiklere de yansıdı. Bu periyotta Galatasaray’ın 150 pasına ve %55 topla oynamasına Chelsea 75 pas ve %45 topla oynamayla karşılık verdi. Ancak oynanan oyun ve bulunan pozisyonlar Chelsea’nin savunmada kapanıp hücumda hızlı toplarla rakip sahaya indiğini gösteriyor.
Kritik Hamle: Yekta
Mancini’nin oynadığı kumar tutmayınca, hatasından çabuk dönen Mancini, oyunun kırılma noktası diyebileceğimiz hamleyi yaptı. Hücumda etkili olmayı uman ve umduğunu bulamayan Mancini Hajrovic kartını oyundan alıp, Yekta kartını çekti. Yektayı oyuna sürerek orta alanda oyunu ele almayı ve rakip oyuncuların orta alanda kullandığı koridoru kapatmak istedi ve bunda da başarılı oldu. Yekta her zamanki gibi istikrarlı oyununu ortaya koydu. Olağanüstü bir oyun koymasa da basit oynadı rakibi gerektiğinde ısırdı ve taciz etti. Oynadığı süre boyunca orta alanda rakibe rahat oyun imkânı tanımadı.
Bekler Fizik Olarak Zayıf Kaldı
Galatasaray’ın bu maçta iki bekinden de maximum verim alması gerekirdi ancak, Telles’in yeteneklerinin aksine fizik olarak yaşadığı zayıflık, ne defansta rakibi dişledi ne hücumda rakip savunmayı zorladı. Özellikle ileri çıktığında son zamanlarda ortaya mükemmel oyun ortaya koyan İvanovic’e fizik olarak ezildi diyebiliriz. Ancak boş bulduğu anlarda araya kaçtı ve ileri yaptığı sahte koşularla Sneijder’i rahatladı ve Sneijderle iyi anlaştı. Uzaktan çektiği iki şutu ile de seyircileri ayağa kaldırdı ve extralarını ortaya koydu. İleri için umut veren Telles, defansta da Chelsea’nin Eboue tarafından yüklenmesinden dolayı çok sıkıntıya girmedi.
Sağda Eboue ileride bolca kendini unutturup diyagonal dediğimiz 45 derece açılı topları Melo’dan alsa da topla oynamada ve ileri çıkmada çok başarısız oldu. Çıkarken kaptırdığı ilk topta golü yememize neden oldu ve golden sonra yine yaptığı hatalı paslarla rakibin kontraya çıkmasına ve Galatasaray defansının sıkıntılar yaşamasına neden oldu. Özellikle ilerde kendini yere bırakması, kullanmaya çalıştığı uzun taçlarla oyunu soğutması taraftara saç baş yoldurdu. Galatasaray’ın açık ara en verimsiz oyuncusu oldu.
Merkezi Defansta Riske Girilmedi
Defansın orta alanında Hakan ve Chedjou ile başlayan Mancini, akıllarda neden Semih’i oynatmadığının soru işaretini bıraktı. Antrenmanda ufak bir sakatlık yaşayan Semih, belki de riske edilmemişti. Hakan Balta ise kötü oynamamasına rağmen ikinci yarıda yerini Semih’e bıraktı. Semih ikinci yarıya iyi başladı yeri geldiğinde topu ileri taşıdı. Yeri geldiğinde yoktan Torres’in pozisyonunu bozdu ve adeta rakibi ısırdı. Chedjou ise geldiğinden beri eleştirilere maruz kalsa da, yabancı sınırından dolayı tribüne çıksa da Chelsea maçında atletik oyununu ortaya koydu rakiple fiziksel temasa girmekten sakınmadı. Galatasaray’ın yıllardır hasret kaldığı golcü defans oyuncusu profilini çizmeye başladı. 65. dakikada Galatasaray’ın oyunu ortaya getirmesini hatta ilerleyen dakikalarda Galatasaray’ın oyunu ele almasını sağladı. Ufak tefek görünmez hatalar yapsa da muazzam bir oyun ortaya koydu.
Melo Kaldığı Yerden
Orta alanda ise Melo resitali kaldığı yerden devam etti. Melo hem oynadı hem oynattı diyebiliriz. Özellikle ilk geldiği sene ortaya koyduğu ofansif oyununu istatistiksel olarak ortaya koyamasa da maç içinde oyun tıkandığında Galatasaray’ın ataklarını yönlendirdi. Uzun ve isabetli pasları oyunu açtı ve dikine oyunu ile rakibi yardı. Fırsat buldukça rakibi yokladı ve korku saldı. Yeri geldiğinde orta saha oyuncularına sarı kart aldırarak sert oynamalarını önledi ve o bölgeyi daha rahat kontrol etmeyi sağladı. Maçın yıldızı diyebileceğimiz bir oyun koydu ortaya. Selçuk ise sene başından beri sergilediği inişli çıkışlı performansına karşın beklediğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz seviyede bir oyun ortaya koydu. Yine de yapabileceklerinin yanında, yaptıklarına yetersiz diyebiliriz. Maçta Burak’a bıraktığı topuk pası ise gözlerimizin pasını sildi.
Sneijder-Telles “Tropikal Portakal”
Daha çok sol kanata sıkışan Sneijder ise üstüne düşen görevi yaptı. Telles’in bindirmeleriyle kendine boşluk bulan ve yeri geldiğinde rakip defansın arkasında kaçan oyuncuları topla buluşturan Sneijder, Chedjou’nun attığı golün asistini de yaptı. İlk 30 dakikada sağ kanatta görev alan Hajrovic ise çok az topla buluşsa da hücuma hareketlilik getirmeye çalıştı ve bir de isabetli şut çekti. Ancak sistem tutmamasının kurbanı olan genç yıldız, ilk 11 de değil de ilerleyen dakikalarda kapanan Chelsea savunmasını açmak için sahaya sürülebilirdi.
Drogba ve Burak İstedi
Hücum hattında Burak Yılmaz ve Drogba çok istekliydiler. Özellikle Burak’ın rakibe yaptığı pres ve ikili mücadelelerdeki başarısı ve top kapmaları Galatasaray’ı cesaretlendirdi. İlk yarı da sahada iki top bulunmasından dolayı iptal edilen jeneriklik golü ise maçın tartışmalı pozisyonuydu. Kaptan Terry’nin takımına konuşma yapmak adına eline aldığı topu, yerine dönmek için orta alana bırakmasından dolayı Terry sarı kartla cezalandırıldı. Sarı kart doğruydu ancak Terry’nin topu atma anı ve sergilediği mimik hareketlerinden direkt golü engellemeye çalışmadığı bariz görülmektedir. Topun orta alana gelmesi ve Chelseali oyuncuların 2. topu dışarı göndermemesinden dolayı golün iptali doğru karardı.
Maçta performansı en merak edilen ve onun için duygusal bir maça çıkan Drogba, elinden geleni ardına koymadı. Eski arkadaşlarıyla kıyasıya mücadelelere giren yeri geldiğinde onlara sitem eden Drogba adeta ‘İş başka arkadaşlık başka’ dedi. Hava mücadelelerinde hakimiyet sağladı. Rakip sahada faul aldı ve topu ilerde tuttu. Yerini Umut’a bırakmasından sonra gözler yine Drogba’yı aradı. Bu yaşta sergilediği performans onun için fazla bile. Umut ise oyunda kaldığı sürede ilerde pres yaptı ve Chelsea’nin çıkmasını önledi. Fırsat buldukça top aldı ve pozisyon aradı. Daha erkenden Burak’ın yerine oyuna dâhil olabilirdi.
Galatasaray’ın Varı Yoğu Muslera
Bütün takımın dışında Muslera’ya parantez açmak gerekirse, ilk yarıda kafa ile çıkardığı top ve ikinci yarıda Torres’in şutunu çıkarmasının yanında her zamanki gibi libero kaleci gibiydi. Defanstaki arkadaşları sıkıştığında onlardan topu alıp defansı rahatlattı. Oyunun içindeymiş gibi zaman zaman tek pas oynadı. Skorun mimarlarındandı.
Kısacası Galatasaray, Arena’daki 6-1’lik Real Madrid maçından sonra İngiliz devi ve Premier Lig’de şuan zirvede olan Chelsea ile berabere kalarak yenilmezlik serisini devam ettirdi. Şampiyonlar Ligi’nde bambaşka bir kimliğe bürünen Galatasaray rövanş için umut verdi. Mancini’nin yaptığı kritik hamleler ise yerindeydi. İnanmış Galatasaray Ruhu ile Stamford Bridge’deki maçı dört gözle bekliyoruz.