Hepimizin bildiği gibi önümüzde 30 Mart yerel seçimleri var. Ekonomi köşesinde siyaset yazılır mı demeyin çünkü bu seçimlerde en etkili faktör -her ne kadar basında ön plana çıkmasa da- ekonomi  olacak. 30 Mart yerel seçimleri siyasi gerilimlerle birlikte bir genel seçim yarışı haline büründü.  Çok ciddi rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ve ses kayıtları sonucunda Adalet ve Kalkınma Partisi, 11 yıllık geçmişinde hiç olmadığı kadar büyük bir yara aldı. Bu nedenle Adalet ve Kalkınma Partisinin meydanlarda kullandığı en büyük koz ‘ekonomik istikrar‘. Ekonomik istikrar kozunun etkili olup olmayacağını Mart ayının sonunda hep birlikte göreceğiz.

Başbakan, seçim meydanlarında sık sık ekonomik istikrardan söz ediyor.

Başbakan, seçim meydanlarında sık sık ekonomik istikrardan söz ediyor.

Radikal Gazetesinin son 5 yıla dair yaptığı araştırmalar bazı ilginç bilgi ve istatistikleri bize gösteriyor. Son yıllarda Anadolu kentlerinde krediden kaynaklı bir refah dönemi yaşanıyor. Evet halkın yaşam standardı yüksek bir hayat sahibi olduğu doğru fakat bu standardın tek kaynağı borç olarak görünüyor. Ülke ekonomisi gibi halkın bu standardı sürdürmesi de finansal istikrara bağlı hale geldi. En ufak bir istikrarsızlıkta halk altından kalkamayacağı bir yük ile karşı karşıya gelebilir. İşte seçimlerin kilit noktası da burası ve iki ihtimalimiz mevcut. Halk, istikrarın bozulması korkusu ile mevcut hükumetle devam etme kararı alabilir veya ikinci ihtimal olarak bu riskin mevcut iktidarla taşınamayacağına kanaat getirip alternatif arayışına girebilir.

Radikal’in araştırmaları sonucu ortaya çıkan halkın olumlu ve olumsuz  davranışlarını inceleyelim.

Halkın tüketim kapasitesi arttı.

5 yılda değişen en önemli şey vatandaşın harcama kapasitesinin artması olarak gösterilebilir. Artık vatandaşın cebinden para daha kolay çıkıyor çünkü kredi olanakları çok fazla. Kredilerin en çok kullanılma şekli ise temel ihtiyaçların karşılanması. Halk aldığı kredi ile ev alıyor ve artık kendi evinde yaşıyor. Son 5 yılda yüzde 100 artan konut satışı TOKİ’nin ne derece önemli bir işlevi olduğunu bize gösteriyor. Türk mantığı sonucu çoğu aile evden sonra araba alımına yöneliyor dolayısıyla son 5 yılda araba satışlarında da ciddi bir patlama meydan geldi. Sevineceğimiz en iyi sonuç ise halkımızın ev ve araba kredilerine sadık kalması. Borç her zaman Türk halkının kamçısıdır.

TOKİ son dönemde dar gelirli ailelerin imdadına yetişti.(Ankara-Eryaman)

TOKİ son dönemde dar gelirli ailelerin imdadına yetişti.(Ankara-Eryaman)

Kredi ve kredi kartı borçlarında sıkıntılar yaşanıyor.

5 yıl önceye göre günlük kazanç miktarında artış gözleniyor fakat bu artışın yüzde 35’leri bulan enflasyon oranını karşılaması çoğu ilimizde zor gibi gözüküyor. Özellikle Doğu ve Güney Doğu insanımız enflasyon sonucu büyük yaralar aldı. Ev ve araba kredilerindeki geri ödenme durumu maalesef diğer krediler için geçerli değil. Halk, aldığı kredileri ödemiyor veya ödemekte zorluk çekiyor ayrıca kredi kartı batağında da ciddi bir durum söz konusu. Diğer bir nokta ise ana harcamalarda meydana gelen artış. Ben bu noktada halka hak veriyorum çünkü artan kiraları, su ve ulaşım ücretlerini karşılamak zorlaşıyor.

Artan kredi kartı borçları alarm veriyor.

Artan kredi kartı borçları alarm veriyor.

Dar gelirli aileler bahsi geçen rüşvet ve yolsuzluk iddialarından sonra fikir değiştirebilirler. Bir kısmı ise iktidar değişikliğinin ekonomik istikrarsızlık getireceğine. bunun sonucunda dar gelirlilerin daha çok çekeceğine inanarak devam kararı verebilir. Biz herkesin tercihine saygı göstermek ve sonuçlarını görmek durumundayız.

Benim tek isteğim kağıt üstündeki ekonomik büyümenin halka da yansıtılması yönünde. Eğer yansıtılmıyorsa ya büyümüyoruz ya da bal tutan parmağını yalıyor. Saygılar.

 

Leave a Reply