Danıştay’ın 146. Yıldönümü sebebiyle düzenlenen tören tabi ki de olaysız geçmedi. Aslında bu bir bakıma herkesin kendi kişiliğini göstermesine sebep oldu. Fakat yine de yaşananlar, Türkiye’ye, Başbakanımıza ve salonda kıyamet kopmasına rağmen yüzünden gülücüğünü eksik etmeyen Cumhurbaşkanımıza yakışmadı.
Artık ülkemizde insanlar konumlarını korumak için susmaktan vazgeçmeye başladı. Yavaş yavaş dalgalanmalar su yüzüne çıkıyor. Buna alışık olmayan Başbakanımız ise gördüğümüz, bildiğimiz fakat kendi yüzde ellisinin bir türlü kabul etmediği yüzünü daha çok meydanlarda gösteriyor. En basitinden Danıştay’ın 146. Yıldönümü töreninde yaşananlar…
Başta şakalaşmalarla başlayan münasebetin böyle sonuçlanacağını kimse tahmin etmezdi. Çünkü Başbakanımızdan böylesine bir atak beklenmiyordu. Daha doğrusu hepimizin aklından geçen cümle ‘ Bu kadarını da yapmaz’ idi… Ama bu da oldu. Başbakan, Feyzioğlu’na ‘Böyle bir edepsizlik olmaz.’ derken kendisi kürsüde konuşan kişinin konuşmasını bölmüş ve yüksek sesle nahoş kelimeler kullanarak kendisini ifade ediyordu. Aslında insan bunu derken düşünmeli, evet ortada bir edepsizlik var fakat kime ait? Nitekim Feyzioğlu düşüncelerime tercüman oldu ve ‘Edepsizlik yapan ben değilim, sayın Başbakan.’ Dedi. Bu cümle birden fazla anlam içeriyordu. Ki bence cümlenin içeriğinde kendisinin edepsizlik yapmadığını fakat Başbakanın bunu derken kendisinin ne yaptığını irdelemesi gerektiği vardı.
Fevzioğlu’nun konuşması gerçekten ince dokunmuş, sık elenmiş ve Türkiye’nin şuan ki durumunu tamamen özetleyen bir konuşma olmuştu. Başbakanımız bu konuşmanın tamamıyla siyasi içerikli olduğunu ve böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini düşünmüş konuşma boyunca. Türkiye’de şuan siyasi içerikli olmayan bir şey var mı? Özellikle bunu diyen Başbakanımız siyasetle hiç alakası olmayan yerlerde de siyaset konuşmuyor mu? Yani bugün Başbakanımız Feyzioğlu’na tepki gösterirken aslında kendine tepki gösteriyordu.
Dikkat çekilmesi gereken başka biri de vardı orada.’Cumhurbaşkanımız.’
Başbakan tüm heybetiyle sinirini ortaya koyarken Cumhurbaşkanı yüzünde hafif bir tebessümle sayın Erdoğan’ı sakinleştirmeye çalışıyordu. Fakat bendeniz izlerken bile gülememişken Cumhurbaşkanı’nın orada olup gülümsemesi kafalarda soru işaretleri doğurmadı değil.
‘Ne soru işaretli bir gün!’
Yüzüne taktığı o gülümsemeden birkaç anlamı olabilir.
Polyanna Cumhurbaşkanı:
– Hayatta her şey kısmet, hayat kısa kuşlar uçuyor. Ya Başbakan ateş açsaydı? Her şeye şükretmek lazım.
Relax Cumhurbaşkanı:
-Lütfen herkes sakin olsun. Bağırmadan konuşalım. Uzlaşabiliriz, demokrasi gençliğiyiz biz.
Heyecan arayan Cumhurbaşkanı:
-Çekirdeğim nerede benim? Yine eğlence çıktı. Gülmememde lazım ama tutamıyorum kendimi…
Cumhurbaşkanı hangi role büründü bilinmez…
Tören sonrası ilk açıklama AK Parti Genel Başkan Yardımcısı’ndan geldi. Kendisi Feyzioğlu’nu kınadığını bunun bir suistimal olduğunu öne sürdü. Tabi ki de konuşmanın ortasına atlayan Başbakanımızı kınamayacaktı!
Artık kim kendi düşüncesini yansıtıyor açıklayabiliyor belli değil. Fakat Fevzioğlu’nun bahsettikleri Türkiye de ki acınası durumun farkında olan herkesin söylemek istedikleriydi. Ee ne demişler:
-Doğru söyleyen dokuz köyden kovulur!-
Kaynakça:
http://www.haberturk.com/gundem/haber/947083-iste-basbakanla-feyzioglunun-diyalogu/3
http://galeri.haberturk.com/yasam/galeri/437968-basbakan-erdogan-salonu-terketti/1/4
mematic.net