Bizim için sorun İsrail’in var olması değil, Filistin Devleti’nin var olmamasıdır.
Halid Meşal (Hamas Lideri)
Geçenlerde Filistin Meselesinde tarafsızlığın mümkün olamayacağına dair yazdığım yazıdan devam etmişim gibi olacak (http://gazetebilkent.com/2014/07/07/filistin-biri-tarafsizlik-mi-dedi/) lakin “barıştan yana olalım” derken farkında olmadan bu meselede düşülen en büyük hatalardan birini anlatmadan geçmemek gerek. Elbette bu hataya düşenleri aşağılamak, küçük düşürmek ve burada onların ne kadar rezil bir durumda olduklarını anlatmak değil amacım. Amacım, sadece gözden kaçırılan hususları gözler önüne sermek ve doğru çerçeveye sahip gözlüğü takabilmek.
Yapılan hata şurada: İsrail’in bir haftayı geçkin bir süredir 200’ü aşkın sivili öldürüp 1500 insanı yaralamasına, bu zulmü devam ettirmesine duyarlılıkla karşı çıkanlardan bazıları bir yandan bu topraklara barışın hızlıca tesis edilmesini istemelerinden şöyle bir önermede bulunuyor:
“Evet, İsrail zalim ama Hamas* da füze atmasa keşke…”
Temiz bir niyetin taşındığını görmekle beraber, Gazze’de yıllardır olanlar üzerinde biraz düşünüldüğünde bu temenninin aslında içinin boş olduğunu anlamak da mümkün. Gazze’den bu bombaların, füzelerin atılması tamamen meşrudur ve olması gereken de tam olarak budur çünkü.
Neden mi?
- İki tarafın da birbirine füze atmamasını istemek ancak iki tarafın eşit bir zeminde değerlendirilmesinde karşılığını bulabilir. Yani en azından kâğıt üstünde bağımsız olan iki devlet, eşit muamelelere tabi tutulabilir. Gazze’de ise durum açıktır. Filistin Devleti, İsrail’le eşit sayılmamaktadır. Eşit olarak görülmeyen iki siyasi unsurun birbirlerine eşit muamelede bulunmasını beklemek de dolayısıyla saçma olur.
- Dünya kamuoyunda mazlum olan taraf olarak Filistinliler destek görmesine rağmen, iş devletler bazında adeta tam tersine dönmekte, Filistin Meselesine bugün en büyük ihaneti Filistin’in hamisi gibi gözüken Orta Doğu’daki Arap Devletleri gerçekleştirebilmektedir. Bu kadar yalnız bırakılmış bir Filistin halkı, arkasında ABD ve katliama suskun kalan Batılı devletlerin olduğu İsrail’e karşı kendini savunmak ve var olduğunu hatırlamak için böyle bir icraate girişmektedir.
- Yine ilk maddeyle alakalı olarak Filistin Devleti, yıllardır süren bir işgal altındadır. İşgalin hüküm sürdüğü topraklarda mazlum halkın yapacağı ilk ve en mantıklı iş, işgal eden unsuru ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Gazzeli halk da, bu işgalin kuşkusuz daha mazlum tarafı olarak kendini savunmaya ve işgali bitirmeye çabalamaktadır. Peki, bir halkın bağımsızlık mücadelesinde zalimce tavırlar sergileyen işgalci bir devlete, ‘o füzeyi’ atmasından daha doğal ve daha onurlu şey ne olabilir?
- Gazze’de siyasi zemin kazanmış Hamas, İsrail tarafından sivilleri kalkan olarak kullanan bir terör örgütü gibi gösterilmektedir**. İsrail, bir vatandaşının başına gelen en ufak bir olayda masumiyet karinesini katledip, doğrudan Hamas’ı suçlamaktadır. Suçlamakla yetinmeyip, üstüne onlarca sivili katlettiği saldırılara girişmektedir. Bu gibi suçlamalara ve saldırılara maruz kalan, her daim gözaltında tutulan bir halk elbette kendini savunmak içi ‘o füzeyi’ atacaktır.
- O bombalar atılmadığı sürece, Filistin topraklarında kendini yegâne devlet zanneden ve kendi hegemonyası için elinden gelen ne varsa onu her şekilde kullanan İsrail’in zulmü yine devam edecektir. Gazze’de ağaçlar yakılacak, Filistinlilerin doğal kaynakları kullanımı kısıtlanacak, elektrik ve su kesintileri olmaya devam edecek, bir çok sağlık malzemesi dahil katı bir ambargo uygulanmaya devam edecek ve Batı Şeria’da Mescid-i Aksa’ya Müslümanların girişine sürekli engel çıkartılacaktır. Bu gibi olaylara maruz kalan Filistinlilerin, kendilerini umursamayan bir devlete karşı sesini duyurmak istemesinden ve ‘o füzeyi’ atmasından daha normal bir şey elbette olmayacaktır.
- Gazze’den atılan bu füzelerin şu ana kadar İsrail’e verdiği zararı, İsrail’in operasyon başından beri Gazze’ye verdiği zararla kıyaslamak abesle iştigalin ve vicdanlara kara bir leke sürmenin ta kendisi olur. Bir tarafta etkisi çok düşük olan füzelerle bir meşru savunma gerçekleştirilirken diğer yanda bu durumdan paranoyaklık derecesinde korkup, 1’e 1000 can almaya gönüllü bir saldırı gerçekleşmektedir. Sorun ‘o füzenin’ atılması mı yoksa füzeden paranoyaklık derecesinde korkulması mıdır?
- Ateşkes ve sonrasındaki barış şartlarını bile Filistinlilere danışmadan yapan, yerine ABD veya Mısır gibi arabulucular koyan bir İsrail’in gözünde Filistinlilerin daha fazla yok sayılmaması ve kendisinin de var olduğunu hatırlatması için yine böyle bir icraate girişmesinden mantıklı ne olabilir?
Sonuç olarak, İsrail’e isabet etmesi hoş karşılanmayan, “keşke olmasa…” denildiğinde bir halkın bağımsızlık mücadelesini anlık da olsa göz ardı etme anlamına gelecek bu füzelerin Filistinliler tarafından kullanılması haktır. İsrail tarafından Gazze’deki halk ve siyasi temsilcisi olan Hamas meşru görülmedikçe bu direniş devam edecektir.
Barış bu topraklara İsrail’in veya onun bunun istediği gibi değil ancak İsrail’in zulmü bittiğinde Filistinliler tarafından gelecektir.
* İsrail’e atılan füzeleri Hamas’ın bizzat kendisi değil askeri organı olan Şehid İzzeddin El Kassam Tugayları atmaktadır.
** Hamas’ın başta ABD olmak üzere birçok Batılı devlet tarafından terör örgütü olarak görülmesine rağmen şunu hatırlatalım: Şu an İsrail’in aynı masaya oturduğu Fetih de bir zamanlar Arafat önderliğinde bir ‘terör örgütü’ olarak görülüyordu.