Küresel salgınlar; AIDS, deli dana, SARS, kuş gribi, domuz gribi, MERS ve şimdi de bir yenisi Ebola. Dünya’yı kasıp kavuran yeni bir felaketin habercisi Ebola, küresel komplo teorilerinin bir parçası mı? Yoksa tesadüfen ve birden ortaya çıkan bu virüslerin yayılmasını sadece bir “salgın” olarak mı nitelendirmeliyiz? Ya da bazı ülkelerin ekonomilerini kesintiye uğratıp, onları zayıf kılmayı amaçlayan bir insanlık suçu olarak mı? Bunlar gerçekten olabilir mi? Yoksa “olduruluyor” mu demekten alamıyoruz kendimizi. Kimilerine göre ABD’nin yürüttüğü biyo-terörizm deneylerinin bir sonucu, kimilerine göre Afrika kaynaklarını kontrol etmek ve dünya nüfusunu azalmak için bir yol, kimilerine göre ise 1976 yılında Kongo’daki Ebola Nehri kıyısında çıkan bir salgın sırasında keşfedilen bir virüs.Virüsün her ne kadar biyolojik saldırılarda kullanılma ihtimali birçok ülkeyi korkutsa dahi, kesin olan şu ki bu durumdan Afrika ekonomisinin kötü etkilendiği aşikâr.
Batı Afrika ülkelerinden Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gine ve Sierra Leone‘de yaygın olarak görülmeye başlayan virüs, bulaştığı kişilerin yüzde 90’ının ölümüne yol açıyor. Hastalığın yayılması ile birlikte 9.6 milyar dolarlık kakao üretimi, petrol, pamuk ve diğer tarım ürünlerin üretimi de tehdit altında. Salgının olduğu ülkelerdeki tarım çalışanlarının azalması, yabancı maden işçilerinin ülkeyi terk etmesi, Nijerya’nın (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) OPEC’in önemli petrol üreticilerinden olduğu düşünüldüğünde, petrol ve gaz şirketlerinin personelinin ülkeden tahliye edilmeleri, gereken üretimin yapılamamasına yani üretimin aksamasına ve para akışının sağlanamamasına sebebiyet veriyor. Bu durumun petrol fiyatlarına da olumsuz yansımasını görebiliyoruz.
Aynı zamanda salgının yaşandığı bölgelerin sınırlarının ve hava sahalarının komşu ülkelere kapatılmasından ötürü, fakirlik ve gıda kıtlığı ile tarımda işsizliğin artacağı, büyüme hızında sert düşüşlere neden olacağı ve bu ülkelerin finansal desteğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyacağı belirtiliyor. Bilindiği üzere Uluslararası Para Fonu (IMF) Ebola salgınının yaşandığı 3 Afrika ülkesine (Gine, Kongo Cumhuriyeti, Sierre Leone) toplamda 130 milyon dolar para yardımında bulunmuştu. Yine yakın zamanda Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy Twitter hesabından yayınladığı mesajında Ebola ile mücadele için ayrılan bütçeyi 2 katına çıkardıklarını açıklamıştı. Bu 1 milyar avronun, ödemeler dengesi, bütçe açıklarının kapatılması ile ülke ekonomisinin yeniden inşa edilmesi ve hastalığı kontrol altına almak amaçlı kullanılması bekleniyor.
Her ne kadar yabancı yatırım şirketleri Batı Afrika ülkelerine uzun vadeli yatırımlarda bir sorun yaşanmayacağını belirtseler dahi, ürün fiyatları ve toplu taşıma ücretlerindeki artış ile salgınla mücadele için yapılan hükumet harcamalarının 2014/2015 bütçe döneminde ülke gelirlerinde daralmaya sebep olması ve Batı Afrika için 33 milyar dolarlık kayba sebebiyet vermesi bekleniyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yaptığı son açıklamaya göre saptanılan toplam vaka sayısı 9 bin 936 iken, ölü sayısının 4 bin 877’ye çıkması ile Ebola salgını küresel tehdit oluşturmaya devam ediyor.