2015 NBA Playoffları tüm hızıyla devam ederken Doğu ve Batı Konferansında hangi takımların bir üst tura çıkacağı belirsizliğini koruyor. Bütün eşleşmelerde ev sahibi takımlar, oynadıkları ilk iki maçtan bir galibiyet ve bir mağlubiyet alarak avantajı karşı tarafa devretmiş durumdalar. Belki de, Cavaliers – Bulls, Rockets – Clippers ve Hawks – Wizards eşleşmeleri için öngörülen durum zaten buydu ve basketbolseverleri pek şaşırtmadı ama Warriors – Grizzlies eşleşmesi için aynı şeyi söylemek biraz güç. Peki ne oldu da normal sezon boyunca evinde oynadığı 41 maçtan sadece 2’sini kaybeden Golden State Warriors, Playofflar gibi seyirci desteğinin oldukça üst seviyede olduğu bir ortamda evinde Grizzlies’e boyun eğdi? Sorunun cevabı Grizzlies’in sahip olduğu oyuncu profili ve oyun felsefesinde gizli.
Maçlarına genellikle Marc Gasol, – Zach Randolph – Tony Allen – Courtney Lee – Mike Conley beşiyle çıkan Grizzlies, aynı zamanda bu oyuncuların yanında Jeff Green, Vince Carter, Beno Udrih gibi çok yönlü oyuncular ile derin sayılabilecek bir bench’e sahip. Grizzlies’i başarıya götüren en önemli özelliği ise; “istikrar“. Takımın demirbaşları olarak tanımlayabileceğimiz Randolph, Gasol ve Conley üçlüsü 2009-10 sezonundan beri takımın ilk beşinin parçası ve 2009-10 sezonundan bu yana geçen altı sezonun tümünde her bir oyuncu maç başına 30 dakikadan fazla süre almakta. Bu alanda, Popovich önderliğinde yıllardır takımın ana parçalarını değiştirmemiş San Antonio Spurs bile Grizzlies ile yarışamıyor. Kısacası, Grizzlies ilk beşi birbirini fazlasıyla iyi tanıyor ve bu özellikleri büyük ölçüde takım içi işbirliğine dayanan savunma merkezli oyunu başarılı bir şekilde sergilemelerini sağlıyor.
2010-11 sezonundan itibaren, maç başına yenilen sayı miktarını 104.0’den 97.6’ya kadar çekerek saldırmaktan ziyade savunarak maç kazanmayı prensip haline getiren Memphis Grizzlies, oyun felsefesini değiştirdiği bu sezondan itibaren geride kalan dört sezonda da Playofflara kalmayı başardı ve savunma ekolü ile Playofflarda eşi benzeri zor görülen birçok başarıya imza attı. Öncelikle, 2011 Playofflarına Batı Konferansı birinci sıradan giren San Antonio Spurs(61-21)’u, sekizinci sıradan gelerek altı maçlık seri sonunda Rudy Gay’in sakatlığına rağmen eleyerek otuz yıllık 16 takımlı Playoff tarihinde sadece 5 kez yaşanmış olan bir mucizeyi gerçekleştirdiler. 2013 Playofflarına beşinci sıradan katılıp ilk turda dördüncü sıradaki Clippers’ı 4-2, sonraki turda Batı Konferansı birincisi Oklahoma City Thunder’i 4-1’lik seriler sonucu elediler. Batı Konferansı Finali’nde ise sezon boyunca gösterdikleri defansif başarıyı sergileyemeyip seri genelinde oldukça düşük bir şut yüzdesiyle mücadele ederek San Antonio Spurs tarafından süpürüldüler. Son olarak, 2014 Playofflarında, yedi maçın dördünün uzatmaya gittiği Clippers serisinde, basketbolda savunma stratejisinin en önemli gerekliliklerinden biri olan “tempoyu düşür” ilkesini sağlayamayarak 120-109’luk bir mağlubiyet ile Playofflara ilk turda veda ettiler.
Günümüze dönecek olursak Memphis takımı savunarak kazanmaya devam ediyor. Sezonu Utah Jazz’ın ardından en az sayı yiyen ikinci takım olarak tamamladılar. Golden State Warriors’un felsefesi ise Grizzlies ile tamamen zıt. “Sen at, ben de atayım. Hangimiz daha çok atarsa o kazansın” tarzı bir oyun anlayışına sahip olan Warriors takımının sezon istatistiklerine bakacak olursak Warriors maç başı ortalama 110.0 sayı atıyor, ortalama 99.9 sayı yiyor. Bu seride, tempoyu seven ve bol sayı atan Warriors’un bir sürprizle karşılaşacağı kesin. Warriors ile oynanmış olduğu serinin üç maçını saymazsak, Grizzlies takımı 2011 yılından beri çıktığı 47 playoff maçının 32’sinde rakibini takımı 100 sayı ve altında tutup bu maçlarda 20 galibiyet ve 12 mağlubiyet almış durumda. Seride oynanmış üç maç ise bu istatistiği doğrular nitelikte. Tempo ne kadar düşük olursa ve takımların defansif kimlikleri ne kadar ön plana çıkarsa Grizzlies’in kazanma şansı o kadar artıyor. En büyük silahı Thompson ve Curry önderliğinde buldukları üçlükler olan Warriors’ın, Pelicans serisinde yakaladığı %40’lık üç sayı işabet yüzdesi, Conley’in dönüşüyle birlikte Grizzlies serisinde %23’lere kadar düştü.
Sonuç olarak; işler Grizzlies için iyi gidiyor. 2012-13 sezonunda Yılın Savunmacısı seçilen Gasol ve aynı sezon NBA’in En İyi Savunmacı Beşi kadrolarına seçilmiş oyuncular, Conley ve Allen, tıpkı 2012-13 sezonundaki gibi formdalar. Grizzlies için birinci sıradan Playoff’a girmiş bir takımı elemek çok olağanüstü bir durum değil, dört yıl önce bunu başarmışlardı, Warriors’u 100 sayı barajının altında tuttukları taktirde yine zor bir işin daha üstesinden gelip Konferans Finalleri’ne uzanacaklarını düşünüyorum. Hatta belki de şampiyonluğa, neden olmasın…