Bilindiği gibi, Galatasaray Üniversitesi Türkiye’nin sayılı ve önemli eğitim kurumlarından biridir. Türkiye’de eğitim dili Fransızca olan tek üniversite olmasının yanında, uluslararası bir antlaşmayla kurulan ilk yüksek öğretim kurumudur. Okul, “Feriye Sarayları” olarak da bilinen ve Çırağan Sarayının müştemilatı olan binalarda ve söz konusu binaların tam karşısındaki Yiğit Okur yerleşkesinde faaliyet göstermektedir. Okul hakkında bu kısa bilgilendirmenin ardından asıl ilginizi cezbedeceğine inandığım meseleye, bu okulda eğlencenin nasıl yapıldığı konusuna gelmek istiyorum.
Bir üniversite öğrencisi için yılın en sabırsızlıkla beklenen zamanı, onca koşuşturmanın yarattığı kargaşadan bir nebze de olsa uzaklaşabildiği bahar festivalleridir hiç şüphesiz.
Çeşitli sebeplerden dolayı 2 yıl bahar festivallerine ara veren okul, geçtiğimiz günlerde düzenlenen sürpriz aktiviteler, şişme oyunlar, workshoplar ve tabi ki konserlerle festival havasını tekrar öğrencileriyle buluşturdu.
14-15 Mayıs tarihlerinde iki gün süren ve okul öğrencileri tarafından sabırsızlıkla beklenen Gsüfest iki yılın acısını çıkarmışa benziyor.
Festivalin programı ise şöyle idi:
14 Mayıs
11:00-Yoga Kulübü ile sabah yogası
13:00– Kaan Kural ile söyleşi
14:00– “Girişimciliğin ABC’si” Hakan Baş ile söyleşi
14:00– Studio Masterpiece ile Yağlı Boya Workshopu
15:00– Atölye Dünyam ile Cupcake Workshopu
15:00– Reha Erdem ile söyleşi
KONSERLER
18:00– Bluestooth
20:00– Son Feci Bisiklet
22:00– Yok Öyle Kararlı Şeyler
15 Mayıs
12:00– Langırt/Pinpon Turnuvası
15:00– Just Coffee ile Barista Workshopu
16:00– Ödüllü Görev Yarışması “Survivor in GSÜ”
KONSERLER
17:30– Ne Vereyim Abime?
19:00– Waterfall Desires
21:00– Büyük Ev Ablukada
Festival programının içeriğine gelecek olursak,oldukça zengin ve yeterli olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bütün etkinliklerde öğrenciler olabildiğince aktif tutularak hareketlilik sağlanmaya çalışılmış ve festivale ilginin canlı kalması hedeflenmiş. Okulumuzdaki Springfest şenlik konsepti ile karşılaştıracak olursak, tamamen farklı kulvarlarda oldukları söylenemez ama elbette ki ayrıldıkları olumlu ve olumsuz noktalar var. İlk olarak Galatasaray Üniversitesi şenlik programına bakıldığında yapılan workshoplar göze çarpıyor. Workshopların okulumuz şenliğinde yeteri kadar yer bulmadığını düşünürsek; böyle etkinliklerin içinde workshopların yer alması hem okula hem öğrencilere bir takım artılar kazandırdığı için GSÜ’nün bu noktada önde olduğu söylenebilir. Öte yandan bizim yıl içinde de normal zamanlarda sık sık karşılaştığımız söyleşilerin, şenlik kapsamında olması okulun bu konuda normal zamanda yeterli olmadığını düşündürüyor. Ayrıca şenlikte yer alan müzik gruplarından biri olan Yok Öyle Kararlı Şeyler’in daha önce bir söyleşi için Bilkent’e geldiğini de eklemek isterim.
Boğaza karşı sabah yogası ile başlayan, Türkiye’de genç kitle tarafından oldukça beğenilen ve yeni nesil müzik grupları olarak adlandırabileceğimiz Büyük Ev Ablukada ve Son Feci Bisiklet’in aralarında olduğu bir çok müzik grubunun sahne aldığı festival, tüm öğrencilerine ve mezunlarına açık olup, ücretsizdir. Burada ücretsizdir kelimesinin üstünde durmak istiyorum çünkü bilindiği gibi Bilkentte yapılan konserlerin ücretli olması öğrenciler arasında tartışma konusu olmakta ve bu uygulamanın ne denli haklı olduğu konusu hala tartışılmaktadır.
Yazımı bitirirken, yardımlarından dolayı Barış Tunçtekin’e teşekkür etmek istiyorum :)