Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen, “Türkiye’de Anayasa” konusunun konuşulduğu ve tartışıldığı toplantı sırasında CHP’li Süheyl Batum ve Ak Parti’li Burhan Kuzu’nun da başına gelen yumurtalı protestonun yeni hedefi AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’tı.
Ege Üniversitesi’nde gerçekleşen EgeArt Sanat Günleri kapsamında Danimarkalı sanatçı Nina Hole’ün seramik çamur’dan yapmış olduğu “Yanan Heykel” adlı eserin açılış törenine katılmak üzere üniversitenin davetlisi olarak törende yerini alan Egemen Bağış, belki de hiç beklemediği bir protesto yöntemi ile karşı karşıya kaldı.
Konuşma yapma sırasını bekleyen Egemen Bağış, tören sırasında yapılan bir konuşma esnasında üniversitenin iki öğrencisi tarafından “ AKP üniversiteden defol” sloganlarıyla protesto edilmiş ve sonunda da atılan yumurta yüzünden zor anlar yaşamıştı. Her ne kadar korumalar şemsiye açarak Egemen Bağış’ı korumaya çalışsalar da, yumurta yüzünün sağ tarafına isabet etmiş ve şişlik ile beraber kan toplanmasına neden olmuştur.
Yumurta atan iki üniversite öğrencisi olaydan hemen sonra polisler tarafından gözaltına alınarak törenden çıkartılmışlardır. Yaşanan bu tatsız olay üzerine kürsüye çıkan ve konuşmaya başlayan Bağış: “ Özgün bir sanat eserinin açılışını gerçekleştirirken tatsız bir olay yaşadık. Zavallı zihniyetlerin maşaları gencecik zihinler, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanına yumurta atmayı maharet zannettiler. Keşke o yumurtaları beslenmelerinde değerlendirseler, protein ihtiyaçlarını karşılarlar. O saldırıyı gerçekleştiren arkadaşlarıma kızmıyorum, acıyorum. Onları tetikçi gibi kullananların piyonu oldukları için acıyorum. Bu ülkenin kardeşlik dokusunu güçlendirmek için, bu ülkeyi daha çok nasıl kalkındırabiliriz diye düşüneceklerine kendilerini birilerine kullandırıyorlar.” demiştir.
Yaşanan bu tatsız olayda, kim haklı kim haksız tartışması yaratmak elbette ki doğru değil ancak irdelenmesi gereken bir nokta da var ki, bizim gibi üniversite eğitimi alan bu iki arkadaşımızın kendilerini ifade, Bağış’ı da protesto etme şekilleri ve tabi ki Bağış’ın cevap verirken seçtiği kelimeler.
Üniversite öğrencileri bu ülkenin geleceğine yön verebilme potansiyeli en yüksek adaylar. Bizler, bu ülkenin bulunduğu yerden çok daha ileriye nasıl götürüleceğini düşünmek yerine, kendimizi eğiterek, bilinçlendirerek bu ülkeye katkı sağlayabileceğimizin farkına varıp çalışmak yerine, sadece sözlerle memnuyetsizliklerimizi dile getiriyoruz. Memnun olmadığımız konularda rahatsızlıklarımı elbette ki dile getirmeliyiz, dile getirmeliyiz ki çözüm arayışı içinde olabilelim. Ancak bu memnuniyetsizlik, devletin bakanına ve herşeyden önce kişinin hak ve özgürlüklerine hakaret niteliğinde olmamalıdır. Artık farkına varılmalıdır ki, yumurta atmak hiçbir sorunu çözmeyecek. Çözüm için, aldığımız eğitimi, bu eğitim doğrultusunda da edindiğimiz bilgileri kullanmalıyız.
İrdelenmesi gerektiğine inandığım ikinci nokta, Bağış’ın yumurtalı protesto sonrasında yaptığı konuşmada sarfettiği kelimelerdir. Sayın Bağış, yaşadığı olay ile ilgili duygularını ifade ederken, zavallı zihniyetlerin maşaları, acıyorum gibi bazı kelimeler kullanmış ve tetikçi ve piyon benzetmesinde bulunmuştur.. Nasıl biz üniversite öğrencileri, ifade biçimize dikkat etmeliysek, zannediyorum ki bir bakan ve devleti temsil eden kişi olarak orada bulunurken Sayın Bağış’da konuşması sırasında kelimelerini özenle seçmeliydi. Ortada bir gerçek var ki, protesto eden arkadaşlar hakkında bilgimiz yok, hangi görüşü savundukları ne amaçla bu protestoyu gerçekleştirdikleri de kesin olarak bilinmiyor. Bundan dolayı, insanları da zan altında bırakacak biçimde konuşmamak gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, nasıl Egemen Bağış’a yapılan bu tatsız olayda kişinin hak ve özgürlüklerine hakaret edilmemeliydi görüşünü belirttiysem, aynı durumun bu iki üniversite öğrencisi arkadaşımız için de geçerli olduğu kanısındayım.