Turkish Airlines Euroleauge ikinci hafta mücadelesinde Fenerbahçe, Barcelona Lassa deplasmanından 73-72 lik skorla galip ayrıldı. Geçen hafta da Brose Bamberg’i Fenerbahçe Ülker Arena’da 67-66 yenen temsilcimiz Euroleauge’e iki maçta iki galibiyetle iyi bir başlangıç yaptı. Palau Blaugrana’da oynanan mücadelede Fenerbahçe cephesinde Kostas Sloukas ve Bobby Dixon 15 er sayı ile galibiyette pay sahibi olurken Barcelona’da Tyrese Rice 19 sayı ile takımının ayakta kalan nadir isimlerindendi.
Maça çok iyi bir şut yüzdesi ile başlayan Fenerbahçe’de Pero Antic, Bogdan Bogdanovic ve Bobby Dixon’ın üçlükleri gecenin sonuna dair sinyalleri veriyordu. İkinci periyotta üstünlüğünü hissettiren Fenerbahçe farkı bir ara Sloukas’ın üçlüğünden sonra 7’ye kadar çıkardı. Barcelona’da ise bu süreçte öne çıkan isimler Stratos Perperoglou ve Ante Tomic idi. Üçüncü periyotta Barcelona’nın agresif savunmasına karşı çözüm üretmekte zorlanan Fenerbahçe Tyrese Rice’ın da skorer oyunu ile geriye düştü. Fakat maçın başından beri savunmada belirli bir standardı oturtan ve rakibin rahat hücum etmesine izin vermeyen Fenerbahçe son çeyreğe 53-51 önde girdi. Son çeyreğe 5-0’lık bir seri ile fırtına gibi giriş yapan sarı lacivertliler farkı son çeyrekte 9 sayıya kadar çıkarsa da savunmada oluşan rehavet ve Sloukas’ın hücumdaki basit hataları Barcelona’yı maça ortak etti. Fakat Fenerbahçe maç sonundaki iyi savunmasıyla maçtan 73-72 galip gelmeyi bildi. Ayrıca maçın son hücumunda Fenerbahçe’nin Barcelona’yı kendi silahı tiki-taka vari paslaşmalar ile faul yapmasına izin vermemesi kremanın üzerindeki çilek oldu.
Bu maçtan çıkarılacak sonuçların başında Fenerbahçe’nin kazanma alışkanlığı geliyor. Maç nerede olursa olsun, kiminle olursa olsun, maç içinde hangi senaryo oynanıyor olursa olsun herkes biliyor ki Fenerbahçe artık her oynadığı maçın mutlak favorisi. Euroleauge’in en büyük şampiyonluk adaylarından biri olmak beraberinde bu algıyı doğal olarak getiriyor. Bu kazanma alışkanlığı takımın iliklerine kadar işlemiş durumda. Maç hangi durumda olursa olsun oyuncular çok sakin. Paniğe asla kapılmadan çıkıp Obradovic’in dediklerini sahada gereğiyle uyguladıkları zaman maçı kazanamayacaklarına dair en ufak bir şüpheleri yok. Bu sürekli kazanarak oluşan bir alışkanlık meselesi ve oyuncular da artık bu duruma alışmış durumda. Keza taraftarlar da öyle. Evet bu takım bizi galibiyetlere alıştırdı. İster Barcelona deplasmanı olsun ister CSKA Moskova. Biliyoruz ki sahada olan takımlardan biri Obradovic’in Fenerbahçe’si ise rakip kim olursa olsun galibiyet hiçbir şekilde bir sürpriz olmayacak.
Bu maçtan çıkarılacak bir başka sonuç ise Fenerbahçe’nin henüz sezon başı olmasına rağmen takım kimyasının ve uyumunun çok üst düzeyde olması. Tabii ki bunda en büyük etken geçen yılki kadronun korunması olsa da takımdaki rol tanımlarının James Nunnaly’nin gelmesinden sonra da çok net biçimde yapılması Fenerbahçe’yi rakiplerinden bir adım öne taşıyor. Pero Antic ve Nikola Kalinic’in geçen senenin üzerindeki formları, Bobby Dixon’ın sahanın lideri rolünü layıkıyla yüklenmesi gözüme çarpan önemli gelişmeler. Takımın uzun süreli birlikteliği ve beraber oynama alışkanlığı bütün alanlarda kendini somut olarak göstermekte. Örneğin Barcelona maçında yakalanan %52.4’lük üçlük yüzdesi ve %92.3’lük serbest atış yüzdesi takımdaki oyuncuların formlarındaki sürekliliğin de bir yansıması. Özellikle serbest atış yüzdesine bakınca bu takımın bir Türk takımı olmadığını düşünmek çok muhtemel. Çok da haksız değilsiniz. Çünkü Fenerbahçe’nin oynadığı 2 maçta Türk asıllı oyunculardan sadece Berk Uğurlu bir buçuk dakika süre aldı. İşte Fenerbahçe’nin şu an üzerinde çalışması gereken tablo işte tam da bu. Bu sene takımı yeni Euroleauge formatıyla beraber çok yoğun ve yıpratıcı bir sezonun beklediği düşünüldüğünde rotasyonda Melih, Berk, Ahmet Düverioğlu ve Barış Hersek’e çok iş düşeceği asla unutulmamalı. Bu yerli oyuncuların da kendilerini geliştirmek adına çok çalışmaları kaçınılmaz bir zorunluluk.
Bu uzun ve yoğun sezona en azından Euroleuge’de çok iyi bir giriş yapan Fenerbahçe kendisine yakıştırılan Avrupa şampiyonluğu favorisi sıfatının hakkını şimdilik gayet iyi veriyor. Her maç bu oyunun üzerine hücumda ve savunmada yeni bir şeyler koymaya devam eden bir Fenerbahçe’nin uzun galibiyetler serileri yakalamaması için hiçbir sebep görünmüyor.
Kaynakça
http://www.euroleague.net/main/statistics