Kışın uzun gecelerinin çalışmak için olduğunu söylerdi bir hocam. Düşününce sürekli bir tatile, molaya vb. ulaşma hülyası içinde çalışarak çalışarak çalışarak geçirdiğimiz kış geceleri bunu destekliyor gibi. Ama hep sonralara bırakılan yaşama ümidi, şu anı yaşadığımız gerçeğini değiştirmiyor. Önceliklerimiz, hedeflerimiz, planlarımız derken istediğimiz şeylere ulaşmak isteyen insanlardan çok, istediği şeye ulaşmaya programlanmış siborglara dönüşüyoruz.
Neden meditasyona dayanan birçok mistik inanışta durgun sular örnek alınır bilir misiniz? Çünkü derinlik durup bekledikçe kazanılır. Ne kadar hızlı gidersen o kadar az şeyi algılamaya başlarsın. Omuzlarının üstünden ve gözlerinin dibinden kayıp giden hayat, arka arkaya kayıp giden resimlerden ibaret bir hal alır.
Şayet dünyanın yalnız bu şekilde dayanılır bir hal aldığını düşünüyorsan amenna. Ama yok, “Benim bununla bir derdim var!” diyorsan, o vakit derin bir nefes alıp muazzam düzen-kaos ilişkisiyle selamlaşman gerekecek. Ki bu o kadar da kolay bir şey değil, hele ki insanların birkaç yüz metrekare içinde ölüme terk edildiği şehirlerin olduğu bir yerde milyon dolarlık düğünlerle mutlu günlerini ihya eden kimseleri gördükçe. Gerçi paranın fikri adil değilken, pratikte adil işlemesi pek mümkün değil, o yüzden bu kısmı geçip, durup düşünmek için neler yapılabileceğinden konuşmak gerek. Misal Merkür kadar yoğun iş, okul tempolarımız arasında, içinizde tükenen bir şeyler olduğunu hissettiğiniz zaman, durup bunun kendiliğinden geçmesini bekliyorsanız daha çok bekleyeceğinizin resmidir efendim. Bunun yerine kimi zaman, beraber yaşamayı becerememize şaşmak yerine beraber yaşanabildiğini de görmeye ihtiyaç duyarız. Bu ihtiyacımızı rüyalarla gidermek yerine, sizler için günlük yoğunluklarınız arasında 15-20 dk ayırarak bu ihtiyacınızı giderebileceğiniz bir “çerezlikler” listesi hazırladım.
Farklı ilgi alanlarına, farklı isteklere binaen çeşitlilik gösteren bu çerezlikler aslında kısa süreli düzenli yayınlanan internet programları. Bilgisayar başında göz, baş, boyun ağrıtırken bir yirmi dakikanızı ayırarak dünyanın siborglar için değil insanlar için yaşam vadettiğini görmenizi sağlayacak güzel, abartısız, samimi işler.
1.Apartman Sohbetleri
Bir İlker Gümüşoluk projesi olan ‘Apartman Sohbetleri’ birçok ünlü ismi kendi yerinde ziyarete gidip onların çocukluklarına ait apartman hikayelerini dinliyor. Plazma insanlarına dönüşmemize bir kala nereden geldiğimizi hatırlatan kısa samimi sohbetlerden oluşan her bir program, çay ve çerezle evde oturur gibi bir his veriyor insana. Bir yandan da insan oluşumuzu hatırlatıyor; çünkü program ünlü kimselerle yapılsa da, burada gördüğümüz halleri yalnızca sizi bizi hatırlatıyor. Nerede büyüdüklerine, çocukluklarına, hayatın onlara öğrettiklerine, kısaca yaşamak dertlerine dokunuyor. Programın süresi 15-20 dakika arasında değişiyor genellikle. İzlemenizi tavsiye ederim.
2.Yekta Kopan’la Noktalı Virgül
Bilenleriniz bilir, Motto Müzik isimli bir Youtube kanalı var. Bu kanal, televizyonda görebileceğiniz kanallardan çok daha dolu, çok daha spesifik bir yer. Çeşitli programların üreticiliğini yapan kanaldaki programların biri de Yekta Kopan’ın hazırlayıp sunduğu ‘Yekta Kopan’la Noktalı Virgül’ . Müzisyen, tiyatrocu derken sanatın birçok mecrasından emek ustalarıyla değişik mekanlarda buluşup her şeye dair ettikleri sohbetlerden oluşan program haliyle diğerlerinden biraz daha uzun. Kimi zaman bir saate varabilen bölümlerin her biri bir diğeri kadar kıymetli. Bir şekilde içinde bulunduğumuz tarihin şarkımıza, şiirimize, sahnemize nasıl yansıdığının tanıklığını yapıyor bu program. Fırsatınız oldukça izlemenizi öneririm.
3.Enchantedear
Bu seferki bahsi geçen aslında özellikle bir program değil, çeşitli programların olduğu bir kanal. Özellikle, içeriğindeki programlardan birini seçip spesifik olarak vermek istemedim; çünkü bu bir oyun kanalı ve oyunlar kişinin zevkine, tercihine bağlı olarak çeşitlilik gösterebilen şeyler, bu yüzden oyunseverlerin dilerlerse kanala göz atıp istedikleri oyunlara dair programları izleyebilmesi daha makul geldi. Bildiğiniz üzere internet denizinde birçok oyun kanalı mevcut bunu diğerlerinden ayıran ise programları hazırlayanların kafaları diyebiliriz. Mizahları, tavırları oyun oynamayan birini dahi videolarını izlemeye itiyor. Ayrıca kurucularından biri Yökş grubunun davulcusu Boğaç. Kendisi aynı zamanda trollerin efendisi o yüzden sıkıldığınız zamanlarda dilediğiniz programı açıp izlemenizi öneririm.
Esasında daha birçok kaliteli programdan bahsedilebilir ama şimdilik az ve tadında bırakalım. Durup hatırlamayı yani yaşamayı, nedeninizi unutmayın efendim. Bir yazı sonu şarkısı ile hoşçakalın…