Eğer güzel gözlerin olmasını istiyorsan, insanlara iyilikle bak.

Eğer saçların güzel olsun istiyorsan, bırak çocuklar ellerini geçirsin saçlarından.

İnce bir bedense isteğin, ekmeğini açlarla bölüş.

Ve güzel dudaklara sahip olmak için, sadece güzel sözler söyle.

– Audrey Hepburn

Audrey-Hepburn-Day-Quotes-113Eğer Audrey Hepburn’ü bir kelime ile tarif etmem gerekseydi, o kelime “zarafet” olurdu. Donald Spoto da böyle düşünmüş olmalı ki Audrey’nin hayatını şimdiye kadar en ayrıntılı anlatan kitabına bu ismi vermiş. Sadece ben ve Spoto değil, herkes böyle düşünmüş ki Audrey’den bahsederken zarif sıfatını mutlaka kullanmışlar.  Asil ve zarif bir kadın olmanın sadece görünüşten ibaret olmadığını kanıtlayan nadir insanlardan Audrey Hepburn. Erken yaşta babasından ayrılmış ve sevgi boşluğuna çok erken düşmüş. Bunlara rağmen hayallerinin peşinden gitmek isteyip bale dersleri alan genç Audrey, İkinci Dünya Savaşı’nın bedellerini hayalleriyle ödemek zorunda kalmış. Savaş boyunca ailesiyle birlikte sıkıntılar çeken Audrey, sığındıkları kamplarda hem eğitiminden uzak kalmış hem de yaşadığı açlık ile vücudunun bozulması onun bale hayatını başlamadan bitirmiş. Hayatına yeni bir pencere açıp, hiç aklında olmamasına rağmen kendini geliştirmek için oyunculuğa adım atmış ve Hollywood yoluna çıkmış. Ondaki yeteneğin keşfedilmesi üzerine de ölümünden yıllar sonra onu hâlâ hatırlamamızı ve takip etmemizi sağlayacak izler bıraktı bize. Roma Tatili (Roman Holiday)’nin kibar prensesi, Tiffany’de Kahvaltı (Breakfast at Tiffany’s)’nın çılgın Holly Golightly’si oldu ve sayfalarca sıralayabileceğim sayısız karaktere büründü. Yaşı ilerledikçe çocuklarına ve evliliğine yoğunlaşan Audrey, bir yandan da savaş zamanında aldığı yardımları hiç unutmadı. UNICEF’in iyi niyet elçisi ve birçok çocuğa umut ışığı oldu. Bu etkileyici hayat hikayesi, kendisine saygı duymamı sağlayan zarif yaşamının sadece kısa bir özeti.

Audrey-Hepburn-Day-Quotes-126Audrey-Hepburn-Day-Quotes-72Audrey-Hepburn-Day-Quotes-64

Zarafet zor bir kelimedir. Kolay okunur ancak taşıması ağırdır. Zarif yaşamak da her insanın cesaret edebileceği bir tercih değildir. Çünkü diğer türlüsü her zaman daha kolaydır. “Lüks, zarafetten daha ucuzdur,” demiş Honoré de Balzac. Gösteriş ve kibir herkesin rahatlıkla yapabileceği bir seçimdir. Zarif yaşamak çaba ister. Tıpkı Audrey gibi… Marilyn Monroe’nunki gibi sarı saçların, kırmızı dudakların ve gösterişli vücut hatlarının ön planda olduğu bir dönemde, Audrey’nin kendisinin de biçimsiz bulduğunu her fırsatta belirttiği ince vücudu ve sade tercihleriyle ön plana çıkması zarif yaşamının belirtisidir. Bir kıza en çok yakışan makyajın gülmek olduğunu düşünen bir kadının zarif yaşamadığını kim iddia edebilir ki?

Zarafetin en yakın arkadaşı olan tevazu da Audrey’in en sevdiği aksesuarlarından. Kendisini sıklıkla güzel bulmadığını ve gösterişten hoşlanmadığını ifade eder. Aslında güzelliğin ölçütünün bir çift göz ve bir tutam saç olmadığını söyler çoğu zaman. İnsanın güzelliği seçimlerinden gelir. Her ne kadar gösterişten uzak tercihleri olsa da şık olmayı her zaman başarmıştır.

“Şıklık, asla eskimeyecek tek güzelliktir.” – Audrey Hepburn

Zarif seçimlerini zarif oyunculuğu ile tamamlayınca yıllarca, hatta asırlarca yerini koruyacak bir isme sahip şimdi Audrey Hepburn. Abartısız hayatı gibi gösterişten uzak oyunculuğu ile aldığı sayısız ödül de bunun bir diğer göstergesi.

audrey-hepburn-stripes

Yıllar önce “Roma Tatili”ni izledim, etkilendim. Sonrasında sırasıyla izlediğim her rolünde daha çok şaşırdım. Bu kadar çabasız ama özenli rol yapmak nasıl olabilirdi? Bunun cevabını Zarafet isimli kitabı okuduğumda aldım ve onu daha iyi anladım. Audrey Hepburn zarif doğdu. Zarif rpl yaptı. Zarif yaşadı. Bir kış günü İsviçre’de kanser ile savaşmaya gücü yetmedi ve mutlu öldü. Onun bu dünyaya bıraktığı güzellik kaybolmadı. Çünkü kendisinin de söylediği gibi: “Asla yok olmayan tek güzellik, zarafettir.”

audrey-hepburn-12-600x400

 

Görsel Kaynağı:

listelist.com

Leave a Reply