Paris. Akıllarda yüzyıllar boyu yer etmiş o başkent, 15 Nisan 2019 günü acı bir manzarayla karşı karşıyaydı. Paris’i Paris yapan, adeta kilise kelimesine verilebilecek en görkemli karşılık olan Notre Dame Kilisesi ciddi bir şekilde yanmaktaydı. Bunun acısını çeken sadece Fransa değildi. Parisliler olaya gözleri ile tanıklık ederken aynı anda dünyanın geri kalanı ise bu acıya televizyon ekranlarından ortak oluyordu. Alevlerin içinde kalan ise sadece eski bir yapı değil, kocaman bir tarih idi aslında.
Olayı aslında daha da dramatik hale getiren buydu. Nasıl olsa kazalar, hasarlar telafi edilebilirdi. Fakat onca yıllık geçmiş ve bir ulusun, Avrupa’nın tarihinde yer etmiş o değerli yapı bu kadar kolay geri getirilemezdi. Olayın yaratmış olduğu büyük boyuttaki maddi ve manevi yıkım ise bir şekilde telafi edilebilmeliydi en yakın zamanda. Bu sebeple, başta birtakım varlıklı aileler ve kişiler olmak üzere, birçok elden bağışlar Notre Dame için toplanmaya başlandı. Bu konuda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yaptığı çağrı etkiliydi. New York Times tarafından belirtildiği üzere sadece iki gün içerisinde 856 yıllık bu kilisenin onarımı için 1 milyar dolara yakın bağış toplandı.[1] Bu hayırseverlerin arasında en öne çıkan isimler ise Kering grubu ve Pinault ailesi idi.[2]
Notre Dame’ın bu denli ciddiye alınması ve tez vakitte büyük maddi destek görüyor olması elbette ki mutlu olunacak bir durumdu. Fakat, bir müddet sonra bu hayırsever yaklaşım, toplanan bağış miktarının artmasıyla beraber birtakım tepkilerle de karşılaşmaya başladı. Toplanan bu büyük paraların, bir kilisenin restorasyonundan daha farklı şekillerde kullanılması gerektiğine inanan bir grup ortaya çıkmaya başladı. Yani, eğer bir şekilde milyar dolarlar toplanabilecek kadar büyük bir hayırseverlik vardıysa bunlar neden fakir kesim için veya sosyal programlar için kullanılmıyordu?
Bu noktada yakın geçmişten yine ilk olarak Fransa aracılığıyla dünya gündemine düşen Sarı Yelekliler konusu da akıllara geliyor. Önce bir grup insan ile başlayıp daha sonra Fransa genelinde ve akabinde Belçika gibi komşu ülkelerde kendini göstermeye başlayan bu hareketin temelinde benzine getirilen vergi zamları yatmaktaydı. Notre Dame için toplanan bağışlara yönelik ise Sarı Yelekliler safından gelen cevap ise “Biz de yanabiliriz!” şeklindeydi.[3] Genel Emek Konfederasyonu yöneticisi Philippe Martinez ise konu üzerindeki fikrini şu şekilde belirtti: “Eğer Notre Dame’ı restore etmek için on milyonlar verilebiliyorsa bize sosyal güvenlik için yeterli para olmadığı söylenmemeli.”[4] Önemli bağışçılardan Bernard Arnault ise bir toplantısında bu tür tepkileri “çocukça” ve “ukala” olarak nitelendirdi. Böyle bir bağışın ise diğer tüm ülkelerde takdir ile karşılanacağını sözlerine ekledi.[5] Kısacası, Fransa’da, gelirlerin ve hükûmetin odağının nereye yöneltilmesi gerektiği konusunda fikir ayrılıkları Notre Dame yangınının ardından kendine yeniden gündemde yer buldu.
Tüm bu tepkilerin bir anlamda destek bulduğu bir diğer unsur ise şirketlerin bulundukları bağışlar ile vergi yükümlülüklerinden büyük oranda kurtulabiliyor olmaları. Zaten üzerindeki vergi yükünün artışından şikayetçi olan halk, varlıklı isimlerin ve kuruluşların bu bağışlar ile vergilerinden muaf olduklarından ve dolayısıyla üzerlerindeki yükün ilerleyen dönemlerde daha da artacağından şikayetçi. Her ne kadar LVMH (Moet Hennessy & Louis Vuitton) şirketler grubu ve Arnault bu yönde bir vergi muafiyetinde tutulmayacaklarını öne sürdülerse de halen devam eden tepkiler bu açıklamaların inandırıcılığını sorgular nitelikte.
Bu denli önemli bir tarihi yapının bir trajediye sahne oluyor olmasına bağış toplamaktan başka nasıl bir tepki verilmesi gerektiği bir tartışma konusu olabilir. Aynı şekilde hayırsever adımlarda bulunmuş olan isimlerin aslında faydacı bir amaçla bunu gerçekleştirmiş olup olmadıkları da kesin değil. Ancak Fransız halkının canını uzun zamandır yakan daha başka durumlar da olduğu böylelikle bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Örneğin, geçtiğimiz yılda Paris’teki evsiz nüfus oranının %21 arttığı belirtiliyor. Doğal olarak da sayıları gittikçe artan bunca evsiz insanın ve artan sosyal düzene yönelik sorunların arkasında Notre Dame’ın onarılması aslında o kadar da önemli değilmiş gibi gözüküyor. Olayın bir manevi değerler ve kültür meselesi mi yoksa daha büyük bir kitlenin bir anlamda hükümete sesini yeniden duyurabilmesi mi olduğunu bilemiyoruz.
Yaşanan trajedi için üzüntülerimizi dile getiriyor bu noktada sözü tekrar Fransa’ya bırakıyoruz…
[1] https://www.nytimes.com/2019/04/26/your-money/notre-dame-donation-backlash-philanthropy.html
[2] https://edition.cnn.com/2019/04/18/business/notre-dame-donations-backlash/index.html
[3] https://www.ecnmy.org/engage/charitable-donations-rebuilt-notre-dame-criticised-prioritising-buildings-people/
[4] https://www.vox.com/future-perfect/2019/4/20/18507964/notre-dame-cathedral-fire-charity-donations
[5] https://edition.cnn.com/2019/04/18/business/notre-dame-donations-backlash/index.html