Son birkaç yıldır ülke gündemini sık sık işgal eden ‘‘sosyal medya’’ yasa tasarısı meclisten geçti. AKP ve MHP’nin Meclis’e sunduğu ‘‘Basın Kanunu’’ ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi 13 Ekim 2022 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Kanunun bazı maddeleri 1 Ocak 2023’te bazılarıysa 1 Nisan 2023’te yürürlüğe girecek. Şahsi kanaatim muhalefetin yeterli tepki gösterememesi ve bunun bedelini de halkın yani bizlerin ödemesi. Ama sizlerde de bir bakış açısı oluşması adına her şeyi en başından incelememiz gerektiğini düşünüyorum.

Düzenleme İlk Ne Zaman Başladı?

Ülkemizde sosyal medyayı düzenleyen ana mevzuat, kamuoyu tarafından “İnternet Kanunu” olarak bilinen ve 22.05.2007 tarihinde yayınlanan 5651 Sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”dur. 2007 yılından günümüze dek geçen sürede sosyal medya kullanımının yaygınlaşması ve bu platformlar yoluyla işlenen suçlarda meydana gelen artış sebebiyle ek düzenlemeler yapılması gereği hâsıl olmuş ve bu doğrultuda 29.07.2020 tarihinde kabul edilen 7253 Sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 31.07.2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir.[1]

Mevcut hükümet ve ittifak ortağı, düzenlemelere doymayacak olsa gerek, geçtiğimiz hafta yine bir sosyal medya düzenlemesi Meclis’ten geçti.

Yeni Düzenlemenin İçerisinde Hangi Konular Var?

Genel Kurul’da kabul edilen kanunun en dikkat çekici kısmı, “Gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayan kişiler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecek.’’ yargılarının yer aldığı 29. Madde. Ayrıca sosyal medya platformlarına getirilen temsilci bulundurma zorunluluğu kapsamında, söz konusu temsilcinin artık yalnızca Türk vatandaşı olması yeterli olmayacak, temsilcinin Türkiye’de ikamet etmesi de gerekecek. Buna ilaveten reklam ve bant yasağına BTK başkanı karar verebilecek. Suç içeren içeriğin çıkarılmaması veya erişiminin engellenmemesi haline sosyal ağ sağlayıcısının internet trafiği bant genişliği %90 oranına kadar daraltılabilecek.

Muhalefet Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyor?

Çıkan yeni yasa ile sosyal medyada siyasi konuların tamamen tartışılamaz hale getirileceğini düşünen muhalefet yetkililerinin çoğu sadece düşünmekle yetiniyor, bu duruma halkın muhalefet olmasını bekliyor. Hesaba katmadıkları şey, Meclis’te kamuoyunun değil kamuoyunu temsil eden milletvekillerinin sözünün geçiyor olması. Kanun oylanırken Meclis’te bile olmayan bazı muhalefet milletvekilleri, sanki çok büyük bir iş yapıyormuşçasına insanlara çeşitli sosyal medya mecralarından bu yasaya ses yükseltmeleri hakkında demeçler veriyor (bakınız: Tuncay Özkan’nın Twitter paylaşımları [2]).

Düşünün ki böyle mühim ve hayatımızı doğrudan etkileyecek bir yasa meclisteyken ana muhalefet partisinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Amerika seyahatinde. ‘‘E çoğunluk cumhur ittifakında zaten.’’ diyecekseniz. O zaman o muhalif milletvekilleri, genel başkanlar Meclis’e gelmeye bile tenezzül etmiyorsa, yattıkları yerden maaş alıyorlarsa ülkeyi yönetme istekleri hayalden öteye geçemez. Madem bu yasaya karşılar ama sayıca azlar, o zaman meclise gidip ellerinden gelen her şeyi yapmalılar. Protesto edebilir, ‘‘Nasıl olsa kabul edilecek.’’ deyip az bir çoğunlukla gelen cumhur ittifakını şaşırtıp yoğun bir muhalif katılımla sansürün geçmesi ertelenebilir hatta engellenebilirdi. Fakat muhalif vekiller susup kaderine(!) boyun eğmeyi tercih etti. Sözüm o gün milletvekilliği görevini layığıyla yapanlara değil, o gün gelmeyip yeterli tepki oluşmasına engel olanlara ve dolayısıyla bu uğraşları sonuçsuz bırakanlara. Gerçi yasayı protesto etmek isteyen vekiller de bana göre şov yapmaktan öteye geçemedi (mesela çekiçle telefon kırmak gibi [3]).

Türkiye’ye İran ve Çin Benzetmesi

İran’da sosyal medya platformlarını ‘‘daha iyi denetlemek’’ ve internetin ‘‘millileştirilme’’sini isteyen hükümet yanlısı kesim, geçen sene çok büyük bir sansür yasasının geçmesini sağladı. Zaten ifade özgürlüğünün olmadığı ülkede insanlar iyice kısıtlandı. Geçtiğimiz günlerde İran’da artan kadın dayanışmasını bu kısıtlamalar nedeniyle zor duyuyoruz.

İnternet sansürleriyle gündeme gelen bir başka ülke ise Çin Halk Cumhuriyeti. Ülke halkı, WeChat adı verilen uygulama sayesinde demokrasi ve benzeri temalarda görüntü ya da görüş paylaştıkları an yine bu uygulama üzerinden engelleniyor. Bu kullanıcılar ‘‘devlete özür mektubu’’ yazmadıkları takdirde market alışverişinden banka işlemlerine hemen hemen her şeyden mahrum bırakılıyor. Çünkü, halk neredeyse bütün parasal işlemlerini bu uygulama üzerinden yapıyor. Yani kişi, devletin otoritesini eleştirecek en ufak bir şey yaparsa otomatikman aç kalmaya mahkum bırakılıyor.

Sadece bu iki ülke bile gelecekteki Türkiye’nin olası bir modeli. Çok değil, birkaç yıl önce yani dezenformasyon yasası kabul edilmeden önce insanlar bu tür uygulamaların asla kendi ülkelerinde uygulanacağını düşünmüyordu bile. Ama gel gelelim asla olmayacağını düşündüğümüz kısıtlamalar yavaş yavaş bünyemize alıştırılıyor. Tıpkı kaynayan kurbağa deneyi gibi [4].


KAYNAKÇA:

[1]: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1473782

[2]: https://twitter.com/ATuncayOzkan/status/1288333747352416256?ref_src=twsrc%5Etfw

[3]: https://www.bbc.com/turkce/articles/cedv8w25ey3o

[4]: https://tr.wikipedia.org/wiki/Kaynayan_kurba%C4%9Fa

Leave a Reply