Hayatını Planlamak, Özetlemek ya da Romantize Etmek İsteyenler İçin Ajanda Tutmak

Ajanda, bullet journal, günlük, planlayıcı ya da hepsinin bir kombinasyonu formunda olan defterleri bilirsiniz: çoğunlukla estetik, oldukça renkli, kullanıyor olmasanız dahi göze hoş gelen tatlı kişisel not defterleridir onlar. Tek başlarına renkli kalem, sticker, ya da bant gibi ürünlerin talebini arttırır; kırtasiye piyasasına can verirler. Bazıları daha sade ve gösterişsizdir; yine de gördüğünüzde size üzerinde uğraşılmışlık, yaşanmışlık hissi verirler.

Bir çoğu için alt tarafı bir “defter” için bu denli uğraşmak bir yana, üzerine konuşmak dahi gereksiz geliyor olabilir. Zira ajandaya bir yapılacaklar listesi gözüyle bakıyorsanız eğer; bir kağıt bir kalem, daha da kolayı telefona not alacağınız birkaç kelime de pratikte aynı görevi görecektir.

Peki görece zahmetli bir işken ajanda tutmayı birçok insanın vazgeçilmezi yapan, şu günlerde adeta bir akım haline getiren ne?

Planlayıcı

Her ne kadar ajandanın tek görevinin bir planlayıcı olmak olduğu günler geride kalmış olsa da, birçok insan ajanda kullanmaya daha planlı ve düzenli olmak için başlar. Özellikle üniversitede sonu gelmez ödevler, sınavlar ve teslim tarihleriyle boğuşurken; her şeyi daha sistematik ve temiz şekilde görebilmek zaman yönetiminizi şaşırtıcı biçimde arttırabilir. Sonucunda yalnızca her şeyi zamanında yapmış olmakla kalmaz, yaptığınız şeyin kalitesini de arttırmış olursunuz. Sadece okul ya da iş hayatının getirdiği görevler değil, günlük hayatın keşmekeşinde unutulmaya müsait ayrıntılar da ajandada yer alabilir. Sevdiklerinizin doğum günleri, hastane randevuları ya da gitmeyi planladığınız konser biletinin satışa çıktığı gün gibi.

Ajandayı bu noktada tatlı kılan şey ise gündelik işlerinizi unutmamak üzere yazarken aynı zamanda kendi minik arşivinizi, hayatınızın kronolojik bir kaydını tutuyor olmanız. O an sizin için hiçbir şey ifade etmiyor olsa da aylar, hatta yıllar sonra geriye dönüp 17 Mayıs 2022 tarihinin yanında “İstanbul bileti – 10:00” gibi bir not görmek size düşündüğünüzen daha çok şey çağrıştırabilir, düşündüğünüzden daha çok şey hissettirebilir.

Günlük

Gündelik hayatta yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi ve hatırlamak istediklerimizi farklı şekillerde kaydediyoruz. Büyük bir çoğunluk fotoğraf ya da video yanında bir alternatif aramazken, bazı kağıt-kalem sevdalıları geleneksel yollarla günlük tutmaya devam ediyor. Fakat yazmayı seviyor dahi olsanız sıradan bir günün kayda değer detaylarını uzun uzun yazmak bir süre sonra sıkıcı, devamlılığı olmayan bir şeye dönüşebilir. Dümdüz bir defter sizi bir sayfayı tamamen doldurmak zorundaymışsınız gibi hissettirip sonunda bıktırabilir. Bu noktada ajandaların daha minimal, küçük, günün “öne çıkanlarını” ve hatırlanmaya değer anılarını yazmanız için bıraktığı boşluklar daha teşvik edici, daha cazip bir seçenektir. Bunun yanında yazdıklarınızı ajanda konseptinde görsellerle harmanlayabilir, günden geriye kalan parçaları somut olarak oraya yapıştırabilir ya da çizebilirsiniz. Klasik bir günlükte düzgün ve anlamlı bir bütün hâlinde yazma zorunluluğu hayatının kaydını tutmak için can atanları bile korkutup kaçırırken, ajandanın verdiği bu esneklik bu işi olması gerektiği gibi keyifli ve daha işlevsel kılar.

Arşiv

Tarihler, anılar, ve yapılacakların yanı sıra; zaman içinde hayatımıza dahil olan şeylerin listeleri de ajandanın bir parçası olabilir. O hafta, o ay, o yıl izlenenler; okunanlar, sevilenler, sevilmeyenler ya da bir gün yapılması dilenenler. Öyle ki akıldan geçen her düşünce, kalpte hissedilen her duygu, hayali kurulan her arzu, yahut yalnızca planda kalmış bir kurgu; hayatımızın minik bir özetini çıkardığımız bu defterde yerini alabilir.

En güzel yanı da budur zaten; hayatımıza dair her şeyin belli bir düzende ama rastgele yerini bulduğu sayfalar bütünü, geri dönüp baktığımızda zihnimizin tozlu kısımlarını dürtecek bir zaman tüneli olmasıdır.

Günün O Vakti

Bir zorunluluk olmasa ve özünde keyif almak için yapılıyor olsa dahi, ajanda tutmak diğer hobilere nazaran daha devamlı oluyor diyebiliriz. Peki ama neden?

Yazmanın zihin boşaltmak ve rahatlamak için iyi bir yöntem olduğunu zaten biliyoruz. Bütün gün karın ağrısı gibi içimizde taşıdığımız bir şeyi kağıda dökmek, zihnimizden cımbızla alıp başka bir yere götürmek çoğu kişinin olumsuz hisleriyle baş etmesine; dahası onları daha net görerek anlamasına ve çözümlendirmesine de yardımcı oluyor. Bunun yanında hayatı daha “planlı” sürdürmenin, sırf harekete geçilmediği için birer stres faktörüne dönüşen sorumlulukları somut halde yazıya dökmenin de anksiyeteyi azalttığı görülmüş: hem unutma ihtimalini azalttığı, hem de “hangi birine koşturacağını” bilemeyenlere bir harita görevi gördüğü için.

Hâl böyle olunca, çoğu ajanda kullanıcısı için ajanda doldurarak geçirilen günün o vakti gayet keyifli ve rahatlatıcı hisssettiriyor.

Hayatınızı daha planlı yaşamak, anılarınızı dijital olmayan bir yerde saklamak ya da stresinizi bu şekilde azaltmak ilginizi çekiyorsa bir ajanda edinmeyi düşünebilirsiniz.

Leave a Reply