Bir efsane olduğunu anlamanız için şarkılarını dinlemenize bile gerek yok… Ama bir de müziğin sesini açtığınızda… İşte o zaman işler daha da güzelleşiyor!
Gelin, Takanaka’nın tarzına ve müzikal geçmişine biraz daha yakından bakalım.
1953 senesinde Tokyo’da doğan Takanaka’nın doğum adı aslında Masayoshi Liu. Babası Çinli, annesi de Japon. Dördüncü sınıfta Japon vatandaşlığına geçti ve soyadını Liu’dan Takanaka’ya değiştirdi.
Takanaka profesyonel olarak müziğe bas gitaristlik yaptığı ilk grubu “Flied Egg” ile adım attı. Bir yıl sonra Takanaka, arkadaşları ile Sadistic Mika Band’i kurdu. Bu grup sanılabileceği kadar “sadist” değildi tabii ki! Takanaka’ya göre grubun ismi, ilhamını grubun solisti Mika’nın mutfakta bıçak kullanma yöntemlerinden almaktaydı…

1979’da grup üyeleri kendi solo kariyerlerine yönelmeye başlayınca, Takanaka da kendi yolunu çizdi ve “Seychelles” adlı ilk solo albümünü Kitty Records etiketiyle yayımladı.
O günden günümüze, 50 yılı aşan müzik kariyerinde Takanaka; caz, funk, rock,(ve bence biraz da Bossa nova) türlerini bambaşka bir şekilde birleştirerek kendine has bir müzik tarifi buldu. Bu eşsiz tarzı, enerjik sahne duruşuyla ve kendine özgü gitar tonları – ve de şekilleri ile birleşince, hem Japonya’da hem de dünya çapında bilinir bir ismi oldu.

Gördüğünüz ve duyduğunuz üzere; Takanaka’nın müziğinin size gerek yemek yaparken, gerek ders çalışırken süper bir eşlikçi olması şans eseri sayılmaz. Bir çok türü dahice birleştiren Takanaka, 1980’ler Japonya’sının ruhunu ve atmosferini mükemmel bir şekilde yakalayan Japon caz füzyonunun en önemli temsilcilerinden oldu.
Ancak Takanaka’nın müziğininin böylesine eşsiz olmasını sağlayan belki de en önemli şey, şüphesiz ki eğlenceli, bir o kadar da kendine has kişiliği…
Kendine has sahne performansları müziği kadar canlı.

Bu, Takanaka’nın özel gitarlarından yalnızca bir tanesi. Sörf yapmaya ilgili olan Takanaka, Brezilya’dan ilham aldığı “Brazilian Skies” albümünün turnesini kısmen de olsa bu gitarla yaptı.
Üstelik dahası da var. Gitarlarını büyük özenle seçen Takanaka, simli, renkli gitarlardan üstünde model bir tren demiryolu olan gitarlara kadar, sahnede her telden çalabilmekte!
Albümleri de tıpkı gitar seçimi gibi, oldukça çeşitliliğe sahip. Takanaka ile en çok özdeşleşmiş şarkılarını bulabileceğimiz “AN INSAITABLE HIGH”, Latin esintilerini çokca hissedeceğiniz; isminden tahmin edilebilecek üzere Brezilya’dan ilham alan “Brasilian Skies”, ve de bir audiobook konseptinde olan “The Rainbow Goblins”, yine, her telden çalmak mümkün…
Bir çok sahne performansında albümlerini bir şekilde pekiştiren Takanaka, uzun bir süre Japon komedi programlarının da değişmez bir yüzüydü! İnsanları mutlu etmeyi seven birisiyim diye tanımlıyor kendini.
Takanaka’nın müzik anlayışını en iyi özetleyen parçası bana kalırsa Brazilian Skies albümünden “Star Wars Samba”. Bu parçayı Spotify ile, spesifik olarak bilgisayarınızdan dinlemenizi tavsiye ediyorum!
Keyifli dinlemeler.