Geçtiğimiz yılın sonunda Süper Kupa finalinin organizasyon süreci kısa sürede Türk spor tarihinin en büyük gündem maddelerinden biri haline geldi. Futbol kulüplerinin birlik olması sonucu Süper Kupa finali ertelendi ve daha uygun bir yerde final oynanması kararlaştırıldı. Futbol camialarının bu kadar az zamanda ortak bir noktada buluşup isteklerini Türkiye Futbol Federasyonu (TFF)’na kabul ettirebilmesi, futbol camialarının bir sivil toplum olarak sahip olduğu gücü vurgulamaktadır. Spor camiaları, nasıl sivil toplum olarak bu kadar etkili olabilmektedir?

Siyaset biliminde bireylerin ortak bir duruş sergileyip politik kararları etkilemek için oluşturdukları gruplar “çıkar grupları” olarak adlandırılmaktadır. Öte yandan, spor camialarında çok farklı siyasi görüşlerden insanların birleşmesi spor camialarını çıkar gruplarından ayırmaktadır. Süper Kupa finali tartışmalarında da spor camialarının Türk Milli değerlerini korumak için birleşmesi, spor camialarının temsil edilen değerlere duygusal bir bağ ile bağlı olduğunu tekrar vurgulamaktadır. Bu sonuç, pek çok kişi için şaşırtıcı bir çıkarım olarak görünmeyebilir. Öte yandan, çıkar gruplarının adımlarını somutlaştırabilmesinin önündeki en büyük engellerden biri olan bedavacılık sorununun spor camialarında yaşanmasını önleyebilmektedir. Çıkar gruplarındaki politik bir kazanım bütün üyelere dolaylı da olsa bir fayda sağlayabileceğinden bu kazanım için her çıkar grubu üyesi aktif bir çaba göstermeyebilir; ancak spor camiaları gibi camia üyelerinin kulüplerine duygusal bağlılığın çok yüksek olduğu oluşumlarda spor camialarının ortak davası için sadece kazanım değil, bu kazanım için çaba göstermek de bireylerin kimliği için önemli bir hale gelmiştir. Bir diğer deyişle, bireylerin hamlelerindeki “çıkar” kısmının yerini, sosyal kimlikleri ve topluluk ile kurduğu bağ alarak atılan adımlar içselleştirilmiştir.

Spor camiaları üyeleri arasındaki bağların görece sıkı olması da üyelerin ortak bir duruş için hızlı mobilize olmasına imkân tanımıştır. Pek çok çıkar grubunda, çıkar grubunu bir araya toplayan siyasi, sosyal veya ekonomik kazanımın ardında çeşitli alt sosyal kimlikler bulunmaktadır. Çeşitlilik, çok seslilik ve sorunlara farklı bakış açısından bakabilme açısından olumlu bir durum olsa da bazı görüşlerin birbirinden çok keskin bir şekilde ayrılması çıkar grubunun etkili bir faaliyet gösterebilmesinin önüne geçmektedir. Bir kişinin çok önem verdiği bir konu başka bir kişinin kırmızı çizgisi olduğu durumlarda, bireyler arasındaki bağlar da zayıflamakta ve gelecek faaliyetlerin muhtemel başarısı hakkında olumsuz bir beklenti oluşturabilmektedir. Spor camiaları ise hem bireylerin sosyal kimliklerini vurgulamalarının zorunlu olmadığı hem de siyasi veya sosyal çatışmaların pek sık yaşanmadığı oluşumlardır. Dolayısıyla spor camiası üyeleri arasındaki bağlılık daha az yıpranmaktadır.

Spor camialarının organize olabilmelerindeki başarılar sadece spor camialarının yapılarına bağlı değildir. Rakipleri ile arasındaki rekabetin ne kadar çetin geçtiği de spor camialarına yapılan duygusal yatırımı yükseltmektedir. Bu sene Euroleague’te en fazla maç kazanan ve Euroleague tarihinde en fazla şampiyonluğu bulunan Real Madrid, 2023-2024 sezonunun ilk yarısında en düşük iç saha dolumu yüzdesine sahip Euroleague takımı oldu. En yüksek doluluk oranının da “El Classico” derbisi olan Real Madrid-Barcelona maçında yaşanması da dikkat çekicidir. Liglerde her zaman çok iddialı bir takım olmak da başarı ihtimali çok düşük bir takım olmak da taraftarların takımlarına duyduğu ilgiyi düşürebilmektedir. Dalgalanan göreceli bir performans grafiği, taraftarların ilgisini canlı tutabilir.  Dolayısıyla, daha ilgili taraftarlar spor tartışmalarına da daha hızlı reaksiyon verebilir.

Bu ihtimal, rekabetin eşit derecede yaşandığı ihtimallerde geçerli olabilir. A takımı ve B takımı arasında yaşanan mücadelede takımlardan birinin kayırıldığını düşünelim. Bu “kayırılma” herhangi bir sebepten kaynaklı olabilir. Bu durum ilk başta adalet duygusunu zedelediğinden ötürü mağdur olan tarafın taraftarları kendi takımına daha sıkı sarılıp diğer takımın spor camiası ile bir araya gelmesini zorlaştıran bir etken olabilir. Özellikle ligin takımlara dağıttığı gelir darsa veya kayrılan takım mağdur takımdan çok daha fazla bütçeye sahipse iki camia arasındaki ayrım daha da genişleyebilir. Lig içi veya lig dışında yaşanan durumlar daha şiddetli bir tepki yaratıp kutuplaşmayı arttırabilir. Takımlar arası adaletli bir ortam oluşturmak sadece etik nedenlerden dolayı değil, camialar arasında bir dostluk ortamı oluşturabilmek adına da önemlidir.

Takımların başarıları ile gurur duymak ve onların arkasında durmak sporun güzel bir parçasıdır, ancak bunun önemli bir mimarının derbilerdeki rakipler de olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmak hem karşı taraf için empatiyi arttırıp rekabeti daha sağlıklı bir hale getirebilir hem de rakiplerle omuz omuza durabilmeyi de sağlar.

Kaynakça

https://www.eurohoops.net/tr/trademarks-tr/1597712/euroleaguede-seyirci-raporu-salonlari-en-cok-dolu-olan-takimlar/

Leave a Reply