Türk milleti olarak, çayın kültürümüzde çok büyük bir yeri var. Kahvaltının hazır olduğunu “Çay da demlendi.” diyerek ifade edebiliyoruz, poşet çayı görür görmez yüzümüzü haklı olarak buruşturabiliyoruz. Hatta çok az insan vardır ki “Çayı taze demledim, bir bardak içmek istemez misin?” teklifini reddettiği duyulmuştur. Dememiz odur ki, çay içmeyi çok seven bir milletiz.

Ancak geleneksel yöntemlerle çay demlemek 15-20 dakikamızı alıyor ve hızlı akan, yoğun hayatlarımız sırasında bu uzun ritüele vakit ayıramıyoruz. O yüzden günlük içecek ihtiyacımızı genellikle ikinci nesil kahve evlerinde gidermeye çalışıyoruz ve kendi geleneğimize yabancılaşıyoruz. Ekim 2016’da açılan Dr. Tea Co. isimli ikinci nesil çay evi çayı günlük hayatımızın içine sıkıştırabilmemize yardımcı olarak bizi özümüze geri döndürmeyi amaçlıyor. Bu yazı boyunca Dr. Tea Co.’nun kurucusu Nazlı Esen ile yaptığımız keyifli sohbetten bahsedeceğiz.

Bir cumartesi günü sabahı Çayyolu’na yola çıkıyoruz. Mekana varıyoruz ve oturuyoruz, ortamın verdiği enerji yüzümüze koca bir tebessüm oturtuyor. İçerisi çok dinamik ve aydınlık. Nazlı geliyor. Sarı saçları iki yandan topuz yapılmış, güzel çiçekli bir pantolon giymiş. Oldukça genç ve enerjik görünüyor. Masaya oturuyor, selamlaşıp tanışıyoruz. Bize birer bardak çay ikram ediyor, birimize meyveli, birimize bol kafeinli. Hemen kanımız kaynıyor Nazlı’ya. Oturduktan sonra hikayesini anlatmaya başlıyor.

 

Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunuymuş kendisi. Mezun olur olmaz Bilkent’te yüksek lisansa devam etmiş ve aklında kendi işini yapmak gibi bir plan kesinlikle yokmuş. Akademisyen olmayı düşünüyormuş. Sonra böyle bir fırsatı fark etmiş ve enerjisini buraya kanalize etmeye karar vermiş, eminiz ki, Dr. Tea Co.’yu ziyaret eden herkes de bu kararından dolayı kendisine minnettardır. Dünya çapındaki trendleri takip ediyormuş kendisi. Çayın popülerleştiğini, hatta Amerika’da kahvenin rakibi olduğunu, bitkinin sınırı olmadığından ötürü çayla yapılabilecek karışımların oldukça zengin olduğunu fark etmiş ve bunları, Türklerin çaya yatkınlığını da kullanarak güzel bir iş fırsatına dönüştürebileceğini düşünmüş. Ancak hızlı tüketime uygun hale getirilmeliymiş çay. Bunun için de makinelerini bulmuş. Bu makineler sayesinde istenilen çay harmanı 90-120 saniye arasında hazır oluyor ve çay da hızlı tüketime uygun hale getiriliyor. “Bkon”  isimli makineler çayın lezzetini olabilecek en üst seviyeye ulaştırıyor. Böylece alıştığımız, gelenekselleştirdiğimiz çay modern hayatın hızına ayak uyduruyor. Çay kültürü bu gelişimi hak edeli çok olmuştu belki de, değil mi?

Hızlı ve modern çay entegrasyonu sürecini dinledikten sonra bu eşsiz çay karışımlarını nasıl hazırladıklarını soruyoruz. Siyah çaydan beyaz çaya, meyve aromalarından vanilya ve karamele bir sürü harman mevcut Dr. Tea Co.’nun mönüsünde. Bu harmanlar, sadece Dr. Tea Co.’ya harman hazırlayan bir firma tarafından hazırlanıyor. Bu süreçte ARGE yapıyorlar ve yeni harmanlar deneysel çalışmaların tecrübeyle birleşiminden şekilde ortaya çıkıyor. Karamel, vanilya gibi tatlar tamamen doğal bir şekilde bitki bazında kullanılarak müşterilere sunuluyor. Ayrıca harmanların içinde fiziksel olarak çikolata ve karamel parçaları da mevcut. Meyve aromasını elde etmek için meyveleri önce donduruyor, sonra da kurutuyorlarmış. Böylece meyvenin şekeri değil, aroması geçmiş oluyor, diye ekliyor Nazlı. Biz de bunun üzerine en sevdiği harmanları soruyoruz kendisine. Gülüyor ve aromasız ürünleri tercih ettiğini söylüyor. En sevdiği harman Darjeeling’miş. Bu harman Himalayalarda, yerden iki bin metre yükseklikte yetişiyormuş ve mart ayında kısa bir hasat süresi varmış. Siyah çaymış ve tadı Türk çayına yakınmış. Aromalı ürünler içinde de en sevdiği ürünün Lady Tea olduğunu ekliyor Nazlı. Beyaz ve yeşil çaydan oluşan bu harman, ananas ve çilek aromalıymış.

Bir sürü çay seçeneğinin yanında yiyecek seçenekleri de oldukça geniş ve ilgi çekici. Kendisine biraz da mutfağın hazırlanış sürecinden bahsetmesini rica ediyoruz. Anlatmaya koyuluyor. Şefiyle tesadüfen tanışmış, yetenekli şef o sıralarda tatil yapıyormuş. Güzel bir birliktelikleri var, anne kız gibilermiş birlikte ağlar, birlikte gülerlermiş. Şefle mutfakta tanışma fırsatımız oldu. Hijyenine, güzel enerjisine hayran kaldık mutfağın. Nazlı’nın da dediği gibi, şefin mekanı kendi evi gibi benimsediğini görmemek imkansız. Nazlı birkaç kere vurguluyor: “En büyük şansım çalışanlarım.”

Mekana girer girmez herkesin dikkatini çeker eminiz, birbirinden lezzetli görünen yiyecekler, kavanozlarda sergileniyor. Kavanoza yönelmemizin sebebi kişiye özel ve hijyenik olması, diyor Nazlı. Dahası, hammadde açısından piyasanın en kaliteli seçimlerini yapıyorlar. Bir miktar ekonomik olmasına da özen göstermeye çalışıyoruz, derken gülümsüyor Nazlı. Şefiyle maliyeti düşürme konusunda konuştuklarında şef sinirleniyormuş. Böylece bize de en kaliteli malzemelerle yapılmış, lezzetli mi lezzetli pastaları, kekleri yemek düşüyor. Mönüde Nazlı’nın damak zevkini görüyoruz. Tamamen doğal görünümlü, içinde yapay malzemeleri bulamayacağınız tatlar var. Eğer Dr. Tea Co.’yu ziyaret ederseniz yeşil elmalı salatayla süt reçelli cheesecake’i denemenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.

 

Yeni şubeler açmak da planlarının  arasındaymış, Dubai’de ikinci şubelerini açmışlar; Eylül’de de Arjantin Caddesi’nde üçüncü şube açılacakmış. Nazlı’nın babası Dubai’de 15 senedir gıda sektöründe çalıştığından oraya ayak uydurmaları zor olmamış, hatta talebe yetişmekte zorlanıyorlarmış. Arap ülkelerinin pazarına bakış açımız Türkiye’dekinden oldukça farklı, diye ekliyor Nazlı. Dubai yerlilerinin alım gücü çok yüksek olduğundan oradaki işe daha ticari bakıyorlarmış.

Bu keyifli sohbetin sonunda Nazlı bizi mutfağa davet etti, fotoğraflar çektik. Nazlı genç ve başarılı bir iş kadını, yaptığı işini, mekanını sevdiğini her an görebilirsiniz. Çaya, doğal malzemelere olan inancı ve çalışanlarıyla herkesin gitmekten, saatlerini geçirmekten keyif alacağı bir mekan yaratmış. Amblemi de Dr. Tea Co.’yu kusursuz şekilde yansıtıyor. Çay yaprağı suyla buluşuyor. Genç bir ekip olduklarından dinamik yapıyı ambleme hareket vererek sergilemişler. Motivasyonları “Her şeyin özüne inmek.” Bunu başardıklarını ve defalarca gidilecek bir ortam yarattıklarını rahatça söylüyor, ve yazımızı tüm Dr. Tea Co. Ailesine teşekkür ederek bitiriyoruz.

İrem Ergün

Gökçen Gökçeoğlu

Leave a Reply

1 comment

  1. Nejdet Özer

    Öncelikle böylesine farklı bir mekanı bize tanıttığınız için çok teşekkür ederim.İyi bir çay tiryakisiyim.Çok merak ettim. İlk fırsatta uğramak istiyorum. Sizin gibi gençlerin fark yaratan insanlara ulaşması çok güzel..