Fırat Çakıroğlu’nu Anma Etkinliğinde Neler Oldu? (24 Şubat)

Geçtiğimiz hafta Ege Üniversitesinde çıkan olaylarda hayatını kaybeden Fırat Çakıroğlu için 24 Şubat Salı günü  Bilkent’te bir anma etkinliği gerçekleştirildi. Havuz başında kalabalığın toplanmasının ardından, etkinliğin organizasyonunda yer alan Bilkent Milliyetçi Düşünce Topluluğunun hazırladıkları metni okumasıyla başlayan etkinliğin seyri bir süre sonra değişti.

11007450_851331104925903_628117586_n

A Binası önünde oturmakta olan Bilkent HDK üyelerine  bakılarak “Kampüste PKK istemiyoruz!” şeklinde atılan  sloganlara cevaben, HDK üyelerinin “Faşizme karşı  omuz omuza” sloganı attıkları biliniyor. Bunun üzerine  sinirlenen Milliyetçi Düşünce Topluluğu üyelerinin  Abdullah Öcalan ile ilgili attığı sloganlar üzerine, HDK  üyelerinin cevabı “Üniversiteler bizimdir, bizimle  özgürleşecek!” oldu. Etkinliğin bitmesi üzerine dağılan kalabalığın ardından, eşyalarını A Binasına taşımak isteyen Milliyetçi Düşünce Topluluğu üyelerinin geçeceği yolda HDK üyelerinin olması ortamı gerginleştirdi ve güvenlik görevlilerinin herhangi bir olay çıkmaması adına HDK üyelerini dağıtmak istemesi bazı tepkilere yol açtı.

Güvenlik görevlilerinin olay karşısında tarafsız kalamadığından ötürü “ilk büyük sınavında sınıfta kaldığı” gibi söylemler kampüs içerisinde söylenenler arasında. Ciddi bir fiziksel saldırı gerçekleşmeyen arbede, belki de Bilkent’in bugüne kadar gördüğü ilk siyasi kavga olması yönüyle önem taşımakta.

11025393_851331081592572_446660088_o

Leave a Reply

1 comment

  1. HDK Bilkent

    24 Şubat Salı günü yaşanan olaylara ilişkin Bilkentli Devrimci Öğrencilerin açıklamasıdır:

    24 Şubat Salı günü öğle arası ülkücüler tarafından gerçekleştirilen Fırat Çakıroğlu anması sırasında, açıklamada ve sloganların içeriğinde kullanılan hedef gösterici ve nefret içerikli dil kullanılması sonucu yaşananlar, ülke genelinde mevcut olan gerginliği Bilkent Üniversitesi kampüsüne taşımıştır. Her seçim sürecinde mahallelerde ve üniversitelerde yükselen gerilim ve düşmanlık ortamı, Ege Üniversitesi’nde bir gencin ölümüyle sonuçlanmış ve saldırıların daha da yoğunlaşmasına sebep olmuştur.

    Bilkent Üniversitesi’nde gerçekleşen olaylar da, gerçekleşmesi arzu edilmeyen benzer bir sürecin uzantısıdır. A binası önünde bulunan devrimci ve demokrat öğrencileri hedef alan, hakaret ve nefret içerikli sloganlar atılarak devrimciler, Bilkent Öğrencileri karşısında kriminalize edilmek istenmiştir. Kriminalizasyon girişimine karşı devrimci öğrenciler, “Faşizme Karşı Omuz Omuza” ve “Üniversiteler Bizimdir Bizimle Özgürleşecek” sloganları ile mücadele ruhlarını yansıtmışlardır. Daha önceden yaşanan olaylar da gösterir ki ülkücüler; devrimci, demokrat ve yurtsever özneleri “terörist” olarak lanse ederek itibarsızlaştırma çabası içerisindedirler. Ülkücülerin, devrimcilere yönelerek hakaret içerikli sloganlar atması ve ardından özellikle üçüncü şahıslarca sosyal medya üzerinden yürüyen iftira dolu açıklamalar bunun apaçık bir göstergesidir. Anma bittikten sonra ülkücülerin A binası önünde önlerinin kesildiği iddiası ise yalandır. Güvenlik, ülkücülerin yaklaşık on kişilik devrimci grubun üzerine yürümesini engellemek yerine devrimci öğrencileri sıkıştırarak alan açmaya çalışmıştır. Gerçekleşmesi kesin olan arbede, güvenlik tarafından engellenmemiş ve ülkücülerle devrimciler arasında -doğrudan fiziksel saldırıya dönüşmeyen- sürtüşmeler yaşanmıştır. Güvenlik görevlilerince köşeye itilen bazı kadın yoldaşlar binaya girmek isteyen grup tarafınca da aynı muameleye tabi tutulmuştur. Mücadelemizin öncü öznesi olan kadın yoldaşlar, arbede sırasında yalnızlaştırılmamıştır. Bizlere karşı yöneltilen “Kızları öne sürerek kaçtılar” iddiası, kadına yönelik şiddeti meşru kılan cinsiyetçi bir aldatmacadır. Olay sırasında güvenlik, ülkücü gruptan yana tavır almıştır. Olayla ilgili video kayıtları tüm gerçekleri ortaya koyacaktır. Olayı takiben ilerleyen günlerde, güvenliğin iki tarafa yönelik kışkırtıcı tavrı, okulun politize olmasını engelleme girişimlerini ve siyasi çatışmalara göz yuman tutumlarını gözler önüne sermektedir. Güvenliğin kışkırtıcı bu tutumu deşifre edilmelidir.

    Ege Üniversitesi’nde yaşanan ölüm ve ardından devrimcilere karşı yönelen saldırıların, bir sıkıyönetim yasası olan İç Güvenlik Yasası’nın meclisten alelacele geçirilmeye ve uygulamaya konulmaya çalışıldığı bir dönemde yaşanması elbette tesadüf değildir. Gezi Direnişi ile başlayan ve yükselişe geçen kitlesel eylem pratiklerinin etkisi ve radikalleşen toplumsal muhalefet, iktidarını pekiştirme peşinde koşan hükümete, iktidarını kaybetme korkusu salmış ve kadınları, emekçileri, öğrencileri korkutarak sindirme niyetiyle bu yasayı çıkarmaya “teşvik” etmiştir. Berkin Elvan’ımızın annesini yuhalatanlara, katil polisi kahramanlaştıranlara, kadın düşmanlığını körükleyenlere, dereleri, ormanları ve kentleri rant için katledenlere, haklarını aramak için greve giden işçilerin tüm haklarını ellerinden alanlara karşı mücadele edenleri “terörist” ilan etmek hükümetin kendi zihniyetinin bir ürünüdür. Bizler devrimci, sosyalist, yurtsever, feminist ve ekolojist öğrenciler olarak ilan ediyoruz ki; ne bu saldırılar ne de üzerimizde baskı kuran yasalar, Özgecan için, Nuh Köklü için, Berkin Elvan için, devletin ölümüne sebep olduğu tüm o güzel insanlar için sokağa çıkmaktan, göreceğimiz güzel günler için mücadele etmekten alıkoyamayacaktır!

    Halkların Demokratik Kongresi Bilkent
    Kaldıraç Bilkent