Birbirine bağlı, birbiriyle ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra anlamına gelen Silsile geçen hafta vizyona girdi. Başrollerini Nehir Erdoğan, Tardu Flordun ve İlker Kaleli’nin paylaştığı filmde yan roller de tartışılmayacak kadar inandırıcı ve özenli. Serkan Keskin ve tiyatro sahnesinden Kusursuzlar filmiyle sinemaya başarılı bir giriş yapan Esra Bezen Bilgin önemli yükler taşıyorlar filmde. Silsile aşk, entrika, kan, para ve ölümü ortak noktada buluşturuyor.
Sıcak bir yaz gecesi Ece (Nehir Erdoğan) Amerika’dan yeni dönmüş olan Cenk’in (İlker Kaleli) kaldığı eve gider ve eskide kalmış bir aşk alevlenir. Yakın bir dost aldatılmak üzeredir. Bir anda sessiz ve karanlık evde bir hırsızlık girişimi olur ve ardından bir şuç işlenir. Ece gider, Faruk gelir. Üç insan hem birbirlerinden sakladıklarıyla hem de bir şuçla beceriksizce baş etmeye çalışır. Olaylar birbirinin içine geçerek gelişir ve karmaşık şehirli ilişkilerin, derin yaraların ve hayatın kırgınlığının sorgulandığı, bu üç insanın yaşamlarını sonsuza kadar değiştirecek olaylar silsilesi de başlar.
Fakat beklenenin aksine ne aşk filmi olarak adlandırılabiliyor ne de macera. İkisinin orta yerinde, dengeli ilerleyişi onu farklı kılıyor. Şubat ayında vizyona giren ve seyircinin beğenisini kazanan Bi Küçük Eylül Meselesi filminden sonra yankı uyandıracak bir film Silsile, kesinlikle. Hatta ben iki film arasında Silsile’ye daha çok ısındığımı söyleyebilirim. Senaryosunu Cem Akaş, Faruk Özerten ve filmin yönetmeni olan Ozan Açıktan’ın yazdığı Silsile başarılı oyunculukları ve gerçekçi çekimleriyle hafızalarda yer edecek etkiye sahip.
Eski bir aşkın alevlenmesiyle başlayan gece kahramanların hiç tahmin etmediği şekilde ilerliyor ve karakterlerin sınırlarını zorlamalarına neden oluyor. Hırsızlık olarak gözüken olayda işler cinayete varıyor. Önemli bir iş adamı olan Faruk (Tardu Flordun), can kardeşi olarak adlandırdığı Cenk’i (İlker Kaleli) yurt dışından dönmeye ikna ediyor, nedeni onu özlemesi mi yoksa altında başka bir şey mi var bu sonlara doğru seyircinin aklını meşgul ediyor. Senaryo detaylı işlenmiş ama bazı soru işaretleri akılda kalıyor, bu kaçınılmaz. Hikaye akıcı, koltuğunda oturan seyirci merakla izliyor filmi, zevkle takip ediyor.
Fransız filmleriyle klip tarzına yakın duran ilk sahnenin ardından film normal havasında kayıyor. İçinde hafif Hollywood etkisi barındıran ama daha çok Türk filmlerinde görülen havaya sahip görüntüler ortaya çıkıyor böylelikle. Toplumsal birçok meseleyi bir arada vermeyi amaçladığından kafası biraz karışık diyebiliriz. Bir yandan iki aşk arasında kalan bir kadını, diğer yanda alabildiğine zenginliği, rüşvetin hallerini, ülkenin geldği durumu, sokak serserilerini, dayanışmayı, adam kaçırmayı, öldürmeyi, ölmeyi anlatmaya çalıştığından yer yer anlam karmaşası ortaya çıkıyor. Filmde en keyif veren şeyse hiç de tahmin etmediğiniz bir yerde düşünmediğiniz bir şey olması. Şaşırtmasının yanında, çok da keyif verici bir durum bu. Biraz daha kısa olsa daha etkili olabilir dedirtse de izlenmesini kesinlikle tavsiye ettiğim bir film Silsile. Şöyle bir silkelenmeyi çağrıştırıyor izleyene. Ayrıca filmde yer alan Sıra Sende adlı şarkı İlker Kaleli tarafından yorumlanmış, gayet de hoş olmuş.
Fragmana bir göz atın, eminim ilginizi çekecek.
Keyifle izleyin, iyi seyirler.
cansu kaynsak
Tardu flordun tartismasuz filmin ve sahnelerin en buyuk ismidir kanimca.anlamak gerekir tabi o ayri.muthis bir yetenek tek kelimeyle.detayli ve tertemiz.tabi dedigim gibi anlayana.ulkenin cok ilerisinde