BSO’da Heras – Casado ve Hüseyin Sermet Rüzgarı

Bilkent Senfoni Orkestrası 25 Ocak günü dinleyenlere şef Pablo Heras – Casado’nun eşsiz yönetimi ve Hüseyin Sermet’in muhteşem ezgileriyle unutulmaz bir gece yaşattı.

şef Pablo Heras - Casado

şef Pablo Heras – Casado

 

Dmitriy Dmitriyevich Shostakovich (1906 - 1975)

Dmitriy Dmitriyevich Shostakovich (1906 – 1975)

Shostakovich, Bartok ve Sibelius’un bestelerinin icra edildiği geceye özgün performansı ile ilk olarak şef Pablo Heras – Casado damgasını vurdu. İlk olarak Shostakovich’in Stalin’den sonra başa geçen Khruschyov döneminde 1917 devriminin 37. Yıl kutlamaları için bestelediği açılış parçası “Festival Uvertürü, Op.96”yı dinleyiciyle buluşturan orkestra, şef Heras – Casado’nun eğlenceli liderliğiyle hiç bitmesin istediğimiz bir açılış gerçekleştirdi. Oldukça hareketli bu uvertürü Heras – Casado’nun yönetimiyle dinlemek ve hatta izlemek kesinlikle büyük bir şanstı; çünkü usta şef öylesine yaşayarak ve keyif alarak yönetiyor ki orkestrayı parçayı dinlerken içinizin kıpır kıpır etmemesi imkansız. Parçanın icrası ve yönetimi bir yana konser salonlarında eserleri en fazla seslendirilen 20. yüzyıl bestecilerinden olan Shostakovich’in bestelerini yorumlamak oldukça güçtür; çünkü sanatçının politik düşünceleri ve dünya görüşü belirsizdir. Bu belirsizlik onun rejime ve partiye gönülden bağlı bir komünist mi yoksa eserlerinde düşüncelerini üstü kapalı bir biçimde aktaran gizli bir muhalif mi olduğu ile ilgilidir. Tüm bu belirsizlikler de eserlerinin sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesini zorlaştırır.

Festival Uvertürü’nden sonra Türkiye’de müzik alanında yetişmiş en başarılı sanatçılardan biri olan piyanist ve besteci Hüseyin Sermet, şef Heras – Casado ile Bartok’un “Piyano Konçertosu No.3, Mi majör, Sz. 119”unu icra etmek üzere sahnedeydi. Klasikten caza uzanan geniş repertuarı ve otuz yılı aşkın süredir imza attığı çalışmalarıyla gücünün zirvesinde olan Hüseyin Sermet, Heras – Casado’dan sonra geceye damgasını vuran ikinci isimdi ve bu iki usta sanatçıyı aynı anda sahnede izlemek ve dinlemek kesinlikle unutulmayacak bir 30 dakikaydı.

Piyanist Hüseyin Sermet

Piyanist Hüseyin Sermet

 

Béla Viktor János Bartók (1881 - 1945)

Béla Viktor János Bartók (1881 – 1945)

Fransız Devrimi’nden sonra Avrupa düşünce dünyasının merkezine yerleşen bireycilik kendine sanatta da yer bulmuş ve bireyciliğin özündeki “gerçeklik arayışı”nın doğurduğu akımlardan biri olan sembolizmi ortaya çıkarmıştır. Bu akımdan etkilenen Bartok da “mutlak gerçeklik”in endüstrileşmiş burjuva toplumlarından uzakta aranabileceğine inanmış ve milletlerin halk şarkıları üzerinde çalışmaya başlayıp 10 binin üzerinde halk şarkısı derlemiştir. Bartok’un eserlere müzikteki formüllerle değil onun kendine özgü ruhuyla yaklaşılması gerektiğini savunması Bartok’u yaşadığı dönemin müzik dünyasında özgün bir yere getirdi. Bartok’un sembolizmin yanı sıra oldukça etkilendiği bilinen Sigmund Freud’un çalışmalarının kendince yorumu da parçada fazlasıyla hissediliyordu. İd ego ve süper ego çatışmalarını notalarla karşımıza sunan Bartok bunu solist ve orkestra arasındaki karşılıklı soru cevaplarla sağlar; aralara serpiştirdiği beklenmedik şekilde beliriveren uyumsuz seslerle geliştirir. Huzur, tedirginlik ve kaygının bir arada olduğu bu iç çatışmada zihinlerde uçuşan sorular kimi zaman cevap bulurken kimi zamansa bilerek eksik bırakılmış bir keman veya bir piyano ezgisiyle cevapsız kalıyordu. Bu karmaşayı Hüseyin Sermet’in piyanosundan ve onun sorularına kimi zaman cevap verip kimi zaman melodisini havada bırakan Heras – Casado yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası’ndan dinlemek Bartok’a anlamaya bizi bir adım daha yaklaştırıyordu.

Johan Julius Christian "Jean" Sibelius (1865 - 1957)

Johan Julius Christian “Jean” Sibelius (1865 – 1957)

İkinci yarıda da Pablo Heras – Casado’nun liderliğindeki orkestra Sibelius’un 2. Senfonisi’ni dinleyicilerle buluşturdu. 2. Senfoni ile Sibelius’un benliğini kazandığı öne sürülür.  Onun eserlerinde Fin folklorunun etkilerini arayanların bu kez düş kırıklığına uğradığı söylenir fakat yakın arkadaşı şef Schneevoight 4 bölümden oluşan eserde Fin’lerin geçmişinden, yaşadıkları zor günlerden ve yeniden yeşeren umutlarından yansımaların olduğunu öne sürmüştür. Eseri dikkatli dinlediğiniz zaman gerçekten de Schneevoight’in yorumunun doğru olduğunu düşünebilirsiniz; dediği gibi ilk bölümdeki Finlerin özgürlük çağlarındaki pastoral ve barışçıl yaşamını kemanların pastoral ezgilerinde hissetmek mümkün. Fagotların sesinin oldukça yükseldiği bu bölüm barışı anlatan aydınlık bir havada sona eriyor. İkinci bölümde Fin halkına yapılan zulüm ve baskının doğurduğu ruhsal huzursuzluk üflemelilerin sert akorlarıyla ve yaylıların yavaş, avutucu ezgileriyle sağlanarak dramatik bir hava oluşturuyor. Siebelius, arkadaşına göre üçüncü bölümde milliyetçilik ve haklarını korumak için yeni düzen çabasını anlatıyor. Böyle düşünmesinin sebebi bu bölümde heyecanlı, aynı zamanda ağır ve tatlı notaların yanı sıra Fin halk ezgilerinin hissedildiği bir trio bölümünün bulunması olabilir. Umudu anlattığı öne sürülen dördüncü bölümde ise keman, üflemeliler ve trompetlerin uyumu ile oluşturulan bir zafer havası seziliyordu.

Dinleyicilerin büyük beğenisini toplayan sanatçılar bölüm bitimlerinde alkışlarla defalarca sahneye çağrıldı. Heras – Casado ve Hüseyin Sermet’i aynı sahnede belki tekrar göremeyiz fakat ayrı ayrı da olsa onları canlı dinleme şansına erişirseniz kesinlikle kaçırmayın.

 

Gelecek Program

08 Şubat Cumartesi, 20:00 | Bilkent Konser Salonu
Işın Metin, şef
Laszlo Fenyö, viyolonsel
A. Dvorak | Viyolonsel Konçertosu, Si minör, Op.104
G. Mahler | Senfoni No.10 (D. Cooke Edisyonu)

 

[box_dark]Kaynakça[/box_dark]

BSO Basın Bülteni

BSO Konser Broşürü

Leave a Reply