1349722513456256911-b3 senedir gitmek için her gösteriminde sırada beklediğim oyuna sonunda gitmeyi başarabildim; Bir Delinin Hatıra Defteri’ne. Bir oyun düşünün ki tek kişilik, dekoru bir vinç, bir şemsiye, bir kova. Bir oyun düşünün ki geçen 3 sezona rağmen hala bilet bulması neredeyse imkansız, biletleri satışa sunulduğu an yüzde 80’i gişede satılmış ve geri kalan yüzde 20’si ise 3 dakikada tükeniyor. Sadece bir adam konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor ve siz onu 1 saat 25 dakika boyunca gözünüzü bile kırpmadan izliyorsunuz. Ve bu adam 3 sezondur binlerce kişiyi performansına hayran bırakarak oyuna bilet bulunmasını her geçen gün biraz daha zorlaştırıyor.

1348826802570560897-b

Çoğu kişi Erdal Beşikcioğlu’nu Behzat Ç. dizisinden tanır, gönlümüze bu rolüyle taht kurmuştur ancak konservatuar
mezunu olan Beşikçioğlu’nun temelinde tiyatro vardır. Sıradan bir devlet memuru olarak karşımıza çıkan Erdal Beşikçioğlu yani Aksentin İvanoviç Poprişçin bu sıradanlığı yüzünden sürekli aşağılanan ve alay edilen bir karakterdir. Günün birinde kendisinin de patronu olan genel müdürünün kızından hoşlanmaya başlar ve kızın da onu sevdiğini zannetmesi ile hikaye şekillenir.  Fakat hayalleri kızın bir asilzade ile evlenmek üzere olduğunu öğrenince yıkılır. Bundan sonraki hayalleri; kendisinin de tıpkı kızın evleneceği soylu gibi bir asilzade, hatta  İspanya’nın Kayıp Kralı olmaktır. Sonunda ise kendisini bir akıl hastanesinde bulur.

13497225121502769172-b

Gogol’un Bir Delinin Hatıra Defteri adlı eserinin fevkalade olduğuna hiçbir şüphe yok ancak Erdal Beşikçioğlu oyunculuğu ve hikayeye kattığı yorumla eseri ikinci plana atıyor. Oyun başladığı andan itibaren bitmesin diye düşünmeye başlıyorsunuz, bittiği an keşke bilet bulsam da bir daha gitsem diye.

1349722512623257362-b

Oyunun en güzel kısımlarından biri ise vinç ile 3 dakikada bir yönünü değiştiren Beşikçioğlu’nun seyirciyle göz teması kurması. Açıkçası oyun sırasında bana baktığını düşündüğümde bile bayılıcak gibi oldum. Genco Erkal’ın fevkalade performanslarından sonra bu delilik tahtını Erdal Beşikçioğlu’na devretmesi Türk tiyatrosunun formunu kaybetmediğine en büyük işarettir.

Leave a Reply