Filmi, Kitabı Kadar Güzel Bir Yapıt: Bülbülü Öldürmek

Bülbülü Öldürmek afişi

Bülbülü Öldürmek afişi

Hayatımız boyunca kitaptan uyarlanan birçok filmin kitabı yeterince yansıtamadığını ve eksik kaldığını düşünürüz. Ancak bazıları vardır ki kitabın mı yoksa filmin mi daha iyi olduğuna karar veremeyiz. Bunlardan birinin de “Bülbülü Öldürmek” (To Kill A Mockingbird) isimli yapıt olduğu su götürmez bir gerçek.

Harper Lee’nin ilk ve tek romanı “Bülbülü Öldürmek” yayımlandıktan iki yıl sonra aynı adla beyaz perdeye aktarıldı ve oldukça büyük ilgi gördü. Hem film hem de kitap şu an hala baş yapıtlardan biri olarak kabul ediliyor. Gerçek hayatta da avukat olan Lee, romanında kendi hayatından esinlenmiştir.

 

Film, ırkçılığın ve ekonomik buhranın doruklarda olduğu 1930’lu yılların Amerika’sında geçmektedir. Henüz insan haklarının tam olarak hayata geçirilemediği Amerika’nın güney bir eyaletinde, bir zenci delikanlı beyaz bir kızın ırzına geçmek ile suçlanır. Tecavüz suçunun cezasının idam olduğu bu eyalette, suçlanan delikanlı tamamı beyaz olan bir jürinin önüne çıkarılacaktır ve kaderi onlar tarafından belirlenecektir. Ancak bu eyalette şu ana kadar hiçbir jüri bir beyazla bir siyahın karşı karşıya geldiği herhangi bir davada siyahlardan yana bir karar vermemiştir. Gregory Peck’in oyunculuğuyla hayat bulan Avukat Atticus Finch ise suçsuzluğuna inandığı bu zenciden yana olacaktır. Ön yargı ve şiddet ile beslenen kasaba halkına karşı ayakta durarak onların ırkçı yaklaşımlarına karşı gelecektir.

Atticus (Gregory Peck)  ve savunduğu zenci Tom (Brock Peters)

Atticus (Gregory Peck) ve savunduğu zenci Tom (Brock Peters)

Bütün bu olaylar Atticus’un Scout isimli küçük kızının gözünden anlatılmaktadır. Aktarılan bu olayların yanında filmde; aile, kardeşlik ve arkadaşlık ilişkileri üzerinde de durulmuştur. Atticus’un kızı Scout ile oğlu Jem’e verdiği öğütlerden biri kitabın ana fikirlerinden birini oluşturmaktadır. “İstediğiniz kadar şakrak kuşu vurabilirsiniz ama bülbülü öldürmek günahtır, bunu asla unutmayın.”. Böyledir, çünkü bülbüller sadece öterler, bahçelere zarar vermezler sonuç olarak zararsızdırlar. Atticus’un bu öğüdü aynı zamanda üzerinde çalıştığı davayla da ilişkindir ve bu sözüyle masum birinin öldürülmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. “Zararsız olanları öldürmenin günah olduğunu sakın aklınızdan çıkarmayın.”

Scou Finch (Mary Badham) ve Jem Finch (Phillip Alford) filmde Atticus'un (Gregory Peck) çocuklarını canlandırıyor

Scout Finch (Mary Badham) ve Jem Finch (Phillip Alford) filmde Atticus’un (Gregory Peck) çocuklarını canlandırıyor

Kırktan fazla dile çevrilen roman 1961 yılında Pulitzer Ödülü‘nü kazanmıştır. 1962 yılında da filme çevrildikten sonra Altın Küre’yi almıştır. 1963 yılında “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen”, “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu”, “En İyi Görüntü Yönetimi” ve “En İyi Müzik” dallarında 5 dalda Oscar’a aday gösterilen film;  “En İyi Erkek Oyuncu” (Gregory Peck), “En İyi Sanat Yönetimi” ve “En İyi Uyarlama Senaryo” dallarında 3 Oscar Ödülü‘nün sahibi olmuştur. Aynı zamanda film ünlü oyuncu Robert Duvall’ın ilk filmi. Filmi izledikten sonra öğrendiğim ilginç bir ayrıntı ise  Scout’ın yakın arkadaşı ve kapı komşusu olarak bahsedilen Dill, gerçek hayatta Harper Lee’nin çocukluk arkadaşı Truman Capote’dir.

Boo Radley (Robert Duvall) ve Scout

Boo Radley (Robert Duvall) ve Scout

Dram türündeki bu filmi izlemek kesinlikle zaman kaybı olmayacaktır. Şu ana kadar bütün eleştirmenlerden olumlu not alan “Bülbülü Öldürmek” internette kolayca bulabiliceğiniz bir film ayrıca 60’larda çekilmesinden dolayı filmin siyah-beyaz olması filme kesinlikle ayrı bir hava katıyor.

Leave a Reply