Film: 303

Yazar: Yağmur Peri Şahin

“303”, klişe romantik – iyi hissettiren türdeki yolculuk filmlerinden farklı bir film oldu benim için. Almanya 2018 yapımı olan bu filmin yönetmeni Heins Weingartner, 1995 yapımı Linklater’ın “Before Sunrise” eserinden esinlenmiş ve bunu kendi filmine ustaca yedirmeyi başarmış. Filmde başrolleri paylaşan Mala Emde “Jule” ve Anton Spieker “Jan” 20’li yaşlarında iki üniversite öğrencisini canlandırıyor. İkisi de Berlin’den Portekiz’e gitmek için farklı amaçlarla yola çıkan iki yabancı fakat bir noktada yolları kesişiyor ve Jule, otostop çeken Jan’i Mercedes 303 modeli karavanına alıyor. Filmde büyük ters köşeler ya da sürpriz olaylar yaşanmıyor. Daha ziyade, iki üniversite öğrencisi birlikte geçirdikleri zaman süresince dünyaya ve insan yaşamına dair temel felsefik, politik, sosyal ve romantik konular hakkında görüşlerini açık bir şekilde ve karşı taraftan onaylanma ihtiyacı duymadan belirtiyor. Birbirlerine katılmadıkları zaman bile bunu belirtiyorlar ve konuya dair farklı bakış açılarını izleyiciyle buluşturuyorlar. Birbirlerinin düşüncelerini ve duygularını tanıdıkça da yavaş yavaş aşık olmaya başlıyorlar. Tüm bu güzel ilişkiye filmin göz alıcı sinematografisi ve müzikleri eşlik ediyor. 2021 yılında ilk izlediğim filmlerden birinin “303” olması beni mutlu etti. Siz de klişe diyaloglardan sıkıldıysanız, daha dürüst ilişkilere ve güzel bir yolculuğa tanıklık etmek istiyorsanız bu filme bir şans verebilirsiniz.

Yazar: Ayça Zeynep Kısa

Olay örgüsünden çok diyaloglarıyla sizi kendine çeken Almanya’dan Portekiz’e uzanan naif bir aşk öyküsü  “303”.  Film, Avrupa’nın bir ucundan öbür ucuna bir karavan yolculuğu için yolları kesişen iki genç Jan ve June’un hayata dair sohbetlerine ve en nihayetinde kaçınılmaz aşklarına odaklanıyor. Yer yer bir münazara şiddeti kazanan bu sohbetleri sadece izlemekle kalmıyor yeri geldiğinde siz de kafanızdan onlara karşı görüşler sunuyor ve filmin interaktifliğe yaklaşan samimi havası sayesinde bu tartışmaların bir parçası gibi hissediyorsunuz.

Konuştukları çoğu konu daha önceden kendi kendimize düşünmüş olabileceğiniz veya arkadaş ortamında tartışmış olduğunuz temelinde insan doğasına ait tartışmalı ve ucu açık sorunlar ve sorular.  Öyle ki bu sorular film bittikten sonra dahi sizi düşündürmeye devam ediyor. Her ne kadar karakterlerin ortaya koydukları görüşler bir aforizma niteliğinde olmasa ve olaylara daha önce duymadığımız bir bakış açısı getirmese de film bu durumu örneklendirmelerle büyük oranda aşmış. Zaten 24 yaşındaki iki gencin kesin bir çözümü olmayan ve günümüzde de hala tartışılmaya devam eden bu sorunlara dair çok özgün veya doğru bir fikri olmasını beklemek de gerçek üstü bir beklenti olurdu sanırım ama yine de karakterlerin bir tık daha derine inmelerini isterdim açıkcası.

Film aynı zamanda bu karşıt görüşlerin aşka engel olmayacağını çünkü aşkın fikirlerden ziyade duyguların getirdiği bir durum olduğunu bize “Zıt kutuplar birbirini çeker.” dedirterek gereksiz dramalar yaratmadan saf bir şekilde anlatıyor. Bunlara ek olarak büyük ihtimalle filmi izleyen herkesin kafasına bir karavan yolculuğu hayali yerleştirmedeki en büyük etken olan filmin harika sinematografisi de işin içine girince 303 hiç bitmesin istiyor insan.

Kaynakça:

https://www.imdb.com/title/tt5451118/

http://www.filmaluation.com/303.html

Leave a Reply