I.

İç Mimarlar Odası Kurucu Üyesi İç Mimar Muammer Narin Röportajı 5 Mayıs 2017

  1. Yüksek Öğrenimden önceki okul hayatınız nasıldı? Tasarım hayatınızda ne zamandan beri vardı? Kısacası öncelikle bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Merhaba Cansu hoş geldin. Ben İç Mimar Muammer Narin. 12 Ekim 1941 yılında Kayseri’de doğdum. Çocukluk yıllarımda çevreden temin ettiğim tel gibi tahta gibi, cam gibi, kumaş parçası gibi karton parçası gibi malzemelerle kendi kendime sandalye, masa, uçurtma, topaç yapma, mesela galvanizli telden otomobil yapıyordum. İlkokul ve ortaokul hayatım genellikle arkadaşlarımla ortak çalışma yaparak onların da fikirlerinden istifade etmek suretiyle bu elimizdeki malzemelerle her birimiz oyuncaklarımızı, uçurtmamızı ortaklaşa yapmaya çalışıyorduk. Sonra bunu geliştirdik mesela uçurtma mevsimi geldiğinde işte Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş renklerini taşıyan uçurtmalar yapıp ondan sonra arkadaşlarımla beraber okul harçlığımızı çıkarıyorduk. Bu bize tabii ekonomik yönü olması dolayısıyla son derece katkı sağlıyordu çünkü benim söylediğim anlatmaya çalıştığım dönem 1948-51 yılları. Ortaokul ve lise hayatımda babamın Farsça, Arapça ve Türkçe’yi çok iyi bilmesi dolayısıyla çok müthiş yazı karakterine sahipti. Aynı zamanda divit ve kamış kalem ile yazı yazıyordu. Benim sanata karşı olan meyilim biraz babadan geliyor tahmin ediyorum. Benim de güzel yazı yazma becerim vardı. Ortaokulda öğretmenlerimin benim yazdığım yazı tuttuğum notlar çalışmalarımdaki, imtihan kâğıtlarımın üzerindeki öğretmenlerim tarafından çok beğenilirdi. Lise hayatımda lise müdürüm bir gün bana Muammer ben biliyorsun Gazi Eğitim Enstitüsü aynı zamanda hocalarım Almanya’da Avusturya’da Polonya’da, Cumhuriyetin öğretmenleri, onların yapmış olduğu etütler vasıtasıyla İstanbul’da yeni bir okul açıldı. İlk mezunlarını 1961 yılında verecek adı da Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu. İstanbul Beşiktaş’ta eski Dolmabahçe Sarayı’nın Esma Sultan Külliyesini okula çevirdiler, senin orada Mobilya İç Mimarlık bölümüne girmeni tavsiye ederim. Çünkü çok güzel masa, sandalye işte koltuk, kanepe resimleri yapıyorsun aynı zamanda bunu perspektif bilgin olmamasına rağmen çok güzel beceriyorsun. Benim bir anda akşamleyin babama anneme sohbet sırasında işte baba bu sene lise son sınıftayım böyle böyle müdür bey bana söyledi ne dersiniz dediğim zaman babam oğlum bir araştırma yapmak lazım bir kere lise müdürüne saygı duymak lazım ben de dedi bir görüşmek isterim. Ondan sonra babamın yapmış olduğu görüşme üzerine babam akşamleyin evde ben de okuldan dönmüştüm dedi böyle böyle Muammer bir de Güzel Sanatlar Akademisi varmış İstanbul Fındıklı’da onlarda da İç Mimarlık bölümü varmış hatta eski ismi 1958’den önceki ismi Dâhili Mimarlık. 1959 yılında liseden mezun oldum iyi dereceyle. Önce Yıldız Teknik Yüksekokulu Mimarlık bölümüne müracaat ettim. İki puanla kaybettim onun üzerine aynı zamanda müdür beyin tavsiyesi üzerine ben 18 yaşımda İstanbul’a gittim, İstanbul’da okulu buldum. Gerekli görüşmeyi yaptım. Yanımda fotoğrafım, kimlik cüzdanım, eksik gedik ne varsa hepsini tamamladım. Bana müracaatın on beş gün sonra yapılmaya başlanacağına dair bir broşür verdiler. O broşürde mobilya İç Mimarlık Bölümünün Dekoratif Resim sanatlar, grafik sanatlar bölümü, seramik sanatlar bölümü; onları içeren broşürü verdiler tek tek hepsini izah ederek yani Mobilya İç Mimarlık bölümünün ne olduğunu İç Mimarın ne demek olduğunu hepsini izah ediyor. 1959 döneminde o okul henüz daha mezun vermemiş Mobilya İç Mimarlık bölümüne 20 tane öğrenci alınmasına karar verilmiş. Ben kaydımı yaptırdıktan sonra imtihanlardan bir ay önce Kayseri’den İstanbul’a gittim. İstanbul’da Yıldırım Beyazıt Meydanı’ndaki İstanbul Üniversitesinin kampüsüne bağlı bir yurda müracaat ettim yurtta bana bir oda verdiler o odada ben bir ay müddetle modelden resim, tabiattan resim imtihanlarda muhtemel imtihan yöntemlerini bana söyledikleri için onları not etmiştim onlar üzerinde bir ay müddetle çalışmanın ben çok faydasını gördüm. Üçüncülükle, yirmi kişi arasında, ilk üçteydim Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek okulu İç Mimarlık ve Mobilya Bölümü’ne girmiş oldum.

  1. Yüksek öğretim ve mesleki hayatınızın ilk yılları nasıldı?

Dört yıllık sıkı bir öğrencilik dönemi geçti ve ben Muammer Narin 1964 yılı Temmuz ayında İç Mimar olarak diploma yerine geçecek belge verdiler bize ve ben hemen doğduğum yer olan Kayseri’ye döndüm. Kayseri’ye döner dönmez yaptığım ilk iş önce yedek subay okuluna girdim sonra da kıta hizmetim oldu. Kıta hizmetim biter bitmez ilk düşündüğüm önce ben nerelerde çalışabilirim? Benim profesyonel çalışabilmem için henüz ortam gelişmemiş. Yani ben ya tek başıma bir büro açacağım bakın arkadaşlar ben ve ya ey halkım ben İç Mimar oldum işte sizin iş yerlerinizi, eczanenizi, berber dükkânınızı, evinizi, sizin villanızı yapıyım denecek ortam henüz gelişmemiş hele ki mimarlar dahi bu işlere henüz daha el atmamışlardı. Yüksek öğretim sırasında benim şu notu söylemeden geçmem doğru olmaz kanaatindeyim Türkiye’de 1925 yılında başlayan ve iç mimarlık öğretimi yapan ülkemizde sadece Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Tezini ve Dekoratif Sanatlar bölümü vardı. Dekoratif Sanatlar bölümü sayıları az da olsa işte dâhili mimar olarak mezun veriyor ve eğitim tedrisatı yani eğitim sistemleri Fransız ekolü. Buna mukabil benim mezun olduğu Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek okulunda ise 1920 yılında Almanya’da kurulan Bauhaus ekolüyle biz eğitim öğretim yapıyorduk. Avusturyalı ve Alman profesörler nezaretinde. Şimdi okulda dört yıl müddet içerisinde temel sanat eğitiminden perspektif ve konstrüksiyon dersleri, buluş ve kompozisyon derslerini genellik Alman ve Avusturyalı profesörler bizi eğitiyorlardı ve tek tek bütün öğrencilerle tek tek ilgilenirlerdi saatler sürse dahi çünkü sınıfta biz yirmi kişiyiz; birinci sınıftan ikinci sınıfa geçtiğimizde biz on altı kişiye indik dört kişi sınıfta kaldı. Eğitim sisteminin öyle bir durumu vardı o zaman. Şimdi gerçekten de ben ve arkadaşlarım çok iyi eğitim aldık biz çok iyi eğitim almamızın yanında nereye müracaat ettiysek bizi ilk planda aldılar. Mesela ben 1964 yılında okuldan mezun olduktan sonra iki yıl yedek subaylığımı yaptıktan sonra 1 Kasım 1966 tarihinde Ziraat Bankasına müracaat ettiğimde Ziraat Bankasından benden ilk istedikleri yapmış olduğum projelerin aslı maket varsa maketi fotoğraflar varsa fotoğraflar; renkli renksiz ne olursa olsun. Ve benim diğer arkadaşlarım bizi hemen kabul ettiler. Çalışma hayatına başladığımda, Ankara’da sağ olsun buradan vurgulamadan geçemeyeceğim, Ziraat Bankası İnşaat Müdürlüğü Mimari bürosuna müracaat etmeden önce daha doğrusu Kayseri’den Ankara’ya geldiğimde, İç Mimarlar Odası’nın da 3 numaralı kurucu üyesi olan İç Mimar Orhan Esen ve 4 numaralı üyesi olan Turhan Uluçay’ı ziyaret ettiğimde bana Turhan Uluçay dedi ki Muammer ben biraz sonra müdür beyle konuşacağım senin buraya alınman için Sosyal Sigortalar Kurumu’na. Turhan Uluçay gitti döndü Muammer maalesef dedi müdür bey dedi olumlu karşıladı ama kadro olmadığı için seni kabul edemeyeceğiz dedi beni Sümer Bank İnşaat müdürlüğünde çalışan İç Mimar Orhan Esen’e yönlendirdi. Orhan Esen’e gittiğim zaman Orhan Esen beni müdürüne çıkardı müdür beyle yaptığımız görüşmede dedi ki İnşaat Yüksek Mühendisi Ali Cabı Bey dedi Muammer evladım ben senin için şu anda bizde kadro yok ama ben seni hemen almalarını sağlayacağım hemen Ziraat Bankası İnşaat Müdürlüğüne gideceksin dedi. Şimdi senin yanında telefon edeceğim dedi. Aynı anda ben müdür beyle konuşurken Ali Beyle Orhan Esen de mimari büronun şefi Filiz hanımla tanışmıştım. Ali beyin odasına girdiğimde müdürle mimari odanın büro şefi ikisi karşılıklı konuşuyorlardı ve tanıştırdılar beni ondan Filiz Hanım diyorum. Ali Bey telefon ettiğimde ekim ayının 30u hiç unutmam Ali Bey dedi ki gözün aydın Muammer dedi yarın sabah saat tam dokuzda seni bekliyorlar dedi. Beni bekleyenlerin isimlerine, oda numaralarına varıncaya kadar hepsini yazdı verdi. Ertesi günü ben doğru Ziraat Bankası İnşaat Emlak Müdürlüğüne gittim yalnız giderken yanımda mezuniyet projelerim vardı. Mezuniyet projelerimin aslını bana vermediler çünkü Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim Kurumu o yıl ilk defa Ankara’da bizim on iki tane İç Mimarlık Bölümü mezunu, yirmi kişi girdik dört sene sonra on iki kişi olarak mezun olduk, benim ve arkadaşlarımın mezuniyet projelerinin bende kopyası vardı. Eskiz çalışmaları vardı maketi vardı fotoğrafları vardı filan mesela İstanbul Maçka’da bir villa, bir ortaokul sınıfı, müdür odası, öğretmenler odası, tuvaletleri, lavaboları efendime söyleyeyim merasim bölümü filan onların projeleri vardı. Gerekli proje üzerinde yapılan sözlü imtihanda bana projemin anlatımını istendi. Bu projede siz neyi anlatıyorsunuz mezuniyet projem de bir moteldi benim yani İstanbul Kartal’da, çok iyi bir mevkide imar planı içerisinde bir üç katlı bir otel. O zamanlar yeni çıkmıştı apart otel tabiri. O projemi İç Mimarlar Odasının kurulmasına çok büyük katkısı olan Mimar Selçuk Milar da çok beğenmiş. Bizim yani on iki arkadaşın sergisini bir gün Ziraat Bankasında beraber tanıştığımızda ya dedi bir dakika dedi ben bir not defterime bakabilir miyim dedi bir baktı benim ismime orda not etmiş. Bana Atatürk Orman Çiftliğinde -şu anda faaliyette midir değil midir bilmiyorum- o zamanki ismi Marmara Oteli olan otelde bana iş teklifi etti. Ben Ziraat Bankası İnşaat Müdürlüğünde çalışmaya başladıktan sonra o da bir yerin mimari projesini almış. Sohbet sırasında Selçuk Bey rahmetli ben tabii dedi sana ücret ödeyemem dedi öyle diyince ben dedim ki Selçuk Bey siz bana benim projemi çok beğenmişsiniz teşekkür ederim ben şu anda Ziraat Bankası İnşaat Müdürlüğü bürosunda çalışıyorum. Hatta ben o kadar çok mutluyum ki dedim iki tane yüksek mimarın arasında bir İç Mimar Muammer var dedim.

 

Leave a Reply