Kültür Sanat Dosyası: Oscar Ödüllü Ünlü Filmler PART I

Merhaba sevgili okurlarımız! Hızla geçen bir yarıyıl tatilinin daha sonuna yaklaşıyoruz. Umarız ki çok güzel bir tatil geçirmişsinizdir ve yeni döneme taze bir başlangıç yaparsınız. GazeteBilkent ‘in Kültür-Sanat Birimi olarak başlattığımız yazı dizimizde her yaştan okurumuz için bu ay yepyeni bir içerik hazırladık. Bu ayki yazı dizimizin hangi konuda olacağını sizler belirlediniz ve yaptığımız anket sonucu oylarınız doğrultusunda sizler için Oscar Ödüllü ünlü filmlerden bir seçki hazırladık.

Bu ay, siz değerli okuyucularımız için sanat dünyasına damgasını vurmuş ödüllü filmleri derledik. Bu yazımızda; Birdman, Call Me By Your Name, Rain Man, Spotlight, Three Billboards Outside Ebbing Missouri, Titanic ve Whiplash filmlerini ele aldık. İçeriğimizi iki bölüm olarak sizlerle paylaşacağız. Keyifli okumalar dileriz!

Ece Şölendil & Şevval Türkileri

Birdman

 (Veya Cahilliğin Unutulmayan Erdemi)

Birdman, 2014 ABD yapımı kara mizah ve dram türünde film. Filmin yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenen Alejandro G. Iñárritu, aynı zamanda senaristlerden biri. Michael Keaton’ın başrol olduğu filmde Zack Galifianakis, Edward Norton, Andrea Riseborough, Amy Ryan, Emma Stone ve Naomi Watts gibi oyuncuları görmek de mümkün.

Filmde kısaca, geçmişte Birdman isimli süper kahraman serisiyle muhteşem bir ün yakalamış, orta yaşlarda bir aktör olan Riggan’ın artık kariyerinde kayda değer bir şeyler yapma hevesiyle Raymond Carver’ın bir hikayesini tiyatroya uyarlamasındaki çabasını izliyoruz. Riggan artık tüm umudunu ve kariyerinde yakalamak istediği çıkışı bu tiyatro oyununa bağlamıştır ve bu yoldaki mücadelesi onun için hayati bir öneme sahiptir. Yeni oyuncuları Mike Shiner’ın kendini beğenmiş, katlanılamaz kişiliğiyle uğraşmak bir yana, uyuşturucu bağımlılığından yeni kurtulmuş kızı, mükemmeliyetçi eski karısı ve yeni sevgilisiyle aralarındaki sorunlarla tam bir girdabın içindedir Riggan.

Sahnelerin el kamerasıyla çekilmesi sizi bir anda o mekana, yani bir Broadway tiyatrosuna götürebilir. Ancak arka planda sıklıkla duyduğumuz uzun bateri soloları kimi zaman insanın kulağını yoruyor. Yine de film boyunca Riggan her öfkelendiğinde ya da umutsuz hissettiğinde ortaya çıkan alter egosu, yani olmak istediği kişi sanat kaygısını boş verip ün ve paraya yeniden kavuşabileceğini fısıldadığında-aslında bağırdığında-Riggan’ın mücadelesini izlemek güzel. Filmin sonu ise kimilerine göre muğlak kalmış durumda. Burdan itibaren geri kalanları modunuza göre tamamlayabilirsiniz. Şahsen ikinci kez izlediğimde daha farklı bir yorum getirdim Riggan için. Sonuçtan çok sürece önem verdim. Acaba Riggan kahramanlık hikâyesini tamamlamış mıydı yoksa başarısız mı kalmıştı? Ya da filmin kahramanı o muydu? Bunlar filmi izleyenler için yoruma açık sorular elbette.

Filmi izlemediyseniz de belki sıradaki detaylar ilginizi çekebilir.

Çok kez prova yapılmış ancak her sahne tek seferde çekilmiş. Yani oyuncular hata yaptıklarında da doğaçlamayla bu fark edilmedi. En çok hatayı da Emma Stone yapmış bu arada. Ayrıca filmde birçok mekân gözükse de çoğu çekim Broadway’deki James tiyatrosunda gerçekleşmiş. Film 2015 Oscar’larında En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Yönetmen ve En Başarılı Sinematografi ödüllerini alarak uzun metraj filmleri için en çok önem verilen kategorilerinde başarılı olmuştur.

Elif Gündemir & Hilal Şimşek

Call Me By Your Name

Yönetmenliğini Luca Guadagnino’nın yaptığı ve başrollerini Armie Hammer ve Timothée Chalamet’ in üstlendiği 2017 yapımı Call Me By Your Name,  Amerikan yazar André Aciman’nin 2007 yılında kaleme aldığı romanından uyarlama bir romantik dram filmi.

Bir Bilim adamının çalışmalarına yardımcı olmak için İtalya’ya gelen Oliver ile yaşından büyük entelektüel bilgi birikimine sahip Elio’nun aşk hikâyesini konu alan bu film birçok ödül için aday gösterilmenin yanı sıra geçtiğimiz sene  “En İyi Uyarlama Senaryo” dalında Oscar ödülü aldı. Arkadaşlık, tutku,  aşk ve daha mühimi ‘’benlik’’ kavramlarını işleyen film; etimoloji temelli diyalogları, başarılı müzik ve mekân seçimleri ile akıllarda yer ediyor.         

 Call Me By Your Name; aşık olmak ve ‘’ben ve biz’’  kavramlarını harmanlayarak belki de bir çoğumuzu ‘’çoğuldan oluşan birlik’’ üzerine düşünmeye itmiş olabilir.  Netice de farklı yönlere doğru ayrılarsa dahi Oliver ve Elio’nun;  bundan sonra hep ‘’tekil’’ olduklarını biliyoruz. Zira,17 yaşındaki Elio aradığı ne varsa dahası kendisini Oliver’de buluyor ve artık Oliver Elio, Elio’ da Oliver olup çıkıyor.

            Müziğin mevsimlerle, mevsimlerin insanlarla, insanların da sanat ve aşkla iç içe olduğu bir film “Call Me By Your Name”. Her sahne kendi içinde dekoru ve renkleriyle ahengi yakalıyor. Yazın sıcağını, sadece sırtlarından akan terle değil, gözümüzü alan gün ışığıyla da hissettiriyor. Aralarındaki bağı, sadece sözleriyle değil, özenle seçilmiş ev dekoru ile anlatıyor. Birbirine bağlanan odalar, ortak kullanım alanının en mahrem yer olan tuvalet olması gibi detaylar… Detay olmanın ötesinde de filmin temelinde oturan parçalar aslında. Ekranda gördüğümüz her şey, Elio ve Oliver’ın ilişkisine dair birer ipucu. Giydikleri kıyafetlerden tutun, masada hangi yeri seçtiklerine kadar her bir hareket, davranış şekli onların kim olduğunu anlatmaya çalışıyor bizlere.

Onlar dans ederken siz de dans ediyor, onlar gülerken siz de gülüyorsunuz. Bu gerçeklik filmin son sahnesine kadar sürüyor. Filmin sahip olduğu ritmi, karakterlerin içinden geçen ama sadece izleyicilerin duyabildiği özgün besteler taşıyor. Her sahnenin ritmi birbirinden farklı ancak son sahnenin filmin temeline göre çok daha belirgin bir farkı var. Elio ağlarken siz de ağlıyorsunuz.

 İyi seyirler…

Sena Aydın & Zeynep Selçuk

Rain Man (Yağmur Adam)

1989’da 8 dalda Oscar ödüllerine aday olan ve 4 dalda ödül kazanan Rain Man nesiller arası filmlerdendir. İzlendiğinde içi ısıtan aile filmi, Rain Man’i izlemeyen yok denilecek kadar azdır. Oscar’a aday olduğu yıl Working Girl,  The Accidental Tourist, Mississippi Burning, Dangerous Liaisons ile birlikte En İyi Film dalında aday olduğu Oscar’ı da kazanmıştır. O dönem oynadığı Top Gun filminden sonra popülerliği artan Tom Cruise ve efsanevi  Dustin Hoffman  filmin başrollerinde yer almakta. Klasikleşen filmin müziklerinin imzası ise Hans Zimmer’a ait.

Dustin Hoffman’ın oynadığı karakter Raymond, küçük kardeşine zarar vermemesi için babası tarafından bir sağlık merkezine yatırılır ve küçük kardeşi Charlie’nin zihninde, “Rain Man” olarak hatırladığı hayali bir arkadaşa dönüşür. Babalarının ölümünün ardından kendisine sadece bir arabanın ve gül fidelerinin kaldığını ve babasının 3 milyon dolar değerindeki taşınmazların başka birine bırakıldığını öğrenen Charlie,  bu kişiyi bulmak için yaptığı araştırmalarda bir abisinin olduğunu öğrenir. 3 milyon dolardan payını almak için abisini sağlık merkezinden kaçıran Charlie, daha sonra ailesinin kalan son üyesiyle derin bir bağ kurar. Senaryonun kalitesi ve oyuncuların yeteneği harmanlanınca ortaya Oscar’lık film Rain Man çıkıyor. İzlemeyen herkesin en kısa zamanda vakit ayırması gereken bir film.

Billur Güven & Defne Karakoç

Spotlight

Akademi, bu yıl da yapacağı gibi her yıl, yılın en iyi filmi Oscar’ını  o yıla damgasını vurmuş bir filme  veriyor. Bazı yıllar akademinin bu seçimine katılıyoruz, bazı yıllar ise kesinlikle karşı çıkarak bu başlığı hak eden başka bir film olduğunu savunuyoruz. Bu herkese göre değişebilecek bir konudur ama büyük bir çoğunluğun hemfikir olacağı bir başka nokta ise, 2016 yılında en iyi film ödülünü alan Spotlight’ın anlattıklarıyla ve cesaretiyle ödüllendirilmeyi kesinlikle hak eden bir film olması.

 Bir grup gazetecinin, din adamlarının kiliseye gelen küçük çocukları taciz ettiği ile ilgili bazı kanıtlar bulduktan sonra ipi çekmeye devam ederek bu işin düşündüklerinden çok daha büyük bir olay olduğunu fark etmelerini ve bu olayı açığa çıkarmalarını konu alan Spotlight, yalnızca hikayesiyle bile insanı derinden etkilemeyi başaran bir film. Böylesine korkunç bir gerçeği açığa çıkarmak, özellikle de kilise gibi birçok kişinin dayanağı haline gelmiş, güvenilir bir kurumun sorumlu olduğu bu affedilemez gerçeği milyonlara açıklamak kesinlikle hafife alınacak bir iş değil. Yönetmen Tom McCarthy de bu inanılmaz gerçek hikayeyi olabilecek en güzel şekilde izleyenlere aktarmayı başarmış.

Akademinin en iyi film ödülü dışında en iyi özgün senaryo Oscar’ını da layık gördüğü Spotlight’ın senaryosu gerçek bir hikayeden uyarlama. Basının bu tip toplumsal olayların aydınlatılmasındaki kararlılığının önemimin de vurgulandığı filmde başrolleri Mark Ruffalo, Micheal Keaton, Rachel McAdams, Lıev Schreiber ve Stanley Tucci paylaşıyor.

Boston’daki yaklaşık 90 tane tacizci papazın olduğunu keşfeden Spotlight ekibin gazetecilik başarılarının da aktarıldığı film, eleştirel anlamda da üstün başarı sağladı. Oscar’a giden yolda Spotlight, Metacritic’de 45 eleştirmenin 43’ünden olumlu yönde yorum alarak tüm zamanların en yüksek puan alan filmlerinden de biri oldu.

Çekimleriyle ve oyuncuların performanslarıyla olduğu kadar gerçek bir hikayeden kurgulanan senaryosuyla da 2016’da dikkatleri üzerine çıkan Spotlight, Oscar ayı Şubatta da tekrar tekrar izlenmesi gereken bir film.

 

Görsel Kaynakça

https://www.uncsa.edu/news/20180124-oscars-and-sag-nominees.aspx

https://itunes.apple.com/bz/movie/birdman/id928582124?l=es

The Philosophy of Birdman: The Icarus Complex

https://www.amazon.co.uk/Rain-Man-Poster-Movie-27/dp/B003SJM1O8

https://www.imdb.com/title/tt0095953/

https://www.independent.co.uk/arts-entertainment/films/reviews/spotlight-film-review-michael-keaton-shines-in-this-chronicle-of-atrocities-a6840591.html

Leave a Reply