SİNEMA TARİHİNİN İKONİK YÖNETMEN – OYUNCU İKİLİSİ: JAMES STEWART-ALFRED HITCHCOCK

Sinema tarihindeki efsane yönetmen-oyuncu ikilileri deyince şüphesiz çoğumuzun aklına birileri gelir. Her yönetmenin vazgeçemediği, güvendiği bir oyuncusu olagelmiştir: Steven Spielberg-Tom Hanks, Quentin Tarantino-Christoph Waltz biraz geriye gidersek belki efsane günlerindeki Martin Scorsese-Robert De Niro… Ancak sinemanın tozlu perdesinde daha da gerilere bakınca karşımıza çok daha özel ve klasik bir ikili çıkıyor: James Stewart-Alfred Hitchcock.

James Stewart, sinemanın klasik döneminin belki de akla gelen ilk isimlerinden biri. Kimi zaman güldürürken sorgulatan Mr Smith Goes to Washington (1939) gibi yapımlarla kimi zaman da en umutsuz anlarda içimizi ısıtan It’s a Wonderful Life (1946) gibi filmlerin başrolü… Biri onur olmak üzere iki kez Oscar kazanan, altı kez de aday olan James Stewart’ın yolu Alfred Hitchcock’la ilk kez 1948 yapımı The Rope’da kesişir. Hitchcock’un bu nispeten kısa geriliminde, James Stewart’ı daha ciddi ve soğuk yanıyla görürüz. Usta yönetmenin her izleyicide aniden patlayacak bir kötü olay hissi uyandıran ve gerilimin kelimenin tam anlamıyla ilmek ilmek dokunduğu, her sahnesinin arka planında derin bir felsefe bulunduğu hissinin eşlik ettiği bu filmde Stewart, “Rupert Cadell” isimli bir öğretmeni canlandırır. Diğer Hitchcock filmlerindeki rollerinin aksine bu ilk filmde Stewart her daim karanlık ve izleyici adeta mutsuz eden bir karaktere hayat vermiştir.

Hitchcock ve Stewart “The Rope” setinde (1948)

The Rope gibi bir başyapıtın ardından ikili uzun bir süre birlikte çalışmayacak; bu arada Hitchcock, Grace Kelly’li Dial M for Murder (1954) gibi bir başyapıtı daha çekerken Stewart, 1950 yapımı Henry Koster yönetmenliğindeki Harvey’le kariyerinde dördüncü kez Oscar’a aday olacaktır.

The Rope’un ardından ikili bu sefer seyircinin karşısına 1954 yılında kült yapıt Rear Window ile çıkacak ve bundan sonraki filmleri için bir önceki kadar beklemeyeceklerdi. James Stewart’ı Grace Kelly ile beraber bir Hitchcock filminde izleme ayrıcalığını yakalayacağımız bu filmde onu, ayağını kırması nedeniyle komşularının hayatına burnunu sokmakla yetinmek zorunda kalan ve daha sonra sevgilisi ve hemşiresiyle birlikte kendini bir cinayetin ortasında bulan maceraperest fotoğrafçı L.B. Jefferies olarak görürüz. Alfred Hitchcock ise bu filmle dördüncü kez “En İyi Yönetmen Oscar”ına aday olur ancak ödülü başka bir kült film olan Marlon Brando’lu On The Waterfront’un yönetmeni Elia Kazan’a kaptırırken Grace Kelly en iyi kadın oyuncu Oscar’ını kazanır.

İkili, Rear Window’un ardından bu sefer 1956 yapımı The Man Who Knew Too Much için bir araya gelir. Hitchcock’un aynı adla ikinci kez ama büyük oranda farklı bir kurguyla çektiği bu yapıt, Hitchcock filmlerinin pek çok karakteristiğini barındırmasıyla dikkate değer.

Stewart ve Hitchcock son kez 1958’de gerek olay örgüsü gerek kameranın kullanımı ve oyunculuklarıyla bir başyapıt olan Vertigo’da bir araya gelir. Aynı zamanda ilk kez bir filmin açılış başlıklarında bilgisayar grafiklerinin kullanıldığı, yeni kamera teknolojilerinin denendiği Vertigo’da James Stewart karşımıza yükseklik korkusu olan ve arkadaşına bir iyilik yapmak için yeniden işe dönen emekli dedektif “Scottie Ferguson” olarak çıkar. Hitchcock’un izleyiciyi olay çözülene kadar ekran başından kaldırmamayı başardığı, karanlık ve gizemli atmosferiyle de dikkat çeken bu başyapıt ikilinin son filmi olur.

Hitchcock, Stewart ve Grace Kelly “Rear Window” setinde (1954)

Son James Stewart-Alfred Hitchcock çalışması olan Vertigo’nun ardından Stewart’ın öne çıktığı ve yine Oscar’a aday olduğu film 1959 yapımı Otto Verminger’in yönettiği Anatomy of Murder olur. Hitchcock ise belki de bütün sinema izleyicisinin onu tanımasını sağlayan 1960 yapımı Psycho’yu çeker ve ismini gerilim/korku sinemasına bir kez daha altın harflerle yazar.

Sinemanın bir başka dev ismi Henry Fonda’yla Hollywood’un en ünlü yakın arkadaş ikilisini de temsil eden Stewart’ın az bilinen bir yönü de İkinci Dünya Savaşı’nda albaylığa kadar yükseldiğidir. Sinemanın bu karizmatik ismi, westernden gerilime, korkudan komediye rol aldığı her işte bize oyunculuğun ne demek olduğunu hissettirir.  Ekürisi Hitchcock ise ucuz romanlardan efsane filmler çıkarabilmenin duayenidir. Seyirciyi son ana kadar merak içinde tutmayı başaran ve kamerayı en usta kullanan yönetmenlerden olan Hitchcock, kuşkusuz dâhi nitelemesini hak eden yönetmenlerin önde gelenlerindendir. İkilinin yönetmen ve oyuncu olarak görev üstlendiği ve klasikleşen bu filmler, şüphesiz daha uzun yıllar sinema dünyasındaki altın yerlerini koruyacak.

Kaynakça:

https://www.imdb.com/name/nm0000033/

https://www.imdb.com/name/nm0000071/

https://www.beyazperde.com/filmler/film-980/

https://www.imdb.com/title/tt0049470/

https://www.imdb.com/title/tt0052357/?ref_=nm_knf_t2

Leave a Reply