Hayatın İçinden Bir Kesit: C’mon C’mon 

Son yıllarda yer aldığı filmler ve gösterdiği olağanüstü performanslardan dolayı adını çokça duyduğumuz Joaquin Phoenix’in alışagelmiş karakterlerinden oldukça farklı birini oynadığı C’mon C’mon filmi; iç ısıtıp, kalp acıtacak ve bir kez daha hayatın gerçeklerini yüzünüze çarpacak koca bir belgesel niteliğinde. 2021 yılında Mike Mills’in çektiği bu film, ailevi bazı sorunlar yaşayan dokuz yaşındaki Jesse’in bilmediği bir nedenden dolayı annesiyle uzun zamandır görüşmeyen ve kendisinin de çok uzun zamandır görmediği dayısıyla yalnız kalmak zorunda kalmasıyla başlıyor. Jesse’in dayısı, Joaquin Phoenix’in oynadığı Johnny karakteri; Amerika’nın çeşitli bölgelerinden farkı etnik köken ve sosyoekonomik durumlardan gelen çocuklara hayata, geleceğe ve dünyaya dair sorular sorarak proje yürüten bir röportajcı. Çocuklarla yaptığı röportajları filmde de zaman zaman görüyoruz ve bana kalırsa filmi daha iyi kavrama açısından çokça yararlı olmuş bu kısımlar. Çünkü insan kendi yaşarken hayatın akışını fark edemiyor; üstten bir bakış, dışardan bir göz gerekiyor dünyanın zaman nehrini görebilmek için. Filmin birçok yerinde pay almış bu röportajlar da onu sağlıyor izleyicilere: daha hayatın içine adımını tam olarak atmamış insancıkların tarafsız yorumlarına, çocukların hayata dair gözlemlerine.  

Çocukların erişkinlerden çok daha doğru tespitler yaptığı olur hayatta; hatta bu tespitler dolayısıyla şaşar kalırız bazen, ne derece zeki olduklarını düşünürüz çocukların. Türkçeye Yaşamaya Bak olarak çevrilen bu filmde de çocukların hayatın içindeki yadsınamayacak rolleri kelimenin tam anlamıyla izleyicinin gözüne sokulmuş durumda. Bazen ana karakter Jesse’nin bazen de diğer çocukların hayat hakkındaki görüşleri, filmi dondurup birkaç dakika düşünme hissi veriyor insana. Düşündürdüğü yetmezmiş gibi kendi yaşantılarımızla da bağdaştırabileceğimiz alanlar yaratıyor çocukların hayata dair görüşlerinin yer aldığı sahneler: duygularla dolu ama aynı zamanda yalın konuşmalar, kahkahalar ve gülen yüzler ardındaki dağlanan yararlarla çevrelenmiş hayatın içinden bir kesit izleme hissiyatı veren. Bu anların kaçınılmaz sonu olarak zihnimizde başa sarıp sarıp izleyeceğimiz, kulağımızda tekrar tekrar duyacağımız an’lar, alıntılar oluşuyor bu filmden miras kalan.  Bu anların en etkileyicilerinden biri olarak Jesse’nin ayrılmadan önce dayısına bir anı ve kendisine de geçirdiği güzel zamanları anımsatacak bir hatırlatıcı olarak bıraktığı sesi kaydetme sahnesi örnek olarak verilebilir. Bu sahnede Jesse dokuz yaşında olmasına rağmen belki de hayatın en gerçek ve en ortak derdini söylüyor: “Gerçekleşmesi için planladığın hiçbir şey gerçekleşmeyecek.”. Hayatın bizden ve planlarımızdan hızlı gittiğini çocukken fark etmesine rağmen büyüyünce unutacağını içten içe bilen Jesse’nin kendine ve dayısına bıraktığı hatırlatma, her bir izleyicinin yüzüne de bu büyük gerçeği çarpıyor. 

Günler geçerken, saatler işlerken ne geçen zaman fark ediliyor ne bazen güle güle bazen ağlaya ağlaya yaşadığımız an’lar. C’mon C’mon da yaşarken anlayamadığımız, değerini biçemediğimiz her an için bir özür maiyetinde. Geçip gittikten sonra hep güzel anımsanan anların yaşarken pek de güzel olmadığının hatırlatıcısı da aynı zamanda. Hem dudaklarımızın kenarında buruk bir tebessüm bırakacak hem de gözlerimizden boncuklar akıtacak bir kesit gibi, hayat gibi. Bu film bittikten ve içindekileri sindirdikten bir süre sonra herkesin zamanın akışına tekrardan kapılacağına emin olsam dahi izlemenin, bir durup soluklanarak yaşadıklarımıza dışardan bakmanın yararlı olacağını düşünüyorum. Çünkü hayat gerçekten garip bir şekilde güzel. Johnny’nin yeğeni Jesse’ye kitap okuduğu sahnede de gördüğümüz gibi To visit planet earth, you will have to be born as a human child…… Over the years, you will try to make sense of that happy, sad, full, empty, always-shifting life you’re in. And when the time comes to return to your star, it may be hard to say goodbye to that strangely beautiful world. * 

*Dünya’yı ziyaret etmek için insan olarak doğman gerekecek……Yıllar geçtikçe içinde bulunduğun o mutlu, hüzünlü, dolu, boş, sürekli değişen hayatı anlamlandırmaya çalışacaksın. Yıldızına dönme zamanı geldiğinde, bu tuhaf güzellikteki dünyaya veda etmek zor olacak. 

Leave a Reply