Her devletin ütopik sayılabilecek idealleri vardır. Söylemek isteyip de söyleyemediği ama gizli kapaklı hep gerçekleştirmeye çalıştığı hayalleri… İsrail bu idealleri konusunda en açık ülke sayılabilir. Avrupa ve Amerika’daki Yahudi lobilerinin, Yahudi para babalarının ”zorlamaları” ile Batı’nın ona verdiği özgüven, İsrail ‘i bu yolda daha da vahşileştiriyor.
Hal bu olunca ,İsrail’in 2008 ve 2012 yılında olduğu gibi orantısız güç kullanımının had safhada olduğu, fosfor bombası gibi yasaklı silahların kullanıldığı katliam niteliğindeki Gazze saldırıları; özünde insani ve demokratik olmayan ama yine de demokrasi ve insan hakları kavramlarını dünya medeniyetine kazandırmakla övünen Batı’nın dikkatinden kaçıveriyor.
Gazze mübarek Ramazan ayının başlangıcından beri yine katliamın merkezi. Batı ve o rapor hazırlamaya çok meraklı, tabii ki ”tarafsız”, insan hakları örgütleri sessiz. Şaşırdık mı? Hayır. İsrail aynı İsrail, Batı klasik olarak İsrail-Filistin konusunda umursamaz ancak bu sefer ufak bir fark var. Bu iş sadece Amerika ve Avrupa’daki maddi açıdan kuvvetli Yahudi lobileri sebebiyle, sözde en demokratik, insan haklarına en saygılı devletlerin İsrail’ e birşey diyememesinden ibaret değil.
Bildiğiniz gibi Kırım meselesi ve halen devam eden Ukrayna’daki Rus ayrılıkçılar sorunu sebebiyle Rusya’nın Batı ile bağı koptu kopacak. Putin’in Batı’ya karşı en büyük kozu enerji ve bu yüzden Avrupa’nın enerji ihtiyacı için yeni alternatifler yaratılması gerekiyor.
Bunun dışında, Batı’nın yeni yeni gündeme gelen Kuzey Irak petrolleri seçeneği var. Ancak, Irak Merkezi Yönetimi ile Bölgesel Kürt Yönetimi’nin anlaşmazlıkları sürerken, ABD ile Kürt sorununun bir diğer yüzü İran’ın yakınlaşması tam anlamıyla rayına oturmamışken ve en önemlisi Türkiye ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bir şekilde anlaşmış, enerji akışı Türkiye üzerinden yapılacakken bu seçenek de henüz Batı ‘nın arzu ettiği şekilde kullanıma hazır değil.
Doğu Akdeniz’de yeni keşfedilen doğal gaz yatakları Batı’nın umudu oldu. Bu rezervleri Dünya piyasalarına açmak da onların politik ajandası… Bunun en güzel örneği ABD ve Avrupa’nın Afrodit rezervlerine komşu Kıbrıs’ın politik sorunlarını çözmek konusundaki yeniden canlanan hevesleri. Malumunuz enerji ithalat-ihracatı yapabilmek için yatırım ve onun içinde politik açıdan güvenli bir ortam olması lazım.
Bir diğer enerji seçeneği ise Levant’ta Gazze kıyı şeridindeki gaz rezervleri. Araştırmalara göre bölgede 280 milyar metreküplük bir rezerv mevcut. Başlangıçta, İsrail ve Filistin hükümeti bu rezervler konusunda anlaşmıştı. Filistin satacak, ilerleyen yıllarda enerji açığı ortaya çıkacak; İsrail ise komşusundan uygun fiyatlarla ihtiyacını karşılayacaktı. Ancak aradan geçen sürede İsrail’deki hükümet değişimi, Hamas’ın seçimleri kazanması antlaşmayı geçersiz kıldı. Ayrıca, Arap Baharı ile Ortadoğu’nun belirsizliği, Hamas- El fetih birleşmesi ve Filistin’in devlet olma yolundaki adımları, İsrail’i bu rezervlerin kendince ” güvenliğini” sağlamaya yöneltti. İsrail, ”yılanın başı küçükken ezilir” mantığıyla Filistin tam olarak birleşememiş, devlet olamamışken , bölgedeki Müslümanları yok etmeye, kovmaya çalışıyor. İsrail hükümeti vadedilmiş toprakları, enerji gelirleriyle birlikte istiyor.
Arap Baharı sebebiyle Suriye ve Libya petrolleri sorunlu, Körfez ülkelerinde halen toplumsal sorunların çıkma riski var, Rus kaynakları politik sebeplerle güvencesiz derken; Avrupa’nın enerji ihtiyacını karşılayabileceği alan oldukça kısıtlandı. Doğu Akdeniz rezervleri, Kuzey Irak petrolleri gibi alternatiflerin arzu edilen tarafları ihya ederek dünya piyasalarına açılması ise gelecek bir on-yirmi yılın kaderini belirleyecek gibi görünüyor.
RESİMLER