Bunun Adı Final: Fransa-Portekiz

Cristiano Ronaldo mu, Antoine Griezmann mı yazısı bekliyorsanız ne yazık ki üzüleceksiniz. Bu oyun bu seviyede uzun süredir 11 kişinin tamamıyla oynanıyor. Bu yazıda evindeki tüm turnuvaları kazanmış olan, tarihine bakıldığında Michel Platini gibi, Zinedine Zidane gibi oyuncuları içermiş bir futbol devi Fransa Milli Futbol Takımı mı; Eusebio gibi, Luis Figo gibi dünya yıldızlarının takımı Portekiz Milli Futbol Takımı mı kazanacak EURO 2016’yı tahmin etmeye çalışacağız. Yani sadece yıldızları değil, takımları ve oyuncularını inceleyeceğiz.

Atletico ve Real formalarıyla Madrid’in dünya yıldızları. Sahada olacaklar, fakat hem Fransa hem de Portekiz onlardan daha fazlasına ihtiyaç duyacak.

Atletico ve Real formalarıyla Madrid’in dünya yıldızları. Sahada olacaklar, fakat hem Fransa hem de Portekiz onlardan daha fazlasına ihtiyaç duyacak.

Başta belirttiğim gibi, Maradona’dan beridir uluslararası turnuvalarda tek bir futbolcunun tüm oyunu domine ettiği, takımı kupaya kavuşturduğu görülmedi. Dünya Kupası finalindeki Messi dramı hala akıllarda olsa gerek. Bu turnuvada da Fransa-Romanya maçından bugüne kadar takım oyununu iyi oynayan, oynayamasa da birden fazla sayıda yetenekli ve tabelayı değiştirebilen futbolcuya sahip olan ekibin başarılı olduğunu gördük. Final içinse bundan fazlası gerekiyor, rakipten hem daha iyi, hem de daha şanslı olmak. Gelin biz işin şans kısmını değil de, öbür tarafını inceleyelim.

İsterseniz analize Portekiz ile başlayalım. Gruptan 3 beraberlikle (ve 4 golle) en iyi 4 üçüncüden biri olarak çıkan Portekiz, bu performansı ilginç bir şekilde Hırvatistan ve Polonya maçlarında sürdürmüştü hatırlarsanız. Her turnuvada olduğu gibi ofansta oldukça yetenekli bir kadrosu bulunan bu takım, Ronaldo ve saz arkadaşları Nani, Quaresma, Renato Sanches ile beraber önceki turnuvalardan farklı olarak kötü şansını da yenmiş gibi görünüyor. Lakin defansta Pepe-Alves-Fonte stoper olarak, kalede de Rui Patricio onlar kadar güven veremiyor (ne kadar formda olsalar da). Bununla beraber futbol basitçe söylemek gerekirse: “Rakipten Fazla Gol Atma Oyunu”. Her ne kadar Ramsey olmadan, sadece Bale ile var olmaya çalışan Galler’i yenmek final için referans olmasa da, adeta smaca kalkar gibi yükselen Ronaldo hem Fransız, hem de Alman defans oyuncularının ‘Bütün maç nasıl tutarız bunu’ diye söylenmelerine yol açmıştır diye düşünüyorum. (Hoş, yeni Barça’lı Umtiti için bu maç daha başlangıç) Yine de, Fernando Santos’un işi hiç kolay değil; karşısında Almanya’yı elemiş bir takım olacak.

Almanya demişken Fransa’ya geçelim. Fransızlar çoğu kimseyi şaşırtarak Didier Deschamps’ın deyimiyle “Dünya’nın En İyi Takımı” olan Panzerler karşısında %40’ı geçmeyen bir top kontrolü ile 2-0’lık net bir galibiyet aldılar. Maçı izlemeyenler için şunu söyleyelim, ilk yarının neredeyse tamamı Almanya kontrolünde geçti. Dolayısıyla Lloris’in iyi performansı devam ediyor diyebiliriz. 45 dakika harika oynayan (Kroos’la bir penaltısı da verilmeyen) Löw’ün takımı Schweinsteiger’in 45+1’de hediye ettiği bir penaltı ile Fransızlara hem moral, hem de oyun üstünlüğünü verdi; Griezmann ikinci golüyle de Panzerlerin fişini çekti. Almanya’nın kayda değer tek tehlikesi olan Draxler’in şutu da direkten dönünce Almanya’nın pili de tükenmiş oldu. Üstteki altı çizili kısım önemli, çünkü Fransa’nın karşısında bitiricilik olarak yetersiz bir takım vardı onu vurguluyor. Bu yazının ana teması ve bu maçın anahtarı oyun üstünlüğü değil, takımın bitiricilik yeteneği. Koscielny ve Umtiti, Müller’e rahat bir şekilde üstünlük kurdu fakat bu durum forvet hattında Ronaldo bulunan Portekiz karşısında geçerli olmayabilir. Skor tabelasının en önemli şey olduğu eleme maçlarında dikkat edilecek asıl unsur budur, Véledrome’daki Griezmann performansı da bu savın doğrulanmasından ibaret. Yani Giroud ve Payet de önceki maçtaki gibi yokları oynarsa Fransa yine Griezmann’ın eline bakacak ve bu çok iyi bir B planı değil final maçı için.

Maç tahmini oldukça zor bir şey. Meşhur yourmculardan gelen kolay versiyonları da var elbet: “Top kaleye girerse gol olur”. Ama bu maç için ‘biraz’ daha öteye geçebiliriz. Stade de France’daki atmosfer sayesinde Fransa’nın tempolu bir şekilde başlamasını bekliyorum, bunun yanı sıra erken gelecek bir gol hem topla oynama oranında hem de skor tabelasındaki farkın fazlaca açılmasını da sağlayabilir. Eğer uzatmalara gidilirse, Ronaldo’nun eline Messi’den daha iyi olduğunu ispat etmek için bir fırsat geçecek diyebiliriz; bu ekstra motivasyonla ise CR7 (ya Macaristan’ın 3. golü sonrası olduğu gibi) küplere binecek ya da sahaya atlayacak olan taraftarlarıyla delice özçekimler çektirecek.

Tarihi olarak da serilerin, rekorların kırıldığı bir turnuvadayız. Büyük turnuva dediğimiz Avrupa Şampiyonaları ve Dünya Kupalarında Almanya’nın uzun süre sonra İtalya’yı, Fransa’nın da uzun süre Almanya’yı yendiğini gördük. Bir istatistik daha var ki o da şunu söylüyor: Portekiz de uzun süredir Fransa’yı bu turnuvalarda yenemiyor. Bakalım Horozlar evindeki turnuvaları kazanmayı sürdürecek mi, yoksa Portekiz yeni bir seri sonuna mı bizleri şahit edecek?

*Kapak resmi uefa.com sitesinden, diğer resimler sırasıyla thekashmirwalla.com ve i1.tribune.com.pk sitelerinden alınmıştır.

Leave a Reply