radamel-falcao

Okulun çıkış zilinin çalmasını benim kadar bekleyen biri yoktu. Hani o kronometresi ile futbol oynamaya çalıştığımız saatle hocanın gözlerinin içine bakarak, dersten apar topar çıkmanın eve koşmanın planlarını yapıyordum. Hayatımda en mutlu olduğum anlarda kafamda çalan o melodi sonunda çaldı, çantamı aldığım gibi doğru eve koştum ve bugün büyük gündü. Eve girip, altını üstüne getirerek babama ağlayarak aldırdığım 10 numara Sergen formasını buldum sonunda. Çarşamba pazarından alınan herhangi bir şeyin bu kadar önemli olabileceği henüz dokuz yaşımda olmama rağmen benim bile aklımın ucundan geçmezdi. Formamı giyip, futbol oynarken kullanırım diye atmadığımız arada içine toprak, çamur, su Allah ne verdiyse kaçıran spor ayakkabılarımı ayaklarıma geçirip arkadaşlarımın yanına koştum. Herkeste aynı heyecanın var olduğu alt dudaklarımızın titreyişinden anlaşılıyordu. Mahalledeki Beşiktaşlı arkadaşlarla, Galatasaraylı arkadaşların kapışması vardı bugün. İnşallah o koca ihtiyar bizi kovmazdı ve evimizin yanındaki o arsada futbolumuzu bitirebilirdik.

Bugün 23 yaşındayım ve o günkü maçtan aklımda kalanlar; Galatasaraylı arkadaşların gol attıktan sonra Hagi diye bağırdıkları sırada Sergen formasının hakkını veremediğim için yanaklarımdan süzülen iki damla yaştan ibaret. O yaşları hep yanağında taşıyarak Beşiktaş’a aşkla bağlanmış ve siyah beyaz renkleri hayatının her döneminde asiliğin, dik duruşun ve yaşama sevincinin sembolü olarak görmüş biri için, çocukken o maçtan daha fazla canımı acıtan haberler yer alıyor bugün dünya futbolunda. Wikileaks’ten ilham alarak adlarını belirleyen Footballleaks ekibi dünyada futbolun çocukların gözlerinden akan o yaş damlaları kadar saf olmadığını teker teker açıklıyor. Bugün mahalle maçlarında çocukların kendilerine rol model belirledikleri Ronaldo’nun transferinde ne kadar para harcandığı, bu paraların ne kadar gösterildiği, Falcao’nun Monaco’ya transferinde menajerinin cebinin nasıl dolduğu ve bunun gibi pek çok haber her gün patır patır internet gündemine düşüyor. Futbolu hiçbir zaman sadece futbol olarak görmeyen biri olarak, futbolun hayatta kalma mücadelesi, haykırma özgürlük arama yeri olduğunu düşünmüştüm. Benim için futbol Zafere Kaçış filminde gösterildiği gibi mazlumların veya ezilenlerin zafere kaçabilecekleri bir yoldu fakat sanırım hayatın her alanında olduğu gibi bu alanda da kaybediyoruz.

Dünya, bu sıralar futbolun yönetildiği en büyük kurum olan FIFA başkanının rüşvet aldığı iddialarıyla çalkalanırken, Neymar’ın ,ki kendisi henüz 24 yaşında, mal varlığına el konulması futbolun paraya hakim olanlar tarafından ele geçirdiğine beni ikna etmeye yetmişti. Ben tam başımı öne eğmiş yumruğumu havaya kaldırabilir miyim diye düşünürken Çin sarsıntısı başladı. Ucuz iş gücünün tavan yaptığı, çoluk çocuk demeden gözünün yaşına bakmadan günlüğü bir ekmek parasına çalıştırılan insanların bulunduğu Çin’de futbol kulüpleri Avrupa piyasasındaki futbolculara şaşılacak düzeyde paralar harcamaya başladılar. Tam bu insanlar bir milyoncu dükkânı sayesinde bu kadar parayı nasıl kazanmaya başladı? diye düşünüyordum ki; Türkiye’nin en büyük iki kulüp başkanları birbirlerini şike yapmakla suçluyor ve şike dolayısıyla hapis yatmış Aziz Yıldırım Galatasaray’a bir yıldızlarını Beşiktaş’a vermeleri gerektiğini söylüyordu.

Sanırım çocukken her şeye baktığım gibi futbolu da çok masumca izlemiş ve hayatımda bir değer olarak görmüştüm. Her hafta sonu maç izlemeye gittiğimdeki heyecanın birileri tarafından masa başında düzenlendiğini hiç fark edemedim. Beşiktaş’a hep Baba Hakkı hikâyeleri ile bakarken mutlu oldum. Beşiktaş’ımın birilerinin rant kapısı olarak kullanılması canımı acıttı. Evet ben de Çarşı gibi hayatı futbola değil futbolu hayata feda etmiştim ancak insanların benim âşık olduğum renklerin arkasına gizlenerek ceplerini doldurmalarını henüz hazmedemedim. Madenlerde, fabrikalarda, savaşlarda mazlumların ezilmesine karşı çıkarken, bu insanların futbola da el atması o maçtan aklımda kalan iki damla gözyaşının saflığına da göz diktiklerini gösteriyordu. Hayatta en değerli varlığımız olan o iki damla gözyaşını korumak dileğiyle. Lanet olası federaller!

Leave a Reply