Üniversitemiz öğrencilerinden Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu, geçtiğimiz haftalarda 20 üniversiteden 34 sporcunun katılımı ile gerçekleşen Üniversiteler Okçuluk Şampiyonasında altın madalya kazanarak büyük bir başarıya imza attı. Biz de kendisiyle bir röportaj yapma fırsatı bulduk. Yarışmaya katılan tek engelli sporcu olarak elde ettiği bu başarının, spora başlamak isteyip aklında soru işaretleri olan herkese ışık tutması dileğiyle :)

Burak Çatalbaş: Merhaba Tarık, öncelikle seni tanımak isteriz bize kendinden bahsedebilir misin?

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Tabii, adım Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu. Siyaset 3. Sınıf öğrencisiyim. Boş zamanlarımda okçulukla uğraşıyorum.

Burak Çatalbaş: Profesyonel hayatından bahsedebilir misin biraz?

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Açıkçası kendimi profesyonel olarak nitelendirmek istemiyorum. Okçuluğa daha çok bir hobi olarak başladım, çok istiyordum. Ben aslen Trabzonluyum, Trabzon’da bu imkânlar yoktu tabii. Ankara’ya gelince buradaki okçuluk, atış alanlarını gördüm. Burada denemek istedim, başlangıçta çok çekingendim. Herhangi bir engellinin bırakın okçuluk yapmasını, spor yapmasının çok mümkün olduğunu düşünmüyordum. İlk başta şu an atış yaptığım kulübe gittim, dediğim gibi çok çekiniyordum başta. Engelli atıcı olduğunu da bilmiyordum. Burada Handan hocam var kendisi milli takımda tekerlekli sandalyede okçulukla uğraşıyor. Onunla tanıştık, kulüpteki antrenörleriyle tanıştım. Zaman içinde alıştım bu spora. Ama tabii birçok zorluğu oldu başlangıçta, Türkiye’de benim gibi bir kolu engelli olup bu sporu yapan bir tek Ömer abi var, Ömer Aşık. Başlangıçta tabii ki zorlandım, bilmediğim bir şey, günlük hayatta protez kullanıyorum ama bu spora özel protez yapılması gerekiyordu. Deneme yanılma yoluyla şu anki kullandığım protezi kullanmaya başladım. Biliyorsunuz okul da var, bu yüzden tam olarak profesyonel saymıyorum kendimi. Profesyonelliğe adım atacağız gibi. Sporda gerçekten en iyiye ulaşmak istiyorsanız onu tam zamanlı yapmanız gerekiyor ve ben şu an tam zamanlı vakit ayıramıyorum okuldan dolayı. Daha çok hobiyle profesyonellik arası, yarı amatör diyebiliriz.

Burak Çatalbaş: En büyük desteği kimden gördün, ailen mi teşvik etti?

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Ailemin desteğini tabii ki de hiçe sayamam. Onlar olmasaydı herhalde ok bile atamazdım. Annem özellikle çok yardımcı oldu. Şu an kaldığım evde yemek yaptı, günlük işlerde yardımcı oldu. Bunları söylüyorum çünkü sporun içinde olunca beslenmeden tutun uyku düzeninize kadar vakti ayarlamanız gerekiyor. Bir yardımcı olmazsa sizin de bunları tek başınıza idame ettirebilmeniz çok zor oluyor. Ailem çok yardımcı oldu, çok profesyonel antrenörlerle çalışmaya devam ediyorum hala. Onların çok büyük emekleri var üstümde.Özellikle de Mustafa Serkan Tuna hocamın üzerimde emeği çok büyüktür. Okçuluğun içinden gelen bir insan. Yıllarca milli takımda ok attı, onlarca rekoru, madalyaları var. Gerçekten çok iyi bir antrenör ve sporcudur kendisi. Ama en sonunda insanın kendisinde bitiyor bu spor. Çünkü sonuçta uzun süreli bir iş. Yani ben ilk yarışmamda 100. sıralardaydım. 200 kişi katılmıştı. Yaklaşık iki senedir atış yapıyor olsam da bu iş yarışmada belli oluyor. Antrenmanda istediğiniz kadar iyi atın yarışmada her şeyi unutabiliyorsunuz. Yarışma ortamına alışmak gerekiyor. 1 yıldır da yarışmalara katılıyorum.

Zeynep Sıla Yazıcı: Peki sıradaki hedefin nedir?

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Paralimpik milli takımına girmek isterim. Sıralamaya göre belli oluyor. Şu an 5.sıradayım, duruma göre ilk 6’yı alma ihtimalleri var. Olursa sevinirim, sonuçta herhangi bir şeye başladığınızda zirveye ulaşmak istersiniz. Elimden geleni yapacağım, çalışmaya devam. Bu başarı da benim için güzel bir motivasyon kaynağı oldu açıkçası.

Zeynep Sıla Yazıcı: Yani bir de 4 tane milli takım sporcusunun olduğu bir turnuvada şampiyonluk çok gurur verici olsa gerek.

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Dediğiniz gibi bırakın tek engelli sporcu olmayı, orada yarıştığınız sporcuların birçoğu bu işi “iş” olarak yapıyor. İşiniz ne diye sorulunca “Okçuyum.” diyen insanlar. Hayatları ok atmak. Çok da yetenekli, azimli, çalışkan insanlar. O gün ben kazandım. İnandım ve kazandım.

Zeynep Sıla Yazıcı: Diğer sorumuza geçelim. Özel durumun şimdiye kadar olan süreçte seni nasıl etkiledi?

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Ben doğuştan engelliyim, her engelliye sorduğunuzda farklı farklı cevaplar vereceklerdir. Bunu sadece spor olarak değil, hayata bakış açısı olarak yorumlamak gerekirse öncelikle insanlardan farklısınız. Farklı olduğunuz için insanlar başta kabul etmez, farklı bakar size. Çünkü tekerlekli sandalyede olsun, benim gibi bir durumu olsun yani herhangi bir engelliye toplumda farklı bakılıyor. Bu spora nasıl yansıdı, başlangıçta tabii çok büyük bir çekingenlik vardı. Şu an okçulukta kullandığım protezimin üstüne hırka giyiyordum görülmesin, başka insanlar görüp de yadırgamasın diye. Bunlar zamanla aşıldı tabii ki. Hayatın bir evresinden sonra gerekmedikçe protez de takmamaya başladım örneğin. Ama gerçekten bu sporun içinde olup yapabildiğini görmenin engelli bir insana çok büyük bir artısı var, bunu yaşayarak öğrendim kesinlikle.

Zeynep Sıla Yazıcı: Benzer durumda olan arkadaşlara söyleyebileceğin şeyler var mı, verebileceğin tavsiyeler neler?

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Bir şeyi gerçekten seviyorlarsa, başlamak istiyorlarsa yapsınlar. Çünkü ben ok atarken çok büyük zevk alıyorum. Küçüklükten beri izlediğim bir şey ve yapabildiğimi gördüğüm zaman daha da motive oluyorum.

Burak Çatalbaş: Tam olarak ne zaman başladı bu spora olan isteğin?

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Ben çok küçükken plastikten yay falan vardı, onunla atıyordum derken öyle kaldı. Ama Arrow diye bir dizi var biliyorsunuzdur, onu lisede izlemeye başlayınca gerçekten çok etkilendim ve bu sporu yapmak istedim ama daha önce de bahsettiğim gibi hiçbir fikrim yok nasıl yapabileceğime dair, yayı nasıl tutarım, çekerim falan. O bir dönüm noktasıydı benim için, gerçekten bunu yapmak istiyorum dediğim zaman bahsettiğim diziyle başlamış olsa gerek.

 

Zeynep Sıla Yazıcı: Son olarak söylemek istediğin bir şey, vermek istediğin bir mesaj var mı?

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Var aslında. Üniversitemiz de destekledi, paylaştı. Genel olarak bir şeyin farkına vardım. Facebook’ta emoji atabiliyorsunuz ya, insanlar üzgün emojisi paylaşmış. Bunun sebebinin şu şekilde olduğunu düşünüyorum, engelli bir kişi başarı almış almış ama o kişi engelli. Bir önyargının olduğunu düşünmeye başladım açıkçası. Tamam engelli olmak kolay bir şey değil, belki benden çok daha zor durumda olan insanlar var ama o insanların beklediği tek şey birazcık anlaşılmak. Sonuçta o insanlar hayatının geri kalanını o şekilde devam ettirmek zorunda kalacak ama bir şekilde o duruma alışmış yani, adapte olmuş. Tek beklediği şey birazcık anlayış, empati. Acıyarak bakmanıza gerek yok. Acıyarak baktığınız zaman siz belli etmediğinizi düşünseniz bile o insan aslında onu o kadar iyi anlıyor ki. Sadece o engel durumu yokmuş gibi davranın yanında.  Ayrıca spor konusunda da, güzel bir başarı aldığımı düşünüyorum. Herhangi bir şekilde aklında soru işareti olan engelli ya da değil, başlasınlar ve denesinler. Denemekten zarar gelmez. Dediğim gibi hiç umudum yoktu yapabileceğime dair. Birçok zorluk yaşadım hemen kısaca anlatayım. Bu protez dediğimiz şey aslında farklı bir aygıt gibi, farklı tepkiler veriyor. Herhalde 1 yılımı şu an attığım tekniğe adapte olmaya ayırmışımdır ama sadece çalıştım azim gösterdim. Daha fazla çalışmak istiyorum, çok fazla eksiklikler var. Ama çalıştıkça ve inandıkça insan gerçekten bir şeyleri başarabiliyor. Bir de ilk madalyam altın madalya, çok farklı güzel bir his.

Burak Çatalbaş: Nereye astın madalyanı?

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Evde köşede duruyor ya :) Çok kapılmak istemiyorum. Biraz fazla ego yapmaktan korkuyorum açıkçası. Özgüven güzeldir ama bana göre ego insanı hata yaptırmaya yönlendirir. Ben hata yapacağımı düşündüğüm için çok fazla kaptırmak istemedim. Ama şöyle söyleyeyim şu an sınav olmasa önceki attığımdan daha fazla atmak isterdim, şu an kafa yapım öyle yani. Daha fazla çalışmam gerektiğini düşünüyorum.

Burak Çatalbaş: O zaman bundan sonra daha profesyonel bir şekilde devam etmek istiyorsun diyebilir miyiz?

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Milli takım seçmeleri vesaire, önümüzdeki yıl da paralimpik oyunları yapılacak. Şansımı denemek istiyorum, belki yarım dönem okulu dondurabilirim.

Zeynep Sıla Yazıcı: Ne zaman olacak seçmeler?

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: 2020’nin Mart ayı gibi bir yarış yapılacak. Eğer bir sıkıntı çıkmazsa hayatımda böyle bir karar almayı planlıyorum çünkü neden olmasın. Kaybedecek çok bir şeyim yok. Ülkemizi de temsil etmiş olacağım, herhalde ondan daha güzel bir şey yok. Elimden gelenin en iyisini yapıp, oraya ulaşabilirsem mutlu olurum. Bunun için çalışacağım.

Burak-Zeynep: Biz de seni takipte olacağız. Çok teşekkür ederiz bizimle bu röportajı yaptığın için.

Ahmet Tarık Bıyıklıoğlu: Ben teşekkür ederim böyle bir imkân verdiğiniz için.

Leave a Reply