Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), 2024 Avrupa Şampiyonası’na ev sahipliği yapacak ülkeyi ilan etti ya, benim kafamda şimdi deli sorular… Türkiye’nin de aday olduğu oylamada, turnuvanın Almanya’da yapılmasına karar verildi. Klişelerden hayat boyu kaçınmaya çalışmış biri olarak UEFA’nın, tarihinde ilk kez, 2024 adaylık sürecinde, aday ülkeleri değerlendirirken “insan haklarına saygı” kriterini de dikkate almasını ve bu kriteri Türkiye’nin tutturamadığını söyleyip Almanya’yı seçmesini hakikaten “ikiyüzlü bir politik saldırı” olarak görüyorum…

Pek çok neden gerekçe gösterilerek verilmeyebilirdi. Ama daha birkaç ay öncesinde, üstüne üstlük futbol ile ilgili bir konuda, hem de ırkçılık eleştirilerinin hedefi olmuş bir ülkeye, yetmezmiş gibi, eleştiriler tüm dünya tarafından bir Türk futbolcu üzerinden yürümüşken; Türkiye’ye değil de Almanya’ya verilmesini şimdi ben manidar bulmayayım da ne yapayım?

Ha bir de “dengesiz ekonomik durum” vurgusu var. Şimdi oturup Türkiye ekonomisi ile Almanya ekonomisini karşılaştıracak değilim ama, dünyanın zaten dengesiz bir ekonomik durumu var. Daha dün, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşından AB ekonomilerinin nasıl da kötü etkileneceğini Almanya anlatmıyor muydu? İngiltere bu birlik bizim ekonomik, sosyal hayatımıza zarar veriyor deyip yakmadı mı köprüleri?

Almanya’nın, futbol organizasyonunun yapılacak ülke olmasındaki tek avantajı, tüm statlarının hazır olması. Ama şampiyon olunca, kutlama değil “sanat” yapacakları bi “İnönü”leri yok tabii. Bunun karşısında hem coğrafi konumunun paha biçilemezliği, hem de sunulan çeşitli kira ve vergi avantajlarını da göz önüne alınca bak bir tur daha sinirleniyor insan… Klavyemden “çat” “çut” seslerinin daha da güçlü çıktığını duyuyorum… Galiba UEFA’nın bu ikircikli tavrı nedeniyle kafamdan dumanlar da çıkıyor.

Ekonomik durumu dengesizmiş…. Türkiye Avrupa’da ilk 10 ekonominin içinde. Ayrıca Almanların, Almanlarla oynayıp yine Almanların kazandığı zannedilen bu oyunda da Türkiye Avrupa’da da ilk 10’da. Ama turnuvayı düzenlememiş tek ülke!

Adaylık raporunda Türkiye neler yapacaktı anlatmıştı.

Turnuvada kullanılacak stat ve antrenman merkezleri için para alınmayacak, organizasyon süresince UEFA’nın gelirlerinden vergi istenmeyecekti… Futbol vadisi yoldaydı… Maç günleri ulaşım bedava olacak bile denmişti. İnsan hakları kriterini gecememiştik ama, her bilete bir fidan kampanyası ile, Avrupa Futbol Şampiyonası’nı izlemek için ülkemizi ziyaret edecek futbolseverlerin sadece maç seyretmekle kalmayacağı, her bilet sahibi adına sertifikalı fidanlar dikilerek gelecek nesillere kalıcı bir miras bırakılacağı imza altına alınmıştı…

Ama sonuç ne oldu… Aynı şu yeni “VAR” gibi… Raporlar açıldı, okundu, incelendi…. Hatta bir daha bakıldı… Dönüldü dönüldü bir daha bakıldı, sanırsın dönüp dönüp Atiba’ya bakıyorlar… Hatta bakmıyorlar. Penaltı mı? Değil mi? Bariz penaltı. Ama hakemin veresi yok. Rakip olunca hem “VAR”a bakıyor, hem “Var” diyor. Ülkece “Beşiktaş”lı olduk. Herkese “VAR” bir bize “Yok”.

*Resim https://pbs.twimg.com/media/DSUvpvpX4AAJSkO.jpg adresinden alınmıştır.

Leave a Reply

1 comment

  1. cagdas

    Wikipedia yasak, booking yasak, uber yasak, paypay yasak… taciz tecavuz sokaklarda kol geziyor, can guvenligi mal guvenligi sikinti, devlet ekonomisini ozel sirkete vermek istiyor, devleti elestiren gazeteciler hapse atilabiliyor ya da sorusturma aciliyor, devletin teror orgutune yardim ettigini ortaya cikaranlar hapis yatti (Chp mv daha yeni serbest birakildi), hukuk yokolusa ilerliyor…
    Yalaniniz da cabasi, avrupanin guclu ekonomisi euro karsisinda diz cokmus.
    Turk takimlarini uefa ve sampiyonlar ligine almalari bile luks gibi gorunuyor

    -1