Türkiye, gergin ve yoğun geçen bir seçim maratonunun daha ardına geldi ve ilk kez halk, bir cumhurbaşkanı seçti. Seçimi ilk turda kazandığını varsaydığımız Erdoğan, halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşkü‘ne çıkmaya hak kazanıyor. Peki Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca cumhurbaşkanlarının ikametgâhı olarak kullanılan 1071 metre rakımlı Köşk, kim tarafından yapıldı, ilk sahibi kimdi ve nasıl el değiştirdi?

Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi

Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi

Resmi tarih anlatısına göre Çankaya Köşkü, 19. yüzyılın sonlarında iki katlı bir bağ evi olarak inşa ediliyor. Zamane Ankara halkının yazlık evlerinin bulunduğu Çankaya sırtlarında bulunan kendi halindeki köşk, milli mücadeleyi istasyon binasındaki odasından yürütmeye çalışan Mustafa Kemal’e Ankara halkı tarafından hediye ediliyor. Köşkün ilk sahibinin Ermeni Kasapyan Ailesi olarak bilinmesinden mütevellit, Köşk çevrede Kasapyan Köşkü olarak anılıyor. Köşk, Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin Kurucu Başkanı dönemin Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi tarafından o dönemdeki sahini Bulgurluzadelerden satın alınarak Mustafa Kemal’e hediye edilirken Mustafa Kemal, malikin kendisi değil Türk Ordusu olması şartıyla hediyeyi kabul ediyor. Bugün Müze Köşk olarak anılan Atatürk’ün 12 yıl boyunca ikamet ettiği ilk cumhurbaşkanlığı köşkü, Milli Savunma Bakanlığı adına tapuda tescil ettiriliyor. Ancak Köşk’ün Kasapyanlarlardan Bulgurluzadelere nasıl geçtiği konusu ne yazık ki kristal berraklığında değil.

1915 olaylarının ve tehcirin ardından dönemin iktidarı İttihat ve Terakki önemli bir soruyla karşı karşıya kalıyor: Tehcir edilenlerin mal mülkleri ne olacak? İttihat ve Terakki, bu önemli soruya cevap verebilmek amacıyla bir komisyon kurduruyor: Emval-i Metruke (Terk edilmiş Mülkler) Komisyonu. Yayınlanan talimatnameye göre komisyonlar terk edilen evleri mühürleyecek ve içlerindeki eşyalarla birlikte kıymet takdirleri yapıldıktan sonra kayıt altına alacaklardı. Geride kalan menkuller ve mallar müzayede usulüyle satılacak ve bedelleri sahipleri adına mal sandıklarına teslim edilecekti.Ancak malların sahiplerinin mallarının ederini alabilmek için en geç 4 ay içerisinde komisyona başvurmaları gerekiyordu.Bu hak düşürücü süre içerisinde talimatnameden haberdar olmuş ve başvurmuş olsalar dahi, bu malların ederi zamanı gelince devlet tarafından teslim edilecekti.

Tehcirin ardından Ermeni mallarına ne olduğu sorusu resmi tarih tarafından cevaplanmak istenmeyen, sert sorulardan biri. Toplanan Ermeni malları ederinin çok altında fiyatlarla eşrafa satılıp Türkleştirilirken bir yandan da Ermenileri katlettiği gerekçesiyle Divan-ı Harp’te yargılanıp idam edilen dönemin devlet görevlilerinin ailelerine ve diğer bazı İttihatçıların ailelerine devlet tarafından verildi. 1928 yılına gelindiğindeyse devlet bu kapitali direkt olarak kullanmaya, Emanet’ten bütçeye para aktarmaya başladı.

Kasapyan Köşkü’nün Bulgurluzadelere, Anadolu’daki pek çok diğer Ermeni mülkü gibi devletin el koyup çok ucuz fiyatla satışı veya yağma sonucu geçmiş olması muhtemel. Kasapyanların mirasçıları da ailelerinin köşkü hiçbir zaman satmadığını, ederinin hiçbir zaman ellerine geçmediğini iddia ediyorlar.

Müze Köşkün dışardan görünümü

Müze Köşkün dışarıdan görünümü

Başlığa dönecek olursak, bu soruya net bir cevap vermek imkansız. Zira 6 Ağustos 1924 tarihinden önceki tapu kayıtlarının gösterilmesi yasak.Bakalım 1915 olayları hakkında yayınlattığı metin sonucu yüzyıllık parantezi kapatma eğiliminde olduğu yorumları yapılan 11. Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde köşkün kaderi ne olacak?

Leave a Reply