Köy Enstitüleri’nin Toplum Üzerindeki Etkileri

koy_enstitusu

Kaynak: ciftlikdergisi.com.tr

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bir konuşmasında “Gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin eseridir.” demektedir. Yani, her ülkenin eğitim sistemi ve eğitime verdiği değer o ülkenin geleceğini ilgilendirir. Ülkemizde de güzel bir gelecek oluşturmak amacıyla her zaman eğitimde birtakım projeler denenmiştir. Köy Enstitüleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1940 yılında ortaya çıkardığı projelerden sadece bir tanesidir. 3803 sayılı kanun ile kurulan bu eğitim kurumları İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı ve Hasan Âli Yücel’in Milli Eğitim Bakanı olduğu döneme tekabül etmektedir.

Köy Enstitüleri’nin kurulduğu bu dönemde Türkiye Cumhuriyeti henüz yeni kurulmuş bir ülkedir. Savaşlardan yorgun düşen Türk halkının geçen sürede eğitime gereken önemi veremediği söylenebilir. Öyle ki, okuma yazma oranı %5 bile değildir. Halkın yüzde sekseninin yaşadığı köylerde yaşayan nüfusun okuma yazma oranı, kadınlarda % 4.2, erkeklerde % 13‘tür. Bu yüzden Köy Enstitüleri eğitim açısından büyük bir misyona sahipti.

Peki dönemin Türkiye’si için çok önemli olan bu enstitülerin asıl işlevi nedir? Aslında Köy Enstitüleri’nin temel amacı, köyde yaşayan halkı üretici, girişimci ve çeşitli alanlarda başarılara sahip insanlar şeklinde yetiştirmektir. Öyle ki, o dönemde kırsal kesimlere eğitim vermeye giden öğretmenlerin sayısı azdı. Zorunluluktan değil özveriyle öğreten öğretmenlerin ortaya çıkması bir zorunluluktu. Ayrıca kırsal kesime giden öğretmenler de köyde yaşayan insanların ihtiyacı olan eğitimi veremiyorlardı. Köy Enstitüleri’nden mezun olan öğrenciler ise, köylere gidip öğretmen olacaklardı ve bu sorun ortadan kalkacaktı. Bu açıdan Köy Enstitüleri’nin verdiği eğitim diğer okullardan biraz farklıydı. Bir diğer deyişle enstitüler kendilerine özgü bir eğitim sistemine sahiptiler.

enstitü-2-

Kaynak: cumhuriyet.com

Dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç Köy Enstitüleri’nin eğitim sistemini “İş içinde, iş vasıtasıyla, iş için eğitim.” şeklinde dile getirmektedir. Enstitülerde matematik, fizik, kimya, Türkçe, sanat gibi temel dersler veriliyordu. Ayrıca bu derslere ek olarak kırsal kesimin ihtiyacı olan tarla ziraatı, bağcılık, sebzecilik, ağaççılık, hayvan bakımı, arıcılık, tavukçuluk, balıkçılık, yapıcılık, demircilik, marangozluk, dülgerlik, dokumacılık gibi tarım derslerine de uygulamalı olarak yer veriliyordu.

Bu eğitim sistemi sayesinde köylerde yaşayan öğrenciler onlar için gereken tarım eğitimini kaliteli bir şekilde alıyorlardı. Burada temel amaç, tarımın daha bilinçli bir şekilde yapılması ve üretimin artmasıdır. Ayrıca, verilen temel dersler sayesinde de kırsal kesimin kültür seviyesi gitgide ilerliyordu. O dönem büyük bölümü kırsal kesimde yaşayan Türk toplumu için Köy Enstitüleri projesi gayet yerinde ve yararlıydı.

Zaten bu enstitülerde yetişen bütün öğrencilerin sadece köylerde öğretmenlik yapmadığı görülür. 23 enstitü mezunu genç, çeşitli dallarda profesör olmuştur. Köy Enstitüleri’nden bilim adamı, yazar, ozan, ressam olarak yetişen 180 kişinin adı bulunmaktadır. Ayrıca enstitülerden mezun olan 47 kişi politikacı ve parlamenterdir. Bunun yanında kitap yazan en az 150 Köy Enstitüsü mezunu yazar vardır. Yani, bu enstitülerin her alanda ülkeye faydalı olacak kişileri topluma kazandırmayı başardığı ortadadır.

Bu kişilerin yanında enstitülerin topluma kazandırdığı birtakım altyapı imkanları da bulunmaktadır. Çetin Yetkin’in raporlarına göre, 1940-1946 arası dönemde Köy Enstitüleri tarafından 15.000 tarla tarıma elverişli hâle getirildi. 750.000 yeni fidan dikildi. Ayrıca 36 ambar, 48 ahır, 12 elektrik santrali, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane ve 100 km yol halka kazandırıldı. Köy Enstitüleri kişileri daha kalifiye bir hâle getirmesinin yanında köy halkının yaşam kalitesini artırmıştır.

Topluma bu denli faydalı olan Köy Enstitüleri, 1944 yılından itibaren her sene ortalama 2.000 kişi mezun etti. Bu kurumların sayısı zamanla 21’i buldu. Türkiye eğitim alanında şahlanıyordu. Enstitüler, bugün bile yokluğu hissedilen geleceğe yönelik yetişmiş eleman çıkarmak için yarışıyorlardı âdeta. Bütün bunlara rağmen ülke içerisinde Köy Enstitüleri’ne karşı olan gruplar bulunuyordu.

İlk başta 1946 yılında yapılan değişiklikle Köy Enstitüleri uygulamalı eğitimden uzaklaştı. Bir başka deyişle enstitüler kuruluş amaçlarından saptılar. Köy Enstitüleri’nin halk üzerindeki etkisi giderek azalıyordu. 1950 yılında değişen hükûmet de bu kurumlara olumlu bakmıyordu. Ayrıca, Soğuk Savaş dönemi başlamıştı ve Türkiye, ABD’nin bloğunda yer alıyordu. ABD, Köy Enstitüleri’ni Sovyet sistemine benzer uygulamalar arasında görüyordu ve kaldırılmasını istiyordu. Bütün bu nedenlerden dolayı enstitülerin kapılarına 1954 yılında kilit vuruldu.

Kapatılmalarına rağmen Köy Enstitüleri ülkeye modern ve alanında yetişmiş kişiler sağlıyorlardı. Bu yüzden, bu kurumlar Türkiye açısından kritik bir öneme sahiptirler. Belki bu kurumlar kapatılmasaydı bugün olduğundan daha fazla yetişmiş insan potansiyeli Türkiye’de bulunacaktı.


[box_light]Kaynakça[/box_light]

Aydoğan, M. (2007). Tonguç’a Mektuplarla Köy Enstitüsü Yılları. Ankara: Köy Enstitüsü ve Çağdaş Eğitim Vakfı Yayınları.

Candoğan, G. (1999). Köy Enstitüsü Sistemi. Konya: Karkev Yayını.

Lewis, B. (1968). The Emergence of Modern Turkey. London: Oxford University Press.

Yetkin, Ç. (2002). Karşıdevrim 1945-1950. İstanbul: Otopsi Yayınları.

Leave a Reply