Paganizm: Modern Dünyanın Temeli

Paganizm nedir? Ne değildir?

Paganizm, iyi ya da kötü her ilahi dinde kendine yer bulmayı başarmış bir düşünce ve inanç biçimidir. Günümüzde yedi kıtada ve ırklar üstü bir inançla benimsenmiş olması, kökenine ve asıl öğretilerine karşı dağınık ve doğru olmayan bilgilerin doğmasına yol açmıştır. Paganizm cadılık ya da tanrıtanımazlık değildir. Paganizm en eski tek tanrı inancına sahip öğretidir. Paganizm dendiğinde mitolojiyi ya da putperestliği sıralamak da doğru olmadığı kadar yaygın bir durumdur. Putperestler inandıkları tanrı/tanrıçaları heykelleştirirken içlerinde ilahi bir ruha sahip olduğunu düşünür ve buna yönelik ibadetlerini her birine ayrı yaparlar. Tanrı/tanrıçaların hayatlarına müdahil olacağını ve onlara yardım edeceklerine inanırlar.

Mitolojide ise, sayılamayacak kadar çok tanrı ve sayılamayacak kadar çok ibadet şekli vardır. Eski insanlar; Roma mitolojisine göre savaşı kazanmak için Mars’a boğa kurban ederken, Mısır mitolojisinde çocuk sahibi olmak için Bastet’e tapınaklar kuruyorlardı.  Putperestlik de, Şamanizm de mitolojiler de kültüre ve insanlara göre farklılık gösteren, bütünlüğün ve tekliğin sağlanamadığı inanç sistemleridir. Paganizm ise bunların tam tersidir. Yaklaşım olarak benzese de(ritüeller, doğaya yatkınlık) öğretisi farklılık gösterir. Paganizmde binlerce tanrı ya da insanların günlük işlerine karışacak ilahi güçler yoktur. Paganizmde tek bir ana tanrı ve onun öğretileri eşliğinde doğaya, insana ve yaşayan tüm canlılara saygı vardır.

Paganizm ve Öz Paganizm

Paganizmi de kendi içinde ikiye ayırmak mümkündür: paganizm ve öz paganizm. Öz paganizm aslında bu öğretiye inananların benimsediği ama ismen kullanmadığı/bilmediği asıl halidir. Öz paganizmde insanlar diğer canlılar gibi doğanın bir parçasıdır ve asıl ibadet doğaya karşı yapılır; tüm kurallar ve dini öğretiler doğa kaynaklıdır. Kadın-erkek eşitliğine dayalı, ırkçılığın kesinlikle olmadığı, yürüyen bir karıncanın da insanın da eşit öneme sahip olduğu bir sistemdir. Öz paganizmde sadece bir tane ilahi güç bulunur, o da Doğa Ana olarak da bilinen ana tanrıçadır. Ana tanrıça sadece doğayı, insanları ve hayvanları yaratmış, başka bir şeye karışmamıştır. Tanrıça’dan yardım dilemek kabul edilmez. Öz paganizm; bu sebeple yeşil paganizm ya da doğa paganizmi olarak da anılır. Tek tanrıça inancı hâkim olsa da;  perilerin, ruhların ve büyülerin yeri de hayli büyüktür. Öz paganizm yalnızca

Hayat Ağacı

Batı Asya, Doğu Avrupa ve Amerika’da gözlenirken günümüzdeki neo-paganizm her kıtada ve her toplumda kendine yer bulmayı başarmıştır. Geniş coğrafyalara yayılan paganizm; gittiği kültürlerden ve inançlardan etkilenerek ana kimliğinde değişmeler yaşamıştır. Neo-paganizmde birden fazla tanrı ve bu tanrıların dünyaya müdahalelerine olan inanç gözlenir. En temel ayrımı belirtecek olursak; inançtaki tanrı sayısı ve bu tanrılara yapılan ibadet farklılığı söylenebilir. Neo-paganizm inandığı tanrılara ve coğrafyaya göre farklı isimler alabilir: gotik paganizmi, Anadolu paganizmi, dünya ağacı inancı…

Paganizmin tarihi

Boynuzlu Tanrı

Paganizme ve doğuşuna dair kesin bilgilere ulaşmak, eski tarihinden dolayı hayli zordur. Yine de tarihine dair en yaygın kabul, milattan önce 10.000’lerde insanlar henüz avcılıkla uğraşırken ilk defa ortaya çıktığı yönünde. Avcı-toplayıcı düzen, erkeğin avlanmak için uzaklara gitmesini ve kadının da geride kalıp kabileyle ilgilenmesini öngörüyordu. Erkekler avlanırken boynuzlar takıyor ya da hayvan derilerine bürünüyordu, böylece sürü içinde dikkat çekmeden avlanabiliyorlardı. Bu dönemde avların başarılı geçmesi için ‘boynuzlu bir tanrı’ya ibadet ediliyordu. Yıllar içinde kilisenin paganizmi kötüleme politikasının bir sonucu olarak, bu boynuzlu tanrı simgesinin şeytanla özdeşleştirildiği de yaygın bir görüştür.

Üç Pagan Kadın

Erkeklerin av için uzun süreler ortadan kaybolması, kadınlara doğayı ve kendilerini keşfedecek zamanı vermiştir. Ayın evrelerinin doğurganlıklarıyla ve diğer tüm olaylarla ilgisi olduğunu keşfettiklerinde ve buna yönelik ibadete başladıklarında paganizm doğmuş olarak kabul edilebilir. Doğayla ve kadın bedeniyle yapılan ibadetler yıllar içinde sistematik bir hal alarak paganizm inancını oluşturmuştur. Bütün ritüelleri ve dini toplantıları kadınlar yönetiyordu; kadınlar doğurganlık özelliklerinden dolayı kutsanmış sayılıyor ve doğa-insan ilişkilerinde aracı görülüyordu. Ava gidemeyecek kadar hasta ya da yaşlı olan erkekler de kadınlardan doğanın gizemlerini öğrenmeye çalışıyor ve onlara ayinlerde yardım ediyordu. Modern anlamda rahip kavramının kökenini bu yardımcılara bağlamak yine kabul edilen bir görüştür.

Milattan önce 8.000’lerde  başlayan tarım devrimine kadar bu şekilde işleyen süreç, bundan sonra erkeğin da müdahil olmasıyla daha da büyümüştür. Paganlar tarımda o kadar ustalaşmışlardır ki, Hristiyanlığın kabulünden sonra da taşrada yaşayıp çiftçilik yapan köylüler paganizmle özdeşleştirilmiştir. Kelime anlamı olarak da köylü, köyde yaşayan anlamına gelen pagan, kilise yanıltması olarak tanrıtanımaz anlamına gelecek şekilde anlam kaymasına uğramıştır.

Druid Rahibi

Zamanla, Roma İmparatorluğu altında birden çok kültür kaynaşmış ve kıtalar arası göçler olmuştur. Tüm bunlar sayesinde, özellikle Keltler’in doğudaki mistisizmle tanışması paganizme yeni bir boyut getirmiştir. Ölümle, yeniden yaşamla ve büyülerle ilgili geniş bilgilere sahip olan Keltler’den bazıları Druid adı verilen; yüksek güçlere ve engin bilgilere sahip olduğu düşünülen rahipler olmuştur. Günümüzde paganizmle cadılığın ve büyücülüğün ilişkilendirilmesi Druid ritüellerine dayanmaktadır. İngiltere’deki Stonehenge’in de Druid ritüelleri için bir tapınak olduğu düşünülmektedir.

Paganizm ve Hristiyanlık

Paganizmin başlangıcı insanlık tarihi kadar eskidir ve insanlıkla birlikte de gelişip değişmiştir. Belki de tarih boyunca yaşadığı en radikal değişim Hristiyanlığın doğuşu ve Roma tarafından kabulüyle olmuştur. Hz. İsa öldükten sonra Mesih öğretisini yaymak için Ortadoğu’dan dünyanın dört bir yanına havariler ve gönüllüler gitmiştir. Gittikleri yerler arasında o zamanın en büyük gücü olan Roma İmparatorluğu da vardır. Kültürlerin bu kadar kolayca kesiştiği Roma’da, paganizmin çeşitleri hâkimdi ve spritüal bir yaşam benimsenmişti. Tabandaki halk kendi öğretisinden memnundu ve yeni bir din düşüncesine karşıydı. Hele kendi inançlarına karşıtlık gösterip doğal mistisizmi reddeden bir düşünceye…

1. İznik Konsulü

Hristiyanlığın tabandan başlayarak kabul edilemeyeceğini anlayan misyonerler, imparatoru etki altına almanın daha kolay ve kazançlı olacağını anlayarak buna yönelik çalıştılar. 325 yılında I. Konstantin paganizmi yasaklayarak I. İznik Konsulü’nde Hristiyanlığı kabul etti. Sebebine dair net bir bilgi olmasa da o dönem dörde bölünmüş Roma’yı birleştirmek amacıyla yapıldığı düşünülüyor. Fakat yaygın bir inanç daha var ki o da Hristiyanlığın misyonerlerin yaydığı biçimde değil de biraz daha değiştirilerek kabul edildiği yönünde. Konstantin kendisi de pagan inançlarına bağlı biri olarak bu yeni dinle paganizmin harmanlanmasını ve bu doğrultuda yeni bir inanç oluşturulmasını istediği düşünülüyor. Doğruluğuna ya da yanlışlığına dair somut bir kanıt olmasa da, İncil’deki atıflarda pagan figürlerini görmek mümkündür.

Günümüzde Mevcut Semboller

Hz. Meryem

Hz. İsa’nın birçok tanrı gibi 25 aralıkta doğması, suyu şaraba dönüştürmesi, yeniden dirilecek olması, 12 sayısının önemi, haç işaretinin kullanımı, ağaç süslemeleri, cadılar bayramı… Hepsi örnek olarak verilebilirken belki de en büyük pagan işareti Hz. Meryem’dir. Binlerce yıl boyunca kadınların aktif olduğu dini bir yaşamdan ve ana tanrıçaya yapılan ibadetlerden sonra, koca bir halkın kadın simgesini bırakarak inanması hayli zor olurdu. Ana tanrıça İsis, Nyx, Hera, Kibele ya da Meryem… Tarihte her toplumda ve her inançta kadın figürü önemli bir yer tutar. Şefkati, korumayı, merhameti ve bereketi simgeler. Tek tanrılı dinlerde, kadının aktif bir biçimde koruyucu ve yüksek gücü simgelediği tek din Hristiyanlıktır ve belki de bunu I. Konstantin’in paganizmden kopamamasına borçludur. Paganizm, geçmişteki ve gelecekteki tüm medeniyetlerin ufak da olsa bir yerinde kendisini hissettirir ve hissettirecektir de. Kullandığımız semboller, kendi küçük ritüellerimiz ya da kullandığımız şans sözleri…. Doğa ve insanın bağı, aradaki ritüeller olsun ya da olmasın zamansızdır ve herkese de açıktır; ırk, cinsiyet, mevkii ayrımı yapmadan herkesin eşit olabileceği bir inançtır paganizm.

 

Kaynak

  • Kaval, Musa. “Mistisizm’in Dili; Sembolizm.” Turkish Studies-International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic10 (2015): 6.
  • Altunay, Erhan. “Paganizm-1 Kadim Bilgeliğe Giriş.” İstanbul: Hermes Yayınları(2016).

Leave a Reply