2022 Avrupa Basketbol Şampiyonası, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Gürcistan ve İtalya’nın ev sahipliğinde 1-18 Eylül tarihleri arasında düzenlendi. 6 takımdan oluşan 4 grupta oynanan ve gruplarında ilk 4 sırada yer alan takımların eleme aşamasına kaldığı ilk turun ardından Almanya’da devam eden turnuvada tarihinin belki de en iddiasız kadrosuyla mücadele eden İspanya, tecrübesini ve kazanma alışkanlığını konuşturarak şampiyon olmayı başardı. Finalde İspanya’ya boyun eğen Fransa 2. ve ev sahibi Almanya 3.lüğü elde etti. Son 16 turunda Fransa’ya dramatik biçimde kaybeden milli takımımız ise ne yazık ki turnuvayı hayal kırıklığıyla noktaladı.
Millilerin de yer aldığı ve kağıt üzerinde en güçlü iki gruptan biri olarak gözüken A Grubu’nda ilk 2 maçta önemli bir sürpriz olmazken 12 Dev Adam da Karadağ ve Bulgaristan’ı her ne kadar biraz zorlansa da geçmeyi başardı. Ardından turnuvanın belki de en çok konuşulan maçında ev sahibi Gürcistan’la karşılaşan millilerimiz, iyi başladığı maçta rakibin ikinci çeyrekteki 14-0’lık serisine engel olamadı ve skorda geriye düştü. İkinci yarıda devlerin oyunu yeniden dengelemesiyle başa baş giden maçta bitime 4 dakika 48 saniye kala Sanadze’nin Furkan’a yaptığı sert faul sonrasında ortalık karıştı. Gürcü oyuncunun Furkan’a bir şeyler söylemesiyle birbirine giren iki oyuncu da diskalifiye olurken bu noktada maçın saatinin oyun dururken çalıştırılmasıyla maçta 22 saniye eksik oynandı. İki kez uzatmaya giden maçta ikinci uzatmada adeta dağılan oyuncularımız maçtan 88-83 mağlup ayrıldı. Maçın ardından federasyonun kural hatası yapıldığına yönelik itirazı da FIBA tarafından reddedildi. Aynı gün İspanya’nın da Belçika’ya mağlup olmasıyla grup liderliği mücadelesi iyice kızıştı. Bu tatsız mağlubiyetten 2 gün sonra Belçika karşısında sahaya karakter koyan ve maçtan 15 sayılık galibiyetle ayrılan devler, grup liderliği maçında İspanya’ya şanssız biçimde 72-69 mağlup oldu ve grubu 2. tamamladı.
Şampiyonadaki yarı finalistlerden ikisinin yer aldığı ve kadrosunda NBA yıldızı Luka Doncic’i bulunduran, en büyük şampiyonluk favorilerinden Slovenya ile Avrupa basketbolunun en güçlü ekollerinden biri olan Litvanya’nın bulunduğu B Grubu oldukça çetin mücadelelere sahne oldu. İlk 2 maçını kazanan Slovenya, 3. maçta Bosna Hersek’e kaybederek ufak bir şok yaşasa da 4. maçta o ana kadar kayıpsız gelen Almanya’yı ve son maçta da Fransa’yı mağlup ederek grubu lider bitirmeyi başardı. Slovenya ve Almanya’ya mağlup olan Fransa, Litvanya’yı mağlup ederek 3.lüğe yerleşti ve rakibini 4. sıraya itti. Yunanistan’ın 5 maçta 5 galibiyetle domine ettiği C Grubu’nda birbirlerini mağlup eden Ukrayna, Hırvatistan ve İtalya üçer galibiyet ve averajla sıralanırken Sırbistan’ın tüm maçlarını kazanarak lider bitirdiği D Grubu’nda ise sırasıyla Finlandiya, Polonya ve Hollanda 2.,3. ve 4. sıraları alarak üst tura çıkmayı başardı.
Son 16 turunda Fransa ile eşleşen 12 Dev Adam Larkin’in yokluğunda çıktığı mücadeleye kötü başladı ve farkın 16 sayıya kadar çıktığı ilk yarıyı 8 sayı farkla geride kapattı. Üçüncü çeyrekte Buğrahan Tuncer’in yaktığı ateşle 18-0’lık bir seri yakalayan devler, Fransa’yı adeta şoka uğratarak skor üstünlüğünü ele geçirdi. Ancak normal sürenin sonunda 77-75 öndeyken önce sportmenlik dışı faulden doğan iki serbest atışı kaçıran, ardından da topu kullanamayan milliler, rakibinin maçı uzatmaya götürmesine engel olamadı. Uzatmada da dengeli giden maçta son topu kullanamayan takımımız maçtan 87-86 mağlup ayrıldı ve turnuvaya dramatik şekilde veda etti. Turun bir başka dikkat çekici eşleşmesinde İtalya şampiyonluğun en güçlü adaylarından, NBA ve Euroleague MVP’sine sahip Sırbistan’ı ikinci yarıdaki muhteşem performansıyla geriden gelerek mağlup edip önemli bir sürprize imza attı. Yine Avrupa’nın en kuvvetli takımlarından İspanya ve Litvanya’nın uzatmaya giden kıran kırana mücadelesinde rakibini Lorenzo Brown’un 28 sayısıyla yıkan İspanya adını son 8’e yazdırdı. Yunanistan, Slovenya, Polonya, Finlandiya ve Almanya ise son 8’e kalan diğer takımlar oldu.
Çeyrek finallerde ev sahibi Almanya, Yunanistan’ı 107 sayılık mükemmel hücum performansıyla geçerken, İspanya da ilk yarısını 9 sayı geride kapattığı karşılaşmada Finlandiya’yı tecrübesiyle mağlup etmeyi başardı. Turnuvanın belki de en büyük sürprizi ise çeyrek finalin bir diğer ayağı olan Slovenya-Polonya karşılaşmasında yaşandı. Triple-double yaparak şampiyona tarihine geçen Mateusz Ponitka ile 23 sayı öne fırlayan Polonya karşısında 3. çeyrekte maça geri dönen ve hatta öne geçen Slovenya rakibine 90-87 mağlup olarak Doncic liderliğinde yıldızlarla dolu kadrosuyla geldiği turnuvaya çeyrek finalde veda etti. Çeyrek finallerin seyir zevki çok yüksek bir diğer maçında maç boyunca karşılıklı ataklarla birbirine cevap veren Fransa ve İtalya’nın mücadelesinde Fransa önce milli takımımızla olan maçtakiyle aynı senaryo ve aynı skorla maçı uzattı, ardından da rakibini 93-85’le geçerek yarı finale uzandı.
Yarı finallerin ilk ayağında Fransa Polonya’yı 95-54 ile çok rahat geçerken aynı günün akşamında bir basketbol şöleni basketbolseverleri bekliyordu. Seyircisinin desteğiyle turnuvanın başından beri oldukça dominant bir oyun oynayan Almanya ile kadrosunda Avrupa Basketbol Şampiyonası görmüş sadece 3 oyuncu olmasına rağmen koç Scariolo’nun tecrübesi, 37 yaşında olduğunu hiç belli etmeyen saha içi lideri Rudy Fernandez ve sürücü koltuğundaki Lorenzo Brown’un ekstra katkıları ile rakiplerini birer birer geçen İspanya’nın karşı karşıya geldiği maçta, momentum sürekli el değiştirdi ve rüzgarı arkasına alan taraf skor üstünlüğünü yakaladı. Ancak maçın sonunda mükemmel bir savunma yapan İspanya, Lorenzo Brown’un harika hücum performansıyla maçtan 96-91 galip ayrıldı ve ikinci finalist oldu.
Final maçına çok hızlı başlayan İspanya ilk çeyrekten itibaren skor üstünlüğünü ele aldı ve ikinci periyotta Juancho Hernangomez’in arka arkaya 3 sayılık isabetleriyle farkı 21 sayıya kadar çıkardı. Bu noktada 11-0’lık seriyle soyunma odasına giden Fransa, ikinci yarıda farkı kapatıp maça ortak olsa da takım halinde hareket eden ve rakibinin öne geçmesine izin vermeyen İspanya farkı yeniden açarak maçı 88-76 kazandı ve tarihindeki dördüncü şampiyonluğu elde etti.
Öncelikle Avrupa Şampiyonalarında tanıdık olmayan şekilde favoriler arasında gösterilmeyen ve koçunun da bunu açıkça belirttiği İspanya’da, Sergio Scariolo’yu tebrik ederek başlamak gerekiyor. Takımının başında 2015’ten beri başarıdan başarıya koşan (ilk döneminde de 2009 ve 2011’de de Avrupa şampiyonu olmuştu) tecrübeli İtalyan koç, elindeki malzemeyi en iyi şekilde kullanmanın ve bir takım yaratmanın dersini verirken bir koçun ne kadar etkili olabileceğini de gösterdi. 37 yaşındaki Rudy Fernandez’e de ayrı bir parantez açmak gerekiyor, zira yıldız oyunculardan görece yoksun kadroda takımın abisi rolünü layıkıyla yerine getiren tecrübeli yıldız, kritik anlarda yolladığı üç sayılarla galibiyetlerde kritik pay sahibi oldu. Ve son olarak Lorenzo Brown. Son 20 yılda dünya çapında guard lar yetiştiren ve devşirme haklarını hep uzun oyunculardan yana kullanmış bir ülkede devşirilme kararı oldukça tartışılan oyun kurucu, turnuva boyunca takımını mükemmel biçimde yönetmesinin yanında yaptığı önemli skor katkısıyla şampiyonlukta en önemli pay sahiplerinden biri oldu. Turnuvada ortalama yaklaşık 16 top kaybıyla oynamasına rağmen bireysel performanslar ve milli takımımız ve İtalya’ya karşı şansının oldukça yaver gitmesiyle finale gelen Fransa’nın ise finalde İspanya’ya karşı varlık gösterememesine fazla şaşırmadığımı söylemeliyim. Oldukça kaliteli bir jenerasyon yakalamış gibi görünen ve 2005’ten bu yana ilk kez yarı final gören Almanya gelecek için ümit vaat ederken birçok yetenekli oyuncudan oluşan başka bir takım olan 12 Dev Adam’ın bu turnuvadan gereken dersleri çıkarmasını ve gelecek yıllarda yeniden göğsümüzü kabartmasını ümit ediyorum.
- Fotoğraflar ntvspor.net ve Eurohoops’tan alınmıştır.